|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Gazeteler her şey olup bitmiş, Necmettin Erbakan sadece mahkum olmamış hapse de girmiş gibi duyuruyorlar, ama durum biraz farklı: Ağır ceza mahkemesinin verdiği kararın daha temyiz safhası var. Gazetelerin yazdığı, verilen ceza Yargıtay tarafından da onanırsa, 'doğru' hale gelecek. Hep biliyoruz, ülkemizde, Yargıtay, mahkeme kararlarını çoğu kez bozuyor. Henüz kesinleşmemiş bir mahkumiyetten çıkartılan siyasi sonuç da garip. Necmettin Erbakan siyaset için ileri bir yaşta; bugüne kadar izlediği siyasi çizginin sürdürücüsü yeni partiler ve onların başında farklı liderler var. Bu bakımdan, "Siyasi hayatı bitti, muhtar bile olamayacak" türü siyasi rakiplerin ağzından çıksa garipsenmesi gereken dokundurmalar, gazetelere hiç mi hiç yakışmıyor. Bu tür yakışıksız dokundurmalar yargıya ve aldığı karara da gölge düşürüyor. Hiçbirimiz, dâvâ dosyasını sonuç çıkaracak kadar yakından bilmediğimize göre, yargıçların kararına güvenmek zorundayız. Yargı, gördüğü dâvânın tarafları siyasetçi olsa bile, kendi tarafsızlığını bozmaz. Oysa, henüz kesinleşmemiş bir karardan keskin siyasi sonuçlar çıkartanlar, mahkemenin aldığı karara siyasetin gölgesini düşürmüş oluyorlar. Dünkü manşetler, Erbakan'ı sevsin sevmesin, okuyan herkes üzerinde verilenin 'siyasi bir karar' olduğu etkisini bıraktı. Zaten, bu yüzdendir ki, siyasi dâvâlara normal mahkemeler bakmıyor. Erbakan'ın lideri olduğu partileri Anayasa Mahkemesi kapattı; partilerin mâli yönden denetimini de, devletin mâli denetimle görevli kurumu Sayıştay olduğu halde, yine Anayasa Mahkemesi yapıyor. Kapatılan Refah Partisi'nin mâli yapısıyla ilgili olduğu için, Erbakan'ın mahkum olduğu dâvâya, Anayasa Mahkemesi'nin bakması daha doğru olurdu. Herkes daha çok siyasi sonucu üzerinde durduğu için, asıl ilgilenilmesi gereken konu pek fark edilmiyor. Karar, 2 yıl 4 aylık hapis cezası; yürürlükte olan infaz sistemine göre, bu cezaya çarptırılan bir kişinin bir yıla yakın (11 ay 11 gün) cezaevinde yatması gerekiyor. Eğer Yargıtay da onarsa, eski bir başbakanın, uzun yıllar ülkeye hizmet vermiş bir siyasetçinin, ileri yaşında cezaevine girmesi söz konusu olacak. Bu, sizin kulağınıza hoş geliyor mu? Bu dâvâya kadar Erbakan ve yakın mesai arkadaşları için hemen hiç 'suistimal' iddiası ortaya atılmamıştı. Buna karşılık, siyaseti zenginleşme vesilesi yaptığı ileri sürülen, Yüce Divan'da yargılanması istenen pek çok siyasetçinin varlığı biliniyor. Yüce Divan yolunu açacak soruşturmalar Meclis'teki parmak çoğunluğuyla aşılırken, kapatılmış bir partinin siyasi yasaklı liderinin ağır ceza mahkemesinde yargılanarak cezalandırılması ne derece doğru? Erbakan'ın ağır ceza mahkemesinde yargılanması şu anda Meclis'te olmayışı yüzünden... Nitekim, aynı dâvâya muhatap başka siyasiler, 'dokunulmazlıkları' bulunduğu için, yargı-dışı tutuldular. Oysa, Anayasa Mahkemesi tarafından siyasi yasaklı kılınmasaydı, Erbakan da, rahatlıkla Meclis'e girer ve aynı haktan yararlanabilirdi. Siyasileri yargılayabilmek için milletvekilliği zırhını kaybetmelerinin gerekmesi, bir yönüyle, onların koltuklarına sıkı sıkıya yapışmalarının da sebebi. Buna karşılık, Erbakan'ın uğradığı muamele, siyasetçilere iyi gözle bakmayanlar açısından, başkaları için de kullanılabilir bir gedik açmış oldu. Galiba gerçek durum şu: Yanlış bir dâvâ, yanlış bir mahkemede görüldü ve kararın değerlendiriliş biçimi de yanlış...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |