T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Evrensel' yok, 'Egemen' var!

'Ulus', 'Ulusal', 'Ulusçu' ve 'Ulusçuluk' sözcüklerini kolaylıkla herhangibir Batı diline çevirebilirsiniz. Sözgelimi 'Nation', 'National', 'Nationalist' ve 'Nationalismus' sözcükleri, bu konuda size hiçbir güçlük çıkarmazlar ve bu yukarıdaki sözcüklere pekâlâ mot-a-mot karşılıklar olarak kullanılabilirler.

Peki ya 'Millet', 'Millî', 'Milliyet' ve 'Milliyetçi' sözcükleri?... Bu sefer o kadar acele etmemenizi tavsiye ederim; zira ilk bakışta 'Nation'un karşılığı gibi görünen 'Millet' kelimesi hiç de öyle sanıldığı kadar kolay bir biçimde Batı dillerine gerisin geriye çevrilemez. Evet, doğrudur, 'Millet' kelimesi yaklaşık birbuçuk asırdır Türkçemizde 'Nation'dan mülhem olarak kullanılmıştır ama aslâ bir Batılının bu kelimeden anladığı anlamıyla değil! Sözgelimi "Millî Görüş" terkibinde geçen 'Millî' kelimesini aynen Almanca'ya çeviriniz; Almanlar sizin Naziliğin yeni bir versiyonunu îma(l) ettiğinizi düşüneceklerdir. (Nitekim böyle bir kazanın yıllar önce vukû bulduğunu duymuştum: Hatanın farkına varılmış ve bir daha aslâ 'Millî' kelimesi 'Nation'un türevlerinden biriyle ifade edilmemiş...)

İsterseniz konuyu biraz daha deşmeyi deneyelim ve örneğimizi dışarıdan değil, içeriden verelim; hatta bu sefer karşılaştırmayı iki Türkçe (!) kelime arasında yapalım: Türkiye'de "Milliyetçi/Türk Milliyetçisi" olmakla tanınan siyasî çizginin mensupları, acaba kendilerinin 'Ulusçu' olmakla nitelenmelerine razı olurlar mı?!

İzleyebildiğim kadarıyla bugüne değin, sadece dil anlayışlarından dolayı değil, bilakis kendileri, işaret etmeye çalıştığım kavramsallaştırmanın yol açabileceği sorunları henüz göğüsleyebilecek bir iktidarı hâiz olamadıklarından ötürü, 'Türk Uluşçusu' deyimi, ne ilginçtir ki hâlâ 'Türk Milliyetçisi' tabirinin yerini alamadı.

Bunun sebebi ne tenafür-i hurufât ('ulusçu' sözcüğünün telaffuzundaki güçlük) idi; ne de 70'li yıllardaki bildik o dil hassasiyeti... Çünkü 'uydurukça' konusunda herkes gibi onların da direnmekten vazgeçtikleri biliniyor.

Sözü uzatmadan söyleyecek olursak, asıl neden, 'millet' kelimesinin ihtiva ettiği dinî anlamın, 'ulus' kelimesinde bulunmamasıdır. Nitekim 'Türk Milliyetçiliği' terkibinde ve dahî tasavvurunda varolan bu muhteva, "Türk Ulusçuluğu" terkib ve (tabiatıyla) tasavvurunda yoktur. Her iki terkibin kullanıcıları da, dine, dolayısıyla İslâm'a atfettikleri değere nisbetle bu iki terkibden birini seçmektedirler; yani dinî hassasiyeti olanlar 'milliyetçi', olmayanlar 'ulusçu' sözcüğünü kullanmayı tercih ediyorlar. Dolayısıyla sorun, dil anlayışından ziyade din anlayışıyla alâkalıdır. (Türk Solu'nun birçok kalemi bir süredir kolaylıkla 'ulusçu' olduklarını, söz gelimi 'ulusal değerleri' önemsediklerini söyleyebilirlerken, 'milliyetçi' ya da 'millî değerler' sözünü ağzına almamaya itina ediyorlar.)

Kelimelerin bir tarihi vardır ve bu tarihin bedelini üstlenmedikçe aslâ o kelimeleri kullanmak imkânı yoktur.

Milliyetçilerle Ulusçuların arasında varolan gerginliğin bir benzeri Milliyetçilerle İslâmcıların arasında da olduğu bilinir. İslâmcılar -hiç değilse yakın zamana kadar- 'millet' ve 'millî' kelimelerini rahatlıkla kullanmalarına mukabil, 'milliyetçi' veya 'milliyetçilik' kelimelerinden ellerinden geldiğince uzak durmuşlar ve bu kelimelere sonradan sinen ırkî vurgunun sakıncalarından -dünya tasavvurları gereğince- kaçınmayı uygun görmüşlerdi. Çünkü her iki taraf da "millî değerler"den söz ediyorlar ve fakat muhtevasını farklı farklı dolduruyorlar(dı).

Ma'lûm çevreler tarafından 'globalleşme/küreselleşme' stratejileri yürürlüğe sokulduktan sonra, 'evrensel(lik)' sözcüğü İslâmcılar nazarında karşı konulması güç bir cazibe kazanırken, 'millî' kelimesi usul usul bir kenara itiliverdi. Hatta yeri, bir ara -biraz isteksizce de olsa- 'yerlilik'le doldurulmak istendiyse de bu tabir -içi her şekilde doldurulmaya müsait bir esnekliğe sahip olduğundan- pek rağbet görmedi.

Sol'un marifetiyle birlikte siyasi literatürümüze giren 'Evrensel(lik)' tabiri ('dalgası' mı demeliydim acaba?), bir zamanlar "kökü dışarıda olmak"la eş anlamıydı. O Sol şimdilerde Anadolu'yla barışmanın yollarını ararken, İslâmcılar da 'millî'yi bırakıp 'evrensel' değerlerin cazibesine kapılmanın riskini üstleniyorlar. Fakat bu arada şu küçük noktayı unutuyorlar:

Siyasette 'evrensel' demek, 'egemen' demektir!


2 Mart 2002
Cumartesi
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED