T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Saate ateş açmak

Saate ateş ederek zamanı durdurabileceğini düşünen aptallar yalnız tarihte yaşayıp ve göçüp gitmiş nesillerin arasında bulunmuyor. O aynı adamların, bütün çağlar boyunca ve dolayısıyla günümüzde de yaşayan torunlarının bulunduğu görülüyor. Onlar kendilerini göremeseler bile, görmesini bilen gözler, onları görüyor ve onların, geçmişteki ataları gibi zamanı durdurmak için saate ateş açmış olduklarını farkediyor, onları tefrik ediyor.

Hicret gecesi, Allah rasulü(sav)nün yolunu kesmek üzere onun kapısında bekleyen Ebucehil saate ateş açtı. Sonra Sevr Mağarasına kadar onun (sav) izini sürdü ve gene saate nişan aldı. Böyle yaparak zamanı durduracağını sanıyordu.

Saate ateş açanların mevcudiyeti her zaman bulunduğuna göre, durum, istisnai değildir. Saate ateş açanların da, kendi içinde bir geleneği, saate ateş açma geleneğini sürdürdüklerini söylememiz gerekiyor. Saate ateş açanlar, ne zaman ki bazı insanların hakikatle temas kurma teşebbüsünde bulunduğunu farketseler, ateş açma zamanının geldiğini düşünürler. İşte o zaman, onların, zamanı durdurmak, dahası ellerinden gelse geriye döndürmek istediği anlaşılır. Zamanı durdurduklarını denetleyebilmek, hiç olmazsa kendi kendilerine kanıtlayabilmek için, hemen bir baskı dizgesi geliştirilir. Baskı altında tutulanlara hayat hakkı tanınmaz. Böylece baskı altında tutulanlar kıpırdayamaz hale getirilmek istenir. Onlar kıpırdayamaz hale getirilebilirse, zamanın durdurulduğu kabul edilir.

Geçtiğimiz yüzyıl faşizan ve komünizan baskıların saate ateş açarak onu durdurduğunu düşünenlerin denemeleriyle doludur. Ortaçağ engizisyonu, insanları ateşe atarak zamanı durdurmaya teşebbüs ediyordu. Yirminci yüzyılın baskıcı rejimleri de ateş kullandılar, bunlar hem silahların, hem fırınların ateşi olarak kullanıldı. Ama saati nişanlayanların silahı bundan ibaret değildi: zehirli gazlar, dar ağaçları, dipçikler, coplar, zından, sürgün.. saate doğrultulan silahlar olarak kullanıldı. Baskı altında tutulanlar öldürülürse veya sakat bırakılırsa veya konuşmaktan men edilirse veya onlar talip olduğu hayat tarzından mahrum bırakılırlarsa, hedef aldıkları saati parçalayacaklar ve o saat parçalanırsa zaman duracak ve baskı altında bırakılan insanlar, zamanın durmasıyla etkisiz hale getirilmiş olacak!

Bir an için diyelim ki, bu yöntemlerle zamanı durdurmayı başardılar. Ama durdurulan zaman yalnızca baskı altına düşürülenler için mi duracak? Fakat onlar kör ve sağır olduklarından yaptıkları işin de farkına varmazlar. Dahası, baskı altında tutmaya çalıştıkları insanlarla karşılaştıklarında, onlara "biz de sizin gibi inanıyoruz" derler, fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında da onlarla istihza ettiklerini söylerler. Onlar, karanlıkta ateş yakanlara benzerler: ateş etrafı aydınlattığı zaman, Allah onlardan nuru giderir ve onlar karanlıkta hiç bir şeyi görmez olurlar (Kuran, I/17).


7 Mart 2002
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED