T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
AB ekseninde Türkiye profili

Türkiye Sosyal ve Ekonomik Etüdler Vakfı (TESEV)'nın "Türk Halkının Avrupa Birliği'ne Bakışı" konulu kamuoyu araştırması 2002 Haziran'ında bir Türkiye profili çıkarıyor. Rakamları okuduğumuzda şöyle bir tablo ortaya çıkıyor:

-Yüzde 29'u "hiç" olmak kaydıyla yüzde 55'i hayatından memnun olmayan, yüzde 5'i "çok" olmak üzere yüzde 45'i hayatından memnun olan bir toplum Türk toplumu. Bu yönüyle AB'ye aday ülkelerden Slovakya'nın, Letonya ve Estonya'nın bile altında, buna karşılık sadece Litvanya, Romanya ve Bulgaristan'ın üstünde bulunuyor.

-Araştırmanın belki en yüksek rakamlarından birisi "Türkiye'de demokrasinin işleyişinden ne derece memnunsunuz?" cevabında yer alıyor. Toplumun yüzde 60'ı "Hiç" olmak üzereyüzde 90'ı demokrasinin işleyişinden memnun değil. Buna karşılık yüzde 1'i "çok" olmak üzere yüzde 10'u da memnun olduğunu belirtiyor.

-Böyle yüksek yüzdelerin yer aldığı bir başka soru ise hak ve özgürlüklerle ilgili. Toplumun yüzde 91'i "kanun önünde eşit muamele hakkı", yüzde 90'ı "vicdan ve din hürriyeti", yüzde 85'i "yazışma ve iletişim hakkı", yüzde 83'ü "işkence görmeme hakkı", yüzde 74'ü "ifade özgürlüğü", yine yüzde 74'ü "Ana dilini kullanma hakkı" istiyor. Bunlardan "anadil" ve "ifade özgürlüğü" konusunda yüzde 25'i bulan ölçüde "zaman ve şartlara göre kısıtlanma" talebi de ortaya çıkmakta ise de, prensipte özgürlükler konusunda böyle yüksek taleplerin ortalya çıkması, özgürlükler alanının Türkiye'de nasıl bir daralma halinde bulunduğunu ortaya koymaktadır.

-İlginç bir sonuç, "Kopenhag kriterleri"ne ilişkin bilgilenme ili ilgili. Her gün medyada yüzlerce kez tekrarlanan bu iki sözcük, toplumun yüzde 76'sı tarafından "Hiç bilmiyorum" cevabına muhatab oluyor. Peki ne kadarı "ortalama" biliyor. Sadece yüzde 14'ü. "Çok iyi bildiği"ni ifade edenlerin oranı ise sadece yüzde 10.

-Araştırma sonuçlarına göre halkın yüzde 82'si AB'ye girmek için gerekli olan şartlar içerisindeki "düşünce ve düşünceyi ifade özgürlmüğü için gerekli olan şartların yerine getirilmesi"ni onaylıyor. "Din ve Vicdan özgrlüğünün ifadesi için gerekli şartların tüm din ve mezhepleri kapsayacak şekilde oluşturulması"nı onaylayanların zoranı yüzde 77. Yüzde 14 kararsız, yüzde 9 onaylamıyor. Üçüncü sırada Ordunun Türk siyaseti üzerindeki rolünün azaltılması var. Buradaki yeni düzenlemeleri onaylayanların oranı yüzde 50. Yüzde 18 kararsız durumda, yüzde 32 ise onaylamıyor. "Ordunun Türk siyaseti üzerindeki rolünün azaltılması"na karşı çıkanların oranının yüzde 32'ye çıkması, herhalde öncelikle siyasetçiler açısından üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir sonuç. Gene ilginç bir sonuç, idam cezası ile ilgili. "İdam cezasının her suç ve herkes için kaldırılması"na toplumun ancak yüzde 38'i onay veriyor. Yüzde 52'si karşı çıkıyor, yüzde 11'i de kararsız. "Anadilde öğrenimlerini engelleyen yasaların kaldırılması" da, benzer şekilde toplumun yüzde 47'si tarafından reddediliyor, yüzde 11 yine kararsız, yüzde 42 de destek oranı olarak ortaya çıkıyor. "Anadilde radyo ve tv yayını yapabilmesi"nde de benzer rakamlar (47 red, 41 onay) ortaya çıkıyor. Yunanistan ve Kıbrıs konusunda da, "karşılıklı tavizler"e halkımız mesafeli yaklaşıyor. (Yüzde 42 red, yüzde 40 onay, yüzde 17 kararsız)

-Peki "zorunlu tek şart" anadilde (mesela Kürtçe) radyo tv yayını yapılabilmesine ne diyor toplum? Yani "ya AB , ya değil" şeklinde, biraz da dayatma dozu bulunan bir soru... Cevap yüzde 56 "hayır", yüzde 39 "evet", yüzde 5 cevap yok. Aynı soru Kürtçe bilenlere sorulduğunda sonuç şöyle çıkıyor: Yüzde 69 evet, yüzde 27 hayır, yüzde 4 cevap yok. Dayatma toplumun genelinde tepki çekiyor. Kürtçe bilenlerde de farklılaşma ortaya çıkıyor. "Kendi ana dillerini özel dershanelerde öğrenme konusundaki yasakların kaldırılması" önerisi tek şart halinde ortaya konudğunda toplum genelinde yüzde 58 "hayır", yüzde 37 "evet", yüzde 5 "cevap yok" çıkıyor. Aynı soru Kürtçe bilenlere sorulduğunda ise "evet"ler yüzde 68'i, "hayır"lar ylüzde 29'u buluyor.

-Peki "tek şart idam cezası olsa"ydı... Burada da "evet"ler düşük: Yüzde 43. "Hayır"lar yüzde 54. İdam yerine ağırlaştırılmış müebbed hapiste "evet"ler yüzde 34'te kalırken, "hayır"lar yüzde 62'ye çıkıyor.

AB üyeliğine genel yaklaşımda, ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor.

-Mesela toplumun yüzde 49'u ilginç biçimde AB'nin bir "Hıristiyan Klübü" olduğuna inanıyor. Buna karşılık yüzde 42'si de "AB içinde Türkiye gibi Müslüman ülkelere de yer vardır" görüşünü paylaşıyor. Yüzde 9'u ise görüş bildirmemiş.

-Ya şu soru: Türkiye AB'ye üye olursa hayatınızda ne gibi bir değişiklik olacak? Toplumun yüzde 20'si "çok kötü" cevab vermiş. Yüzde 42'si "çok iyi", yüzde 38'i de "ortalama" demiş. Bu sonucu da toplumdaki kararsızlık biçiminde okumak doğru olmaz mı?

-Bir de şu soruya verilen cevaplar: AB'ye girmenin Türkiye'ye en önemli iki zararı ne olacak? Toplumun yüzde 50'si "Dini değerlerin zayıflaması", "milli kimliğin zayıflaması" notunu düşmüş. Yüzde 21 "bağımsızlığın kısıtlanacağı", yüzde 20'si "tarım kesiminin zayıflayacağı", yüzde 17'si "bölücü akımların güçleneceği" endişesini dile getirmiş. "Zararı olmaz" görüşü belirtenlerin oranı sadece yüzde 3. "En önemli iki yarar" sorusuna ise, "ekonominin gelişmesi, işsizlik ve hayat pahalılığının düşmesi" yüzde 52 olumlu bakılmış, ardından yüzde 30'la "serbest dolaşım" geliyor. Daha alt sıralarda da, demokrasinin gelişmesi, rüşvet ve yolsuzluğun azalması, devletin eşit ve adil davranması, Türkiye'nun uluslararası alanda gücünün artması maddeleri yer alıyor. "Yararı olmaz" diyenler sadece yüzde 1.

-"AB'ye girilince AB ile birlikte karar vermek gerektiğinde hangi alanlarda sakınca doğacağını düşünürsünüz?" Burada da toplum, savunma (yüzde 49), kültür politikaları (yüzde 28), para politikası (yüzde 27), AB dışındaki ülkelere karşı izlenecek politika (yüzde 23), tarım (yüzde 18), eğitim (yüzde15) politikalarında sakınca doğabileceği endişesini taşıyor.

Ve genel oylama. "Acaba toplum AB üyeliğine nasıl bakıyor? Bir halk oylaması olsa nasıl oy kullanır?" Cevap yüzde 64 "evet", yüzde 30 "hayır", yüzde 6 "fikri yok."

Bir soru daha: Acaba Türkiye AB'ye girmeye ne kadar hazır? Cevap: Yüzde 56 hiç hazır değil, yüzde 20 hazır, yüzde 24 ortada...

Bu son sonuçlar, toplumda AB taraftarlığının 10 puan kadar gerilediğini ve toplumun Türkiye'nin AB'ye girmeye hazır olmadığı görüşünde olduğunu ortaya koyuyor. Daha önce yapılan başka kamuoyu yoklamalarında toplumun yüzde 75 civarında bir kesimi AB'yi onaylıyordu.

AB konusunda tereddütlerin arttığı düşünülebilir. Bu rakamlar tereddütlerin de AB'nin Hıristiyan kimliği endişesi ve dini-milli kimlik kaybı kaygılarında odaklaştığı söylenebilir.

Bu rakamların siyasi sonucuna gelince, AB karşıtlığına oynamanın hele tek başınıza kaldığınızda bir siyasi hesap olarak çok da tutarsız olmadığını gösteriyor. Partilerin oyları baraj altında seyrettiği bir zamanda yüzde 30 AB karşıtlığı, önemli bir oy alanı olarak görünebilir.

Bu araştırma bir kere daha toplumdaki özgürlük ve demokrasi beklentisinin yüksekliğini sergilemiş oluyor. AB'ye ne zaman gireriz bu ayrı konu, ama böyle bir toplum beklentisini bir an önce hayata geçirmenin altı kalın çizgilerle çizilebilir. Şayet "biz bunları AB istediği için değil, kendi toplumumuz lâyık olduğu için yapmalıyız" söyleminde samimi isek...


29 Haziran 2002
Cumartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED