MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Helsinki Zirvesi'nin ardından yaşanan süreçte Türkiye kadar Avrupa'ya da büyük sorumluluklar düştüğünü belirterek, "Biz, Avrupa Birliği'nin Türkiye ile müzakere sürecini bu yıl başlatacağına samimiyetle inanıyoruz" dedi.

MHP TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini değerlendiren Bahçeli, AB tartışmalarının yanlış yönlere çekildiğine değinerek, "Türkiye'de bir dönem değişime ve gelişmeye direnen statükocular, bugün karşımıza değişimci olarak çıkıyor. Bugün değişim adı altında, bize Türkiye'nin milli çıkarlarının gözardı edildiği yeni bir statüko dayatılmak istenmektedir. Aslında bunların temel amaçları kendi siyasi zeminleri dışında kalan her şeyi değişmeden öylece bırakmaktır" diye konuştu.

"'Özgürlüğün ve refahın iki bayrağı vardır: Bireylerin tek tek özgürlüğü ve refahı ile bir bütün olarak milletin özgürlüğü ve refahı" diyen Bahçeli, "Bayraklardan yalnızca birini taşımak ülkeyi toplumsal bir kaosa ve bireysel anarşizme, yalnızca diğerini taşımak ise totaliter bir anlayışa götürür. Milliyetçi Hareket, her iki bayrağı da gurur ve onurla taşımaktadır" dedi.

AB'nin sorumluluğu

Türkiye'nin konumu ve etki alanı itibariyle AB için önemli olduğunu belirterek, Türkiye'nin ortaya koyduğu Ulusla Program'ın gerçekçi olduğunu ve kısa vadeli hedeflerin büyük bölümünün gerçekleştiğini anlatan Bahçeli, şöyle konuştu: "Kısaca, Türkiye, AB'ye girme konusundaki kararlılığını ortaya koymuştur. Helsinki Zirvesi'nden bu yana gerek Türkiye'nin gerekse AB'nin dinamikleri açısından tarihi bir fırsat yakalanmış bulunmaktadır. Bu düzlemde, Türkiye kadar Avrupa'ya da büyük sorumluluklar düşmektedir. Biz, AB'nin Türkiye ile müzakere sürecini bu yıl başlatacağına samimiyetle inanıyoruz. Çünkü Avrupa aklı, 'Müzakere sürecini başlattıktan sonra ya bu hedeflerden vazgeçerseniz? Biz, sizin bu konuda sergilediğiniz iradeye güvenmiyoruz' türünden gülünç bir gerekçeyle karşımıza çıkmayacaktır. Bugünün 'ekonomik devi' AB, geçmişte çok sık eleştirildiği gibi bir 'siyasi cüce' olarak kalmama iradesini taşıyor ise bunun ilk kanıtını Türkiye ile müzakere sürecini başlatarak verecektir. İnanmak istiyoruz ki, Avrupa'nın aklı 'siyasi cüce' yaftasından kurtulmayı başarabilecek bir esnekliğe sahiptir."

Nevruz çatışmalarının gösterdiği

Kazakistan ziyaretinde Nevruz Bayramı kutlamalarına da katıldığını hatırlatan Bahçeli, "Nevruz'u, kin ve nefret duygularıyla yaşamaya çalışanlar, toplumsal barışı istemeyenlerdir" dedi. Bahçeli, demokratik değerlerin yerleşmesi için öncelikle terör kaynaklı her türlü baskı ve şiddetin ortadan kalkması gerektiğini belirtti.

MHP, İDAMDA YUMUŞADI AMA...

Hükümetin MHP kanadı, idam cezasının sadece "bölücü terör" için muhafaza edilmesini önerdi. Buna göre, TBMM Genel Kurulu'nda bu hafta görüşülmesi beklenen uyum paketi revize edilecek. Tasarıda Anayasa'da yapılan "savaş, yakın savaş ve terör suçları dışında idam cezası uygulanmaz" hükmüne uygun olarak Terörle Mücadele ve Türk Ceza Kanunu'nda yapılması düşünülen değişiklik yumuşatılacak. Bu yasalardaki "terör" kelimesinin önüne "bölücü" ifadesi eklenecek. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, bu önerinin yasayı yumuşatacağını savundu. Şandır, "Yakın zamanda büyük bir acı yaşadık. Onun etkileri hâlâ devam ediyor. MHP'nin idamın tamamen kaldırılması konusundaki hassasiyeti buradan kaynaklanıyor. İlerde şartlar değişir ve ayrılıkçı terör tehlikesi de kalkarsa, idamın tamamen kaldırılması mümkün olur" dedi.

Türk: Bu öneri tartışılabilir

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de, MHP'nin, "bölücü terör dışında idam cezası kalkabilir" önerisini olumlu karşıladı. 6 Danıştay üyesi için düzenlenen mazbata törenine katılan Bakan Türk, "terör, savaş ve yakın savaş tehdidi" dışındaki suçlarda idam cezasının kaldırılmasını öngören tasarının Bakanlar Kurulu'nda imzada olduğunu hatırlatarak, "Farklı görüşler Meclis'e önergelerle getirilir, tartışılır, karara bağlanır. Bence idam cezası yasayla kaldırılabilir. Bu konuda Danıştay'dan da görüş istendi" dedi.

'KIBRIS VE TÜRKİYE AYNI ANDA ÜYE OLSUN'

MHP lideri Bahçeli, AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu üyesi Günther Verheugen'in, Kıbrıs sorunu konusunda takındığı ve ısrarla sürdürdüğü tutumu anlamanın mümkün olmadığını da ifade ederek, "Yoksa sayın yetkili, daha hâlâ Türkiye'nin de AB'ye aday ülkelerden biri olduğunun farkında değil midir?" diye sordu. "İki toplumlu, iki bölgeli modele dayalı bir Kıbrıs ile Türkiye'nin aynı anda AB'ye tam üye olması"nı öneren Bahçeli, bu durumun, her iki aday ülkenin takvimlerini birbirine yaklaştıracağını kaydetti. Bahçeli, "ne olursa olsun Kıbrıs AB'ye üye olacak" tavrının, hem Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmanın önünde en büyük engel olacağını, hem de AB'nin saygınlığını zedeleyeceğini ifade etti.