T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
2 milyonu işsiz bırakanla işsizlik savaşı yapılabilir mi?

Deniz Baykal'ı TV ekranında uzaktan gördüm. Sağında Kemal Derviş, solunda Yaşar Nuri Öztürk, Kemal Derviş'in sağında, dostum Bülent Tanla vardı. Hemen televizyonun bulunduğu salona yürüdüm ve ne dediğini dinlemeye başladım.

Olacak şey değildi. Deniz Baykal partisine alayı vala ile davet ettiği Kemal Derviş'i yanında oturtarak, "1 milyon kişiye iş bulunacağını" açıklıyordu. Yanındaki zat-ı muhteremin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı döneminde, "IMF emriyle" bir çok iş yerinin kapısına kilit vurulmuş, fabrikalar kapanmış, kapanmayanlar işçi çıkararak ufalmış ve Türkiye sokaklarına 2 milyon yeni işsiz katılmışken, bunları söylemek biraz cesaret ister.

Deniz Baykal "akıllı" adamdır. Böyle bir "gafı" nasıl yaptı bilemiyorum. Hiç olmazsa, kendi sesinden duymamış olsaydım. Baykal "Türkiye önümüzdeki yıllarda büyüyecek ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile üretim, dolayısıyla istihdam artacak ve işsizlerimize iş bulunacak" derken, Kemal Derviş acaba ne düşünüyordu?

O Kemal Derviş ki, "Bunları IMF istiyor" diye, piyasaları "yaprak kımıldamaz" hale getirmiş, ekonomiyi bir yılda yüzde 9.4 küçültmüş, insanlardaki gelecek umudunu söndürmüş, gençleri "bari yurt dışına gitsek de kendi paçamızı kurtarsak" bunalımına sokmuş bir bakandır

Enflasyonu düşürmek, makro dengeleri yerine oturtmak masalıyla, sadece "talep kısılmış", çeşitli vergi artırımları ve akaryakıt zamlarıyla halkın cebindeki para hortumlanmış, elinde avucunda bir şey kalmayan halkımız alışverişi kesince ister istemez enflasyon rakamları gerilemiştir. Bütün bunları yapan zat-ı muhteremi yanına oturtan Deniz Baykal, "ekonominin büyümesinden" bahsederken inandırıcı olamıyor.

Bir kere buna IMF "izin" vermez. "IMF izin vermezse biz de kendi programımızı uygularız" diyebilirsiniz. O zaman da yanınızdaki Kemal Derviş'in bir esvab-ı mucizesi olmaz. Çünkü IMF varsa Kemal Derviş vardır. IMF yoksa Kemal Derviş yoktur.

Yine Derviş'in döneminde, IMF'nin talimatıyla tarım kesimi "alt üst" edilir, çiftçi köylü elindeki traktörü satmak zorunda bırakılırken, CHP lideri Deniz Baykal, "Tarıma, bütçe kaynaklarıyla 2003 yılında 2 milyar dolarlık destek sağlanacak, takip eden yıllarda bu destek artırılacak" derken, ekonominin başına geçirmeyi planladığı Kemal Derviş'den "onay" almış mıydı acaba?

Derviş, tarımı yasaklarken, köylüyü çiftçiyi anasından doğduğuna pişman ederken, "tarıma olan bu sevda" gerçek sevda mıdır, yoksa gerçek bir uyutmaca mıdır?

CHP lideri Deniz Baykal, Türkiye'yi ve Türk insanını, "savaş yıllarındaki" acılara götüren ve 2001 yılında "kabus yaşatan" Kemal Derviş'i yanına alarak Nazım Hikmet'in o güzel şiirini de "anlamsız" bir şekilde kullanıyor. Nazım şiirinde:

Güzel günler göreceğiz çocuklar.
güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere süreceğiz.

derken bir umudu, bir heyecanı yaşıyordu. CHP seçim sloganı olarak "Güzel günler göreceğiz" dizesini alarak yanına da Kemal Derviş'i oturtarak bana göre hiç de güzel yapmadı. Türkiye'yi sürekli bir şekilde "karanlığa" doğru çeken bir "IMF programını" eksiksiz savunan Kemal Derviş'in yanında "güzel günlerden" bahsetmek, Türk halkının bugüne kadar çektiklerini hafife almak gibi olur.

Deniz Baykal'ın okuduğu, Kemal Derviş'in zaman zaman katkıda bulunduğu, CHP'nin seçim bildirgesinde, nedense IMF'den tek bir cümle bile bahsedilmiyor. Ama sorular karşısında Baykal, "Ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için sosyal politikalara ağırlık vererek, IMF ile bir süre daha çalışılacak" demek zorunda kalıyor.

Kemal Derviş varken IMF olmaz olur mu? Belki de CHP seçim bildirgesinde "IMF kelimesinin" olmaması, "nasıl olsa Kemal Derviş sayesinde IMF içimizde, bir de bildirgeye koymayalım" mantığından yola çıkılmış olabilir mi?

Ben CHP seçim bildirgesini "gerçekçi ve uygulanabilir" göremedim. Laf kalabalığı olarak güzel olabilir ama "somut" bir şey yok. Sadece "yüzde bilmem ne büyüyeceğiz" deniyor. Nasıl olacağı yok. Kemal Derviş de çok sık "şu aylarda rahatlayacağız" demişti ama bir türlü rahatlayamamıştık. Rahatlayamadığımız gibi, Kemal Derviş, "rahatlama umudu" olmadığını görünce de, bir "erken seçim" lafı çıkarıp, bir sol partiyi ikiye bölüp, diğer bir sol partiye kapağı attı.

Kemal Derviş, yeni partisinde mutlu. Ama Meclis'de bile olmayan bir partiye kaçarak "Türkiye'yi karanlıklara atmanın" vebalinden kurtulamaz.


26 Eylül 2002
Perşembe
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED