T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Meclis seçimi değil, önce savaşı tartışmalı

İngiltere başbakanı Tony Blair önceki gün parlamentoda, istihbarat örgütleri tarafından hazırlanan Irak silah dosyasını açıkladı.

Rapordaki bilgiler, aslında işportadan elde edilebilecek cinsten bilgilere ve tahminlere dayanıyor.

Dosyada, Irak'ın kitle imha silahları ürettiğine ve bunları sakladığına ilişkin kesin bir kanıt bulunmuyor.

Hele hele, nükleer silah üretimi ile ilgili iddialar sadece bazı öngörülerden yola çıkılarak dile getiriliyor.

Mesela Iraklı ajanların Güney Afrika'da uranyum satın almak istediklerine dair istihbarat bilgileri gibi...

Dosyadaki Irak'ın nükleer kapasiteye sahip olduğuna ilişkin varsayımları, bizzat ABD'li eski generaller geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamalarla çürütmüş bulunuyor.

İngiltere bu iddiayı dile getirerek, hem ABD'deki şahinlerin tezlerine haklılık kazandırmaya çalışıyor hem de operasyona karşı çıkan bazı devletlerin Irak'tan korkarak savaşı destekleyecekleri bir zeminin oluşmasını sağlamaya çalışıyor.

Blair'in hazırlattığı 'Irak silahları' raporunun asıl ilgi uyandıran bölümünü, Saddam'ın Birleşmiş Milletler silah denetçilerinin ülkeye girmediği yıllarda geliştirdiği ileri sürülen

orta menzilli füzeler ve bunların menzilleri, yani ulaşabileceği bölgeleri gösteren harita oluşturuyor. Bu haritada Türkiye'de yer alıyor ve Saddam'ın geliştirdiği füzelerle İstanbul'u dahi vurabilecek savaş kapasitesine ulaştığı iddia ediliyor.

Bir anlamda bizim adımıza da Saddam'ın savaş kapasitesinden endişe ediliyor!..

Ben şahsen, Saddam'ın elinde bazı silahlar bulunduğunu, Körfez Savaşı'ndan kalma kimyasal silahlara da hala sahip olduğunu tahmin ediyorum ama, bu çeşitten abartılı raporlara da itibar etmiyorum. Bu raporların belli odaklar tarafından, Irak'a yönelik savaşın haklılığını ortaya koyma endişesi taşıyan fabrikasyon belgeler olduğu inancındayım.

Amerika'da bile, başta eski genelkurmay başkanları ve generaller olmak üzere

Aklı başında birçok kişi bu konudaki endişelerini dile getiriyor.

Savaş'ın gerekli olmadığını ve haklı nedenlere dayanmadığını söylüyor.

Cumartesi günü Londra'da çok büyük bir savaş karşıtı gösteri yapılacak.

'Savaşa Hayır Koalisyonu'nun sözcüleri, bu gösterinin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yapılan gösterilerin en büyüğü olacağını söylüyor.

Başbakan Blair'in ABD Başkanı Bush'u kayıtsız şartsız destekleyen politikasına karşı da büyük bir muhalefet söz konusu.

Blair'in, gerek parlamentoda ( Avam kamarasında ) yapılan 'Irak Dosyası'yla ilgili oturum sırasında yapılan tartışmalar, gerekse daha sonra partisi içinde çıkan aykırı sesler, bu gibi raporlara olan güvensizliği açığa çıkartan göstergeler.

İngiltere'de kamuoyu, gerek televizyon kanallarında yapılan interaktif yoklamalarla, gerekse savaşa karşı partiler ve örgütler aracılığı ile eğilimini açıklıyor.

Yapılan kamuoyu yoklamaları, halkın yüzde neredeyse yüzde 70'inin savaşa kesin olarak karşı olduğununu ortaya koyuyor.

Türkiye'de ise yaprak kımıldamıyor.

Dünyanın önemli başkentlerinde ABD'nin Irak'a saldırmak için gün saydığı ve savaşın yaklaştığı konuşulurken, savaşın içinde olacak ülkelerin başında gösterilen Türkiye savaşı tartışmıyor.

Gündemine bile getirmiyor.

Seçim süreci bahane edilerek, ne siyasi partilerde ne de Meclis'te, yaklaşan savaş ve bölgedeki sıcak gelişmelerle ilgili hareket yok.

Seçim kararı alınmadan önce zaten hiç yoktu.

Buna karşılık, savaş karşıtları üzerinde yoğun bir baskı uygulanıyor. Gösteri ya da toplantı yapmak isteyenler engelleniyor, gözaltına alınıyor.

Devlet, savaşı istemeyenlere hoşgörü ile yaklaşmıyor ama, resmi söylemine bakılırsa savaşa karşı...

Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ve savaşın yolaçacağı kargaşa ortamından yararlanacak Kürtlerin Kuzey Irak'ta bir olupbittiye başvurarak devletleşmelerinden korktuğu için karşı...

Hatta, savaşın faturasının ağırlıklı olarak yine Türkiye'ye çıkacağından korktuğu için karşı, diyelim...

Gel gelelim bunların tartışılmasını istemiyor.

Devlet, savaşla ilgili tartışmalarını ve konuşmalarını kapalı kapılar ardında, gizli pazarlıklarla sürdürüyor.

Bunların açıkça tartışılmasını hiç ister mi?

ABD ile Irak operasyonu konusunda neler konuşuldu?

Ne gibi sözler verildi?

Türkiye, ABD ordusunun kaç havaalanından, askeri üssünden yararlanması için karar aldı?

Bir kara savaşında Türkiye ABD'ye ne şekilde destek verecek?

Kuzey Irak'ta bulunduğu söylenen Türk askerleri ve zırhlı araçları nasıl kullanılacak, ne işe yarayacak?

Türkiye, Irak'a yönelik operasyon başlarsa Kuzey Irak'ı işgal edecek mi?

Ya da mesela, Blair'in açıkladığı 'Irak Dosyası'nda sözü edilen uzun menzilli füzeler konusunda yetkililer ne düşünüyor?

Bunların hepsi bir sır perdesi altında.

Başka başkentlerde, gerçekliği kuşkulu olsa dahi, Türkiye'ye yönelik endişeler dile getirilirken, kendisini savaşın ortasında bulma ihtimali büyük olan ülkemizde çıt çıkmıyor.

Meclis'in, seçimin ertelenmesi vesaire meselelerden çok, 1 Ekim'de toplanır toplanmaz aslında bu konuyu görüşmesi gerek.

Savaş gibi hayati bir mesele, Türkiye'nin Meclisi'nde tartışılmayacak da mesela, İngiltere'nin Avam Kamarası'nda mı tartışılacak?


26 Eylül 2002
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED