|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Uzlaşmamız çok zor
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, idam ve kürtçe'de son durumu anlattı
İdam ve Kürtçe yayın gibi konularda koalisyon ortaklarıyla aranızda sorun çıkıyor. Ancak sonra bu konular ertelenerek kriz bitiriliyor... Her partinin farklı görüşlere ve programlara sahip olması doğal olduğu için, koalisyon hükümetleri hep zor olmuştur. Mevcut koalisyon hükümeti de benzer sıkıntıları yaşıyor. Kimi konular her üç partinin de özveri göstererek uzlaşmasıyla çözüme kavuşturulurken, bazı konularda aynı noktada buluşmanın imkansızlığı anlaşılınca konunun gündemden çıkartılması tercih edilebiliyor. Yaşanan onca sıkıntının üzerine bir de siyasi istikrarsızlığın eklenmesinin önüne biraz da bu metotla geçilmiştir. Bu konular tekrar gündeme geldiğinde MHP'nin tavrında bir değişiklik olacak mı? İdam ve Kürtçe tartışmalarında halihazırda MHP'nin hükümet ortaklarıyla ciddi anlaşmazlıkları vardır. MHP, "savaş, yakın savaş tehdidi ve terör" suçlarında idam cezasının devam etmesini doğru bulmaktadır. Buna karşılık AB üyelik görüşmelerinin olmazsa olmaz şartı olarak, idam cezasının kaldırılması ve bunun da 19 Mart'a kadar yerine getirilmesi tezi karşımıza getirilmektedir. Burada ilginç olan şudur; AB'nin şart koştuğu idam cezasının kaldırılması hükmü, Türkiye'nin 19 Mart'a kadar bitirmesi gereken kısa vadeli yükümlülükler arasında yoktur. Orta vadede, yani gelecek birkaç yıl içinde üzerinde düşüneceğimiz bir husustur. Ancak idam konusu bugün önümüze getirilmektedir. Çünkü teröristbaşı Apo ile ilgili AİHM'deki karar çıkmak üzeredir. Şimdi yapılmak istenen AİHM kararı çıkmadan Türkiye'de idamı kaldırtarak Apo'yu kurtarmaktır. İdam cezası müebbete çevrildiğinde 36 yıllık ceza 20 yıla kadar indirilebilir. Bunun üzerine çıkarılacak bir af kanunu ile 30 bin insanımızın katlinden mesul bir adamın üç beş yıl sonra serbest kalmasına MHP asla müsaade etmeyecektir. Peki nasıl olacak bu?
Uyum yasalarında olduğu gibi, MHP'nin temelinden karşı olduğu bu hususta da hükümet içi yeni bir uzlaşmanın sağlanması güç gözükmektedir. Hükümetin anlaşamadığı böylesine önemli bir hususta, tıpkı uyum yasalarında olduğu gibi son sözü milletimizin gözleri önünde yüce Meclisimiz'in söylemesini doğru bulmaktayız. Keçeciler'in "PKK'yı sandıkta yeneriz" şeklindeki sözleri ile başlayan PKK'nın siyasallaşması tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz? Bunlar son derece tehlikeli sözlerdir. Sözleri sarfedeni gaflet içerisinde değilse ihanete kadar götürür. Terör örgütü PKK amaçlarına ulaşmak için yıllardır silahlı eylemler düzenliyor ve bunun Türkiye'ye çok büyük bir insani ve ekonomik faturası var. PKK, özde aynı kalmakla birlikte ciddi bir şekil ve yöntem değişikliğine gitmeye başladı. Bu bağlamda Sayın Keçeciler'in PKK'yı seçimlere ve dolayısıyla TBMM'ye çağırması son derece talihsiz sözlerdir. Bölücü terörün daha ilk yıllarında Özal'ın "üç beş çapulcu" diyerek gerekli önemi vermediği terörle ve bölücülükle mücadelede Sayın Keçeciler'in çıkışı ANAP için bir ilk değildir. Üstelik bu çıkışın bireysel bir çıkış olmadığı ve ANAP'ın son zamanlarda izlediği politikalarıyla örtüştüğü de ortadadır. Bu vahim açıklamaların ANAP'ın HADEP ile seçim ittifakları hesabının bir parçası olması ihtimali yüksektir. Rahşan Ecevit'in MHP'yi suçlayan sözleri sizi rahatsız ediyor mu? MHP'nin temel felsefesi ve Türkiye meselelerine yaklaşımı ile koalisyon ortaklarımızın tutumlarının birebir örtüştüğünü söylemek mümkün değildir. MHP için Türkiye'nin düzlüğe çıkarılması ve bunun için de istikrarın sürekliliği her şeyden önemlidir. Bu tür provokasyonların arkasında ne yazık ki kimi zamanlar koalisyon ortağı partilere mensup kişiler de yer almıştır. Bu son derece üzücüdür. Türkiye'yi yönetme becerisi ve sorumluluğu taşımayan ve hükümet ortaklığı yaptığı bir partiyi hâlâ soğuk savaş psikolojisiyle değerlendiren bir zihniyetin Türkiye'ye ne kazandıracağı ortadadır. MHP'nin, hiçbir siyasi parti veya kişiyle polemiğe girecek lüksü yoktur. ANAP'la değil, DSP ile daha uyumlu bir görünüm sergiliyorsunuz. Koalisyon hükümetlerinde partilerin birbirine yakınlığı ya da uzaklığının uyumlu çalışma ile doğrudan bir ilgisinden bahsetmek güçtür. Hükümetin kuruluşunda yapılan koalisyon protokolü ve siyasi etik anlayışı hükümet çalışmalarında uyumun yaratıcılarıdır. MHP ilkeli ve dürüst siyaset anlayışını hayata geçirerek koalisyon hükümetinin devamındaki esas rolü oynamıştır. Ortaklarımızın her ikisi ile de sorunlar yaşamakla birlikte, ANAP ile olanların çokluğu ilkeler bazında değerlendirilmelidir. Seçim telaffuz edilmeye başlandı. Bunu mümkün görüyor musunuz? Partinizin şansı ne olur? Türkiye'de seçimlerin dört yılda bir yapılması neredeyse gelenek haline geldi. Hükümet üçüncü yılını doldurmak üzere. Zamanından önce bir seçimin olacağını zannetmiyorum. Son derece talihsiz bir dönemde hükümet olmanın sıkıntıları sadece hükümet partilerini değil, bütün Türk siyasetini yıprattı. MHP, 20 yıllık bir aradan sonra ilk kez hükümette yer alan ve dolayısıyla Türkiyemiz'in içine sürüklendiği problemler yumağından en az sorumlu olan bir partidir. MHP hükümette başarılı bir grafik çizmiştir. DYP, savunduğunuz konulara sizden daha fazla sahip çıkar bir görüntü arzediyor. DYP sizin tabanınızdan oy alabilir mi? Milletimiz tarafından denenmiş ve ardından olumsuz not verilmiş bu partinin, MHP'yi taklit etmeye çalışması bir bakıma olumlu bir gelişmedir. Ama bu yönelişin taklit ve oy avcılığından başka bir şey olmadığını herkes bilmektedir. AB taraftarlığını ANAP'a kaptıran bu partinin, gündemdeki temel meselelerin birçoğu konusunda hangi fikirde olduğu dahi belirsizdir. DYP'nin en fazla yapabildiği şey, Apo'nun idamı konusunda AİHM kararının beklenilmesini fırsat bilip MHP'ye yüklenmekten ibarettir. Ama bugün idam tartışmalarında MHP tavrını açıkça ortaya koyarken, inisiyatif kullanma şansı DYP'nin eline geçtiğinde ne yapacaklarını şaşırmış, bocalamışlardır. İHRAÇLAR 'TÖRE' GEREĞİYDİ Türk Kurultayı sorun olduğu için Abdulhaluk Çay bakanlıktan azledildi. Daha önce de Sadi Somuncuoğlu ve Ali Güngör aynı sorunu yaşamıştı. Bu yöndeki eleştirileri nasıl cevaplıyorsunuz? Abdülhaluk Çay: Bir bakanın yapacağı icraatların parti yönetimi ile olduğu kadar hükümet ile de uyum içerisinde olması önemlidir. Sayın Çay'ın siyasi sorumluluğunu taşıdığı partisiyle istişare etmeden yapmaya çalıştığı şeyler ciddi sorunlar yaratmıştır. MHP'nin tavrı Türk Kurultayı'na değil, Kurultay'ın geleneksel çizgisinden kopartılarak marjinalleştirilmesine olmuştur. Sadi Somuncuoğlu: MHP, Milli Savunma Bakanımız Sayın Sabahattin Çakmakoğlu'nu aday gösterecekti. Ancak kendi arkadaşımızı seçtirme şansımız yoksa, Meclis'teki diğer dört siyasi partinin kabul edeceği bir adayı destekleme kararının doğru olduğu görüşü hakim olmuştu. Şimdiki Cumhurbaşkanımız üzerinde uzlaşarak imza atan dört partinin ardından son olarak Sayın Genel Başkanımız da onay verdi. Ancak bireysel hakkını kullanarak aday oldu. Demokratik hakkını kullandı ama bunu MHP'nin kararlarını çiğneyerek yaptı. Bireysel hakkını kullanırken, bakan ve partili kimliğini bırakması doğru olacaktı. Bir partili olarak bu karara uymayarak kişisel kararını uygulaması MHP'nin birlik ve dirliğine ciddi anlamda zarar vermekteydi. Bu yüzden ertesi gün yaptığımız Başkanlık Divanı açıklamasında, Sayın Somuncuoğlu'nun törelerimize aykırı hareket ettiğini söylemiştim. Ali Güngör: Ali Güngör olayı ise yine benzer şekilde partimizin yetkili organlarında istişare edilerek onaylanan ve ardından altına imza attığımız koalisyon protokolüne zarar vermeye yönelik çıkış olarak büyük tepkiler almış bir olaydır. MHP'nin yetkili kurullarında yapılan istişarelerde dile getirmediği itirazlarını Meclis Genel Kurulu'nda her türlü nezaket kurallarını da hiçe sayarak sıralayan Sayın Güngör'in çıkışı tamamıyla bireyseldi ve MHP'nin prensipleriyle örtüşmüyordu. 'MHP'DE İKİNCİ ÜÇÜNCÜ ADAM YOK'
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, partide "Bahçeli'den sonra en güçlü ikinci adam" diye tanınıyor. Ancak kendisi buna katılmıyor. "MHP, bir kadro partisidir" diyor Çetin ve ekliyor: "Tüzüğümüze göre de hepimizin yeri ve yapmamız gerekenler bellidir. Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'dir. Benim görevim ise Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'dır. MHP'de ikinci üçüncü adam yoktur. Basınımızda ve çeşitli çevrelerde dillendirilen bu görüş MHP'yi tanımamanın ya da art niyetin ürünüdür." MHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin, Yeni Şafak Ankara Haber Müdürü Abdulkadir Selvi ve parlamento muhabiri Nevzat Demirkol'un sorularını cevapladı.
|
|
|
|
|
|
|
|