T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çocuklar Duymasın kazandı

Çocuklar Duymasın'daki Haluk'un "Anaaa", "ba ba ba ba" gibi ünlemleri uzun bir süredir sokaktaki vatandaşın "fovari espriler" listesinde... Bir program ya da dizinin başarısının biricik kanıtı da budur; beyazcamın itici uzaklığından çıkıp "dillerde nağme adın" tipinde bir genişmeyle toplum içinde hareket eden bir canlıya dönüşmesi repliklerin... "Trendy" oluşu yani...

Çocuklar Duymasın, son yıllarda televizyon kanallarının iyice sardırdığı "Biraz da Gülelim" sit-com'larının örneklerinden... İki en fazla üç mekanda çekiliveren ve ipi senaryoların göğüslediği durum komedilerinden biri anlayacağınız... Konu, toplumdaki "erkekliğe toz kondurtmam abi" damarını yakalayarak, bunu kazanca tahvil etmeyi başarmış uyanık bir senaristin, "Taş Fırın Erkek, Light Erkek" ikilemi üzerine kurduğu karşıtlıktan ibaret dersek, diziye fazlaca haksızlık etmiş sayılmayız herhalde...

Yaramaz çocuk psikozu

Aile sevimli... Ama biraz fazla mı ne? "Taş Fırın Erkeği"nden çok yaramaz çocuk psikozuyla tanımlayabileceğim evin babası Haluk, her zaman itiraz eden, ama akıllı annesi tarafından bir şekilde yola getirilen, hırçın yumurcaklara daha yakın duruyor. Eyvallahsız bir erkeklik söylemi var gibi, ama bir yandan da değil... Şöyle ki; Türkiye'de şiddet kullanmayan, vurdu mu ses getirmeyen tek Taş Fırın Erkeği Haluk... Böylesi tercih edilir diyerek, senaryonun tutarlılığına gölge düşüren bu küçük aksiliği es geçsek de, gelip 'eve ayakkabı ile girme' meselesine toslamamak işten bile değil... Öyle ya, buralarda evlere ayakkabıyla girilmez. Ama Taş Fırın Erkeği Haluk'un evine ayakkabınızla hiç çekinmeden girebilirsiniz. Herneyse...

Yürüyen sağduyu anneye gelince, hediyelik eşya dükkanı gibi. O derece bilge, anlayışlı, gönül alıcı ve daha neler... İyiye, doğruya dair ne varsa, evin annesinde. Tam bir karikatür, çizsen bu kadar olur cinsinden...

Çocuklar bildiğiniz gibi... Bildiğiniz çocuk yani...

Yanılsama, gerçeği sollarsa...

Evin köşesine asılan mutlu aile fotoğrafları kadar kusursuz bir sevimliliği olan bu dizi, minik ağız kavgaları, tatlı atışmalar eşliğinde ev halinin yalınlığını önümüze sunduğu için, acemice söylenmiş bir yalan gibi sırıtan ayrıntıları es geçersek başarılı, buna söz yok.

Diyeceğim, eninde sonunda bir dizinin, eğlencelik bir yanılsamanın, tümüyle bir gerçeği yani siyaseti sollaması neyle açıklanabilir? Radikal yazdı... Dört siyasi liderin konuk olduğu programların toplam ratingi Çocuklar Duymasın'ı (yüzde 21) zor yakaladı...

Uzaktan bakınca, aşağıda kalan manzaranın küçülmesi ve tarladaki yonca yapraklarının küçük itiş kakışlarının daha komik hale gelmesi için mi, hazzetmiyor insanlar bu kadar yakın durmaktan hayata? Tüm o kravatlı, asık suratlı konulardan gına geldiği için mi ya da? Yoksa topyekûn umutlar mı tükendi gelecekten?

Belki de kim iyi oynuyorsa, o kazansın demiştir televizyon seyircisi... Çocuklar Duymasın kazandı...


26 Eylül 2002
Perşembe
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED