T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

İkisi birarada olmaz

1984 yılında İsveç'in Jönköping kentindeydim. Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı, o tarihte Vehbi Dinçerler'di ve O da; güneşin yılda ancak iki ay kadar görüldüğü bu ülkeye gelmişti. Gaziantep Milletvekili olan Dinçerler bana öylesine tanıtılmıştı ki, sanki bu muhterem zat'la iki kelime dahi konuşmak mümkün değildi!

Jönköping'te 6 gün kaldım ve bütün dikkatimle bu siyasi şahsiyeti inceledim. O tarihte İsveç ve Finlandiya'da "alkol" yasağı vardı. Dem tiryakileri Cuma akşamı feribota biniyor ve zil-zurna içtikten sonra Leningrad'tan Pazartesi sabahı dönüyorlardı. Bugün Fetrograd olarak anılan Leningrad, o tarihte dem'cilerin ilk ve son durağıydı. İsveç, Norveç ve Finlandiya'da içki reklamı yasağı vardı. Marketlerde alkolsüz şarap, bira, votka, her ne hal ise bunlar satılırdı.

Vehbi Dinçerler, Birleşik Amerika'da yüksek tahsilini tamamlamış bir vatanseverdi. Kendileriyle uzun-uzun oturup konuştum. Bu konuşmaların ardından 18 yıl geçti ve Dinçerler bana o tarihte: "Hiç kimse için soğan soymam arkadaş. Alkolsüz ve alkollü hiçbir içkinin ülkemizde reklamının yapılmasını istemiyorum." demişti.

Hani bana hep bu zatın aleyhinde bilgiler verildi ya, ben de O'nun Jönköping'te kaldığı sürece nasıl bir hayat yaşıyor diyerekten hep takibinde oldum ve iftihar ettim. Türkiyemizi temsil eden bir Bakan olarak İsveçlilerden gerekli her türlü hizmeti aldı, adam gibi oraları turaladı ve adam gibi döndüydü. Tv'lerde alkollü ve alkolsüz içki reklamının yapılmamış olması Dinçerler döneminden kalmadır.

Aradan şimdi hayli zaman geçti. Biliyor musunuz, bir dönemde yüz yirmi yıl kadar önce Çin'de, Hindistan'da, "esrar ocağı" olmayan aile, aile sayılmazdı. Hindistan'da, doktorların çoğunluğu her türlü derde devadır diye kendilerine başvuranlara "afyon" tavsiye ederlerdi. Benim çocukluğumda Türkiyemiz, adeta afyon ülkesiydi. Necip Akar, Gripin'i çıkartana kadar, başı ağrıyan, dişi ağrıyan hemen herkes "afyon" çekerdi. Bu davranış şekli, "kapital"le şırıngalanan bir hayat tarzıydı.

Kurtuluş Savaşı sırasında "İngiliz Muhipler Cemiyeti yok muydu aynen öyle. Afyon, bilinçli olarak bu ülkede yaşayan insanlara tavsiye ediliyordu. Yıllar yılları kovaladı, ta 1839 Meşrutiyet'inden günümüze kadar. Değişen herhangi birşey olmadı. O dönemlerde "İngilizi Sevenler Cemiyeti" vardı ise bugün de içki muhipleri var.

Kimi gazetelerin spor sayfalarına bakıyorum, yağmur gibi "bira" reklamları yer alıyor, stadlar ha keza! Sporun yazıldığı, sporun yapıldığı yerde "içki reklamı" olmaz. Belli bir zamandan beri 16-17 yaşlarında gençler, alkol aldıktan sonra maçlara giriyorlar. Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü, gençlerin bilinç altını kurgulayıp onları "demci", daha sonralarında ise "bali"ci yapan propagandaların stadlardan kaldırılmasını sağlarsa, bu ülke insanına hizmet etmiş olur. Bakınız Vehbi Dinçerler'den sözederken nerelere geldik! Stadlarda ve spor sayfalarında bira reklamı olmaz. Geçmiş dönemlerin Çin'ine, Hindi'ne mi dönelim...

CELAL ATİK

Ölümünün 23. yılında O'nu rahmetle anıyoruz. Dünya, Avrupa ve Olimpiyad Şampiyonlukları kazanan bu değer, yıllarca Milli Takım Antrenörlüğü yaptı ve onlarca şampiyon yetiştirildi. 27 Nisan 1979'da Cuma akşamı ruhunu Hakk'ka teslim eden muhterem arkadaşım Celal'in soyadı "Doğan"dı. 1937 yılında Mustafa Kemal O'nun güreşini görmüş: "Sen, çok atik bir pehlivansın, soyadın Atik olsun" demiş, Celal de buna riayet etmişti. Rahat uyusun.

ALİ YÜCEL

Kalabalıkların toplandığı yerde "içki reklamı" olmaz. Ha, bu türlü serbestlik oluyorsa o zaman demciler ortaya çıkar, sporcu yetişmez. Günümüzde ABD'de sigara reklamı dahi yapılmıyor ve sigara imal eden firmalar yüzmilyonlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalıyorlar. Beş paralık "kol saati" çaldığı iddiasıyla particilerin oyununa gelen Ali Yücel, Dünya ve Avrupa Şampiyonuydu, ayrıca Grekoromende de Dünya ikinciliği elde etmişti. Celal Atik gibi O da "siroz"dan öldü. Ali Yücel: "Çok gencim yaşamak istiyorum" diye bağıra-bağıra son nefesini verdiğinde sadece 50 yaşındaydı. Hastanede kendisini ziyarete gelenlerin getirdikleri "kolonyaları" içince hayata veda etti. Sporda içki reklamı olmamalı!

ŞARK İÇİN İYİDİR

Batı ülkelerinin üniversitelerinde okuyan Türkler'e bir zamanlar diploma veriliyor ama "Bon pur Crient (Şark için iyidir)" kaydı düşülüyordu. Tv'lerde olmadığı gibi stadlarda da içki reklamı olmamalı. Bir dönem gelecek, bugün sigara paketlerinde olduğu gibi bira, şarap şişelerinde de "içki öldürür" ibaresi bulunacaktır. Bu işin "kobay"ı neden bizler olalım? Şark için iyi ise, görelim bakalım onlar da aynı davranışta bulunsunlar. Zehir kolonileştirilmek istenen ülkelere saçılıyor...


27 Mart 2002
Çarşamba
 
ALİ GÜMÜŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED