T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Washington'daki Irak…

Seymour Hersh, elinde The New Yorker'ın henüz piyasaya çıkmamış sayısı ile Mayflower Oteli'nin lobisine daldı, daha el sıkışır selamlaşırken konuşmaya başladı; 'Washington'da tam bir kan banyosu hüküm sürüyor…' Sözünü ettiği 'kan banyosu', Amerikan Yönetimi'nin çeşitli birimleri ve çeşitli şahsiyetleri arasında Irak'a ilişkin olarak süren çatışma.

Seymour Hersh, Vietnam Savaşı sırasında ele geçirip yayınladığı 'Pentagon Papers' ile basın tarihine geçmişti. Amerikan basınının en etkili gazetecilerinin başında geliyor. Son altı aydır, Afganistan operasyonu ve Irak'a ilişkin muhtemel harekata ilişkin 'iç bilgiler'den yola çıkarak yazdıkları, Washington'da ve dış dünyada yankılanıyor.

Bir yandan elimize tutuşturduğu The New Yorker dergisinin kapak yazısı olan 'Battle stations'a (Savaş istasyonları) hızla göz atarken, diğer yandan anlattığı 'Irak senaryoları'nı dinliyoruz.

Önce kestirmeden söyleyelim: Washington'da Irak'a ilişkin olarak 'ne zaman ve nasıl' konusunda hâlâ alınmış bir karar yok ve 'kan banyosu', bir yanında esas olarak Pentagon'un (Amerikan Savunma Bakanlığı) diğer yanında ise Dışişleri Bakanlığı ile CIA'nın yer aldığı birimler arasına artan şiddette hüküm sürüyor.

Birinci grubun başını etkili Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz çekiyor. Bu grubun içinde Richard Perle ismi temayüz ediyor. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'i bu grup içinde saymak gerekiyor. En önemlisi, Başkan Yardımcısı Dick Cheney, bu grubun 'perde arkası patronu' gibi…

Diğer grupta ise Dışişleri Bakanı Colin Powell ile yardımcısı Richard Armitage ön planda. Bunların arkasında, bir nebze eski Başkan, baba George Bush ve onun Ulusal Güvenlik Başdanışmanı olan General Brent Scowcroft gibileri duruyor. Ancak iş, sanıldığından daha da karmaşık. Her bakanlığın ve üst kuruluşun içinde 'diğer taraf'ın yandaşları var. Yani, hem bakanlıklar ve kuruluşlar arası ve hem de bunların kendi içinde çapraz kesişmelerle süren bir çatışma. Bu yüzden, 'Washington kan banyosu', Amerikan Yönetimi'nin şu dönemdeki gerçeği.

Bu gibi durumlarda genellikle 'son söz'ü söyleyen ve Başkan'ın kararını son kertede biçimleyen Ulusal Güvenlik Konseyi, başındaki Condaleeza Rice'ın çatışan taraflara oranla 'hafif siklet' olması ve tavır koyamaması nedeniyle, çatışmanın şiddetini artıran bir rol oynamış oluyor. Irak konusundaki çatışma, Ulusal Güvenlik Konseyi'nden birbiri ardına istifalara da yol açmış durumda. Amerikan tarihinin belki de en zayıf Ulusal Güvenlik Konseyi bu.

Yine de, Irak'a ilişkin belirginleşen birtakım 'olgular' söz konusu. Örneğin, Başkan George W. Bush, kesin olarak Saddam'ı halletmek eğiliminde ve bunun için 'ekibi'nden 15 Nisan'a dek bir 'harekat planı' hazırlayıp, kendisine sunmalarını istemiş. Bu, 15 Nisan'dan hemen sonra, Irak'a yönelik olarak bir 'askeri harekat'ın başlayacağı anlamına gelmiyor elbette.

CSIS'te (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi) 'Ortadoğu uzmanı' olarak bilinen ve Körfez'den henüz dönmüş olan Judith Kipper ile Irak'taki BM denetçilerinin Amerikalı başkan yardımcısı ve hem ülkeyi ve hem de Washington'u gayet iyi bilen Charles Duelfer'a, yani bir 'Irak uzmanı'na Seymour Hersh'in yazısından söz ediyorum; Irak tartışmasını beraberce yapıyoruz. Judith Kipper, Charles Duelfer'e görüşünü soruyor. 'Muhtemelen sonbaharda' diyor. Washington'daki 'kan banyosu'nun farkında olsa da, Irak'a bir askeri harekatın mutlaka gerçekleşeceği kanısında.

Kasım ayında Kongre seçimleri var. Irak'a ilişkin gelişmelerle ilgili olarak Bush, Kongre'yi kaybedebilir ve kazanabilir. Bu durumda, Irak'ta askeri harekata dair 'göstergeler' 2002 Ekim'iyle 2002 Kasım-Aralık aylarına, diğer dönemlere oranla daha fazla eğik duruyor. Bu arada, Eylül ayında yapılacak Alman seçimlerinden önce, Almanya'nın başını ağrıtacak bir 'Irak askeri harekatı'nın başlamaması için Berlin'in Washington'a yoğun kulis yapacağı da kuvvetle tahmin ediliyor.

Bu arada, kaynağı bizde ama 'birinci el'den bir bilgi: Kemal Derviş, Donald Rumsfeld'ı olumlu anlamda etkilemiş ve Türkiye'de turizm sezonu kapanmadan önce bir 'Irak'a harekat yapılmaması' isteğini ifade etmiş…

Elimde The New Yorker, kapıya yönelirken Judith Kipper ile Charles Duelfer, nereye gittiğimi soruyorlar. 'Tarih yapan adama' diyorum şaka yollu. 'O kim?' Bugünlerde böyle tek bir kişi olduğunu söylüyorum yine şaka yolu: Thomas Friedman… S.Arabistan Veliaht Prensi Abdullah ile Riyad'da Saray'da görüşmesinin ardından, Prens Abdullah'ın çekmecesinden 'Barış Planı'nı çıkarttığını ve planın içeriğini yazarak, Ortadoğu'daki yeni gelişmeden tüm dünyayı bilgilendiren New York Times'ın köşe yazarı…

Binadan çıkarken, Anthony Cordelsman ile karşılaşıyoruz. Pentagon'un eski yetkililerinden, Amerika'nın önde gelen 'Irak uzman'larından biri. Ayaküstü hızlı sohbet. Irak'a yönelik bir askeri harekat planlarının hazırlanmakta olduğunu anlatıyor. O da, sonbahardan önce bir 'askeri harekat' beklemediğini ima ediyor.

Beş dakikalık yürüme mesafesinden sonra, Thomas Friedman'dan, Prens Abdullah ile görüşmesinin ayrıntılarını dinliyoruz. Az önce Condaleeza Rice'ın yanından gelmiş. Powell'ın Ortadoğu Temsilcisi General Anthony Zinni'nin yakında bölgeye gidebileceğini, bundan henüz Zinni'nin bile haberi olamayacağını söylüyor. Irak'a ilişkin 'karar'ın bulunduğunu ama 'henüz şekillenmediğini' anlatırken, Dick Cheney'in Türkiye'yi de kapsayan gezisinin önemine dikkat çekiyor. Cheney'in, ziyaret edeceği ülkelerden Irak konusunda neyi, ne kadar yapabileceklerini araştıracağını ve bu gezi sonunda, 'Irak kararı'nın 'şekillenmesi'nin başlayacağını belirtiyor. Tam, 'Hüsnü Mübarek'in bugün Beyaz Saray'da yapacağı görüşme..' diye cümleye girdiği sırada, siren sesleri duyuyoruz. 'Evet, işte; şu anda gidiyor…' Beyaz Saray az ötede.

Tipik Washington! Çapı bir kilometreyi bile bulmayan bir alanda, çeşitli mekanlarda, Irak ve Filistin-İsrail ekseninde yaşanan ve yaşanacak ve onmilyonlarca insanın kaderini etkileyen ve etkileyecek gelişmelerin 'perde arkası'na ilişkin hararetli bilgi alışverişleri ve analizlerle dolup taşıyorsunuz.

Türkiye? Kuzey Irak?

O konular, Türkiye'den görüldüğünden ve sanıldığından farklı. Yarına…


7 Mart 2002
Perşembe
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED