T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Savaş istemeyenler parmak kaldırsın

Bush yönetimi Irak'a yönelik planlarını adım adım uyguluyor. Avrupa'da çıkan 'savaş-karşıtı' sesleri bastırdı ABD, itirazcıların çoğunu kendi yanına çekmesini de bildi. Muhalif Arap ülkelerini de dize getirdi. Artan petrol fiyatları yüzünden ekonomisi tehdit altına düşen ülkeler de "Ne olacaksa bir an önce olsun" bekleyişine girdiler. Irak'ın etrafı her geçen gün sayıları artan Amerikan ve İngiliz askerleriyle çevrili. Çevredeki üslerinden kaldırdığı uçaklarla Irak'a tâciz saldırılarını sürdüren ABD'nin, esas harekâta başlamak için, kendi iç siyasi gelişmelerine baktığı belli.

Başlangıçta, Irak'a saldırı için, 11 Eylül eylemleriyle Saddam Hüseyin yönetimi arasında doğrudan bağlantı kurabileceği 'kanıtlar' bulma çabasındaydı Washington; bu ilişki kurulamayınca Irak'ın 'kitle imha silâhları' geliştirdiği iddiasına yaslanıldı. Önceki gün, Tony Blair tarafından açıklanan bu yoldaki 'kanıtlar' kimseyi ikna edemedi. Artık mal iyice meydanda: Washington'un ikna etme derdi yok; George W. Bush, Bağdat'ta 'yeni bir yönetim' istiyor, o kadar... Kendisine destek çıkanların yazdıklarından, amacın, gerçek anlamda bir 'ulus inşa edene' kadar Irak'ta kalmak olduğu anlaşılıyor. Geçtiğimiz hafta ayrıntıları belli olan ABD'nin yeni 'savunma stratejisi' de bu arayışı dışa vuruyor...

ABD, başka ülkeler üzerinde baskı uyguladığında sonuç alabilecek güçte. Kamuoyu hassasiyeti yüzünden ABD'nin arzusuna direnen ülkelerin yönetimleri, görüyoruz, bir süre sonra hizaya geliyorlar. Bunun son örneği Almanya'da yaşandı; seçimden hükümeti yeniden kurma görevini üstlenerek çıkan başbakan Gerhard Schröder, kampanya boyunca sürdürdüğü savaş muhalifliğini şimdilerde azaltmış görünüyor; Bush'un yöntemleri ile Hitler arasında ilişki kuran adalet bakanına, büyük ihtimalle, yeni hükümette yer vermeyecek...

Seçim öncesinde rakibi Hıristiyan Demokratlar (CDU) karşısında geride gözüken Sosyal Demokratlar (SPD), ABD'nin Irak planlarına karşı çıkarak durumu lehlerine çevirmişlerdi. Alman halkı da, öteki Avrupalılar gibi, 'sebepsiz' bir savaş istemiyor. Başbakan Schröder ise, benzerlerine her yerde rastlanan tipik bir politikacı; oyuna tâlip olduğu halka dönük yüzünde'savaş-karşıtı'; ama 'reel politik' sebebiyle 'ABD-yanlısı' olma ihtiyacı duyuyor.

ABD'nin Irak'a dönük hesapları, 'ulus inşa' amacıyla uzun süreli bölgede kalma niyeti enerji politikalarıyla ilgili elbette. Oysa, ABD için 'gerekli' olan o politikalar Avrupa ülkelerinin çıkarlarına ters. Bir süre sonra, Avrupa ekonomileri, sırf bu yüzden, ciddi krizler yaşayabilir. Daha kötü olan ise, Bush maceracılığının Avrupa'daki köklü demokratik gelenekleri zedeleme ihtimalidir. Washington'un baskılarıyla halklarına sırt çevirmek zorunda kalan Avrupalı yönetimler, bir süre sonra, baskı yöntemlerini de benimseyebilirler. 11 Eylül sonrasında kendi içinde gerçekleştirdiği 'daraltılmış özgürlükler düzeni'ni, ABD, dünyaya standart haline dönüştürme niyetinde.

Körfez Savaşı sırasında, Irak'ın bağımsız bir ülkeyi işgal ettiği 'haklı' gerekçesiyle oluşturulan ittifak cephesine gönüllü yazılan Türkiye, savaşın kendi çıkarlarına ters sonuç vermesi karşısında çaresiz kalmıştı. Irak'la bozulan ticari ilişkiler ve BM ambargosu ülkeye ekonomik yıkıntı getirdi. ABD'nin Irak'a dönük hesaplarında kendisine 'merkezi' bir rol biçilen Türkiye, Musul-Kerkük senaryoları ile ağzı sulandırılarak, kalıcı düşmanlıklar peyda ettirecek maceraların içine çekilmek isteniyor.

Türkiye'nin ABD'nin yolunu kesebilecek bir gücü yok; Washington'a kafa tutabilecek bir durumda da değil... Ancak, çağı geçmiş 'fütuhatçı' bir yaklaşımın sınırdaş topraklara göz dikmesini edilgen bir tavırla seyretmesi de mümkün olamaz. Bir ara hemen her gün tekrarlanan "Yurtta sulh cihanda sulh" vecizesini hatırlayan da –herhalde bu yüzden– çıkmıyor artık. Türkiye, kendi çıkarlarına uygun bir politika geliştirerek, yanlışlıkların önüne geçmenin yollarını aramalı. Hak ve adaletten yoksun bir 'düzen' anlayışının dünyanın başına açacağı dertlerden kendi coğrafyasında en fazla etkilenecek ülke Türkiye'dir de ondan...

Almanya seçimleri sırasında, bir parti, 'savaş-karşıtlığı' bayrağını açtı, bunun yararını gördü. Bir ay sonra sandık başına gidiyoruz, Irak'a saldırı konusunda hangi parti ne düşünüyor bilen yok... Partiler politikasızlıkla oy alabileceklerini mi sanıyorlar yoksa?


26 Eylül 2002
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED