T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çıplak Nezir yine ortalığı karıştıracakmış!

Hocam "Anadilde İbadet" kitabıyla yine ortalığı karıştıracakmış... Gazete öyle yazıyor.

Hocam artık bir siyaset adamı. CHP'den milletvekili adayı oldu. Ayrıca Star gazetesinde "ilmî" ve "ciddî" yazılar yazıyor.

Bu yazılardan birinde, Kur'an'dan deliller (!) getirerek, rahmetli Turgut Özal'ı toplumsal kokuşmuşluğumuzun mesulü gösteriyordu. Yani, bir anlamda dini siyasete (kendi siyasetine) alet ediyordu.

Deniz Baykal ondan çok şey bekliyor, belki de Kemal Derviş'ten sonra ikinci "oy deposu" gözüyle bakıyor ama, hocamın "karaşın" Türkler nezdinde hiçbir saygınlığı yok; dolayısıyla, Meclis'e girse bile meşruiyleti tartışmalı bir eski "din adamı" olarak kalacak.

Hocamı tanıdınız.

Yaşar Nuri Öztürk'ten sözediyorum.

Biz onu Hareket mecmuasındaki tasavvuf yazılarından, Seyyit Kutub ve benzeri İslam düşünürlerinden yaptığı çevirilerden, tefsir araştırmalarından, dogmacı kemalist çevreleri "kafalamak" için kaleme aldığı "Yeniden Yapılanmak" kitabından tanıyoruz.

Hususen "kafalamak" diyorum.

Çünkü muhterem, bir vakitler, "Neden Hürriyet gazetesinde yazıyorsunuz?" sorusuna, "Ben avlanmak için ağımı seriyorum, onun için buradayım" diye manidar bir karşılık vermişti.

Zeki adam.

Kitapları çok satıyor. İyi de kazanıyor.

Muarızlarını "dini ticarete alet etmek"le suçluyor ama, "din satıp" onun kadar kazanan bir ikinci isim de yok, Allah için... Meal çalışması, yanlış hatırlamıyorsam, 100 baskıyı aştı, "Yeniden Yapılanmak" kitabı ise, neresinden bakarsanız bakın, 200 bin tirajı devirdi de 250 binlere çoktan yelken açtı.

Allah bereket versin.

Benim onda hoşlanmadığım, nasıl derler, hafif cerbezeli ve megoloman oluşu. Bir kere, muhataplarına karşı çok saygısız... Çokça da kibirli. (Sahi, Kur'an-ı Kerim'de kibrin hükmü neydi?)

Uyanık da bir adam.

Örneğin, "bid'at" ve "hurafe"lerin üzerine ceffelkalem gidiyor da, konjonktürden kaynaklanan problemler sözkonusu olunca (özgürlüklerin kısıtlanması, başörtüsü yasağı gibi) özellikle susmayı tercih ediyor.

Doğru şeyler de söylüyor.

Daha doğrusu, çoğunlukla "doğru" şeyler söylediği...

Kendisini "Nezir", "Rasul", "Çıplak Uyarıcı" diye taltif emese daha iyi olacak ama...

Hatırlayacaksınız, birkaç yıl önce, "Kuşadalı tefsirine göre, yirminci yüzyılda bir nezir gelecek ve bu nezir insanlığa doğru yolu gösterecek" gibilerden bir laf etmişti.

Bu nezir, 1945 doğumluydu.

Tesadüfe bakın ki, Yaşar Nuri Öztürk de 1945 doğumlu...

Zaten bir süre sonra da "Ben nezirim, ben çıplak uyarıcıyım" diye ortalıkta dolaşmaya başladı.

Çoğunlukla belli bir din algısına (bid'at ve hurafelere) karşı savaşıyor ve bunu bir "Yaşar Nuri Öztürk projesi" olarak algılamamızı istiyor. Oysa, İbn Teymiye, Fazlurrahman ve Abduh'la irtibat kurmuş dini gruplar Yaşar Nuri'den çok çok önce başlatmışlardı bu savaşı.

Hatta, hatırı sayılır bir yol katetmişlerdi.

Hocam sadece hazıra kondu.

Yaptığı, sahih islam konusunda ortaya çıkmış güçlü muhalefet damarını 28 Şubat projesine ulayarak devlet nezdinde kendisine meşruiyet sağlamak.

Bunu başardı.

Bir aksilik olmazsa milletvekili seçilecek.

İnşaallah Bakanlığını, Başbakanlığını, Cumhurbaşkanlığını da görürüz.


26 Eylül 2002
Perşembe
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED