T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T

Anneler ölmesin
bebekler yaşasın!

Sağlık Bakanlığı, 2002'yi, "Anne ve Çocuk Ölümlerinin Önlenmesi Yılı" ilan etti. 14 Nisan-16 Mayıs arasında yürütülecek proje, 2002-2005 yılları arasında uygulanacak.

Türkiye'de her gün ortalama 135 anne ve çocuk, çeşitli sebeplerle hayata veda ediyor. Sağlık Bakanlığı, geleceğimizi doğrudan etkileyecek olan bu sayıyı en aza indirmek için, 2002 yılını, 'Anne ve Çocuk Ölümlerini Önleme Yılı' ilan etti. Sağlık Bakanlığı, Anne ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi'ni 14 Nisan'da bir kampanya olarak başlatacak. Ulusal çapta gerçekleştirilecek kampanya, 16 Mayıs'ta sona erecek. İHA muhabirinin edindiği bilgilere göre, Anne ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi, 2002-2005 yılları arasında uygulanacak.

Proje hedefi kapsamında, anne ölüm hızının yüz binde 40'a, 5 yaş altı çocuk ölüm hızının binde 30'a ve bebek ölüm hızının da binde 20'ye indirilmesi ve bölge farklılıklarının ise yüzde 50 azaltılması öngörülüyor.

Proje 3 yıl sürecek

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri, Tedavi Hizmetleri, Ana Çocuk Sağlığı-Aile Planlaması Sağlık Eğitimi ve Personel genel müdürlükleri tarafından ortaklaşa yürütülecek proje, Ana Çocuk Sağlığı - Aile Planlaması Genel Müdürlüğü tarafından koordine edilecek. Kampanyada, kamuoyunun konuya duyarlılığını ve bilincini arttırmak, sağlık personelinin hizmet sunumunu ve kalitesini güçlendirmek, anne adaylarının, annelerin ve çocukların doğum öncesi-doğum sonrasında düzenli olarak sağlık hizmetinden yararlanmasını sağlamak amaçlanıyor.

Sağlık hizmetleri yoğunlaştırılacak

Anne ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi kapsamında, ülke genelindeki 11 bin 749 sağlık evi, 5 bin 753 sağlık ocağı, 292 ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri, 752 hastane ve doğum evleri, sağlık grup başkanlıkları ve il sağlık müdürlüklerinde çeşitli çalışmalar yürütülecek. Rutin sağlık hizmetleri güçlendirilerek, her yıl proje kapsamında belirlenecek dönemlerde hizmetler yoğunlaştırılacak.

Ankara, İstanbul ve İzmir'in yanısıra, Bursa, Samsun, Denizli, Kayseri, İçel, Erzurum ve Diyarbakır'da özel aktiviteler düzenlenecek. Kitle iletişim araçları vasıtasıyla bilgi aktarma ve sağlık bilinci oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılacak, bu konuda talep oluşturarak, vatandaşların sağlık hizmetlerinden daha fazla yararlanmaları sağlanacak.

10 ilde özel aktiviteler

Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanacak, proje mesajlarını içeren afiş, poster ve el ilanları, halkın toplu olarak bulunduğu yerlere asılacak ve dağıtılacak. Piknik, konser, şenlik gibi toplu etkinliklerle kamuoyunun ilgisi çekilecek, aktivitelere katılmaları sağlanacak. Anne ve çocuk ölümlerini protesto yürüyüşleri düzenlenecek. Anne ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi'ne destek zinciri oluşturulacak. Toplumda örnek gösterilen ünlü isimlerle, projenin mesajları kamuoyuna değişik kanallardan iletilecek.

TÜRKİYE'DE VE DÜNYADA ÇOCUK VE ANNE ÖLÜMLERİ

2000'li yılların başında elde edilen verilere göre, dünyada her yıl, 200 milyona yakın kadın gebe kalıyor, 120 milyon bebek doğuyor. 10 milyona yakın bebek, daha 5 yaşına gelmeden hayata veda ederken, yaklaşık 585 bin anne de hayatını kaybediyor. Türkiye'de ise, her yıl ortalama 1 milyon 958 bin 501 kadın hamile kalıyor. 1 milyon 500 bin bebek doğuyor. Yaklaşık 50 bin bebek, 1 yaşına bile gelmeden ölüyor. 700'ü aşkın anne, doğumda hayata veda ediyor. Bebek ölümleri incelendiğinde, doğum anomalileri, doğum komplikasyonları, asfiksi gibi perinatal sebepler ile zatürree ve ishal gibi önlenebilir hastalıkların ilk sıralarda yer aldığı görülüyor. 1 milyon 958 bin 501 gebelikten 284 bini isteyerek düşük (kürtaj), 170 bin 373'ü kendiliğinden düşük, 29 bin 378'i ise ölü doğum şeklinde gerçekleşti. Yapılan hesaplamalara göre, hayat boyu anne ölüm riski Avrupa'da 2 bin gebelikte 1 iken, bu oran Türkiye'de 570 gebelikte 1 şeklinde. Anne ölüm sebepleri araştırmasında ölümlerin, yüzde 52.5 oranında yöredeki mevcut şartlarda, yüzde 20.4 oranında ise gelişmiş hastane şartlarında önlenebilir olduğu belirlendi. Anne ölümlerinin 3'te biri ve bebek ölümlerinin 5'te ikisi, 18 yaş altı ve 35 yaş üstü hamileliğin, 2 yıldan sık doğumun, 4 defadan fazla doğumun önlenmesiyle engellenebilir.

 
İGDAŞ'tan Gaz Okulu
İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş. (İGDAŞ) gaz okulu açıyor.
EKONOMİK KRİZ KAŞINDIRIYOR
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Marufihah, son yıllarda psikolojik kaşıntı vakalarında artış olduğunu belirterek, "Ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşullar, psikolojik kaşıntıları yaygınlaştırıyor" dedi. Prof. Dr. Mehmet Marufihah "Kaşıntının başlıca sebepleri alerji, parazitler ve besin maddeleridir. 5 duyu organına dokunma hissini veren sinir terminalleri değişik sebeplerle tahriş olur. Bu yolla beyindeki kortekseulaşır ve kaşıntıya hükmeder. Sinek ısırması gibi" diye konuştu. Çevre kirliliği ve tiksintinin psikolojik kaşıntılara neden olacağını belirten Mehmet Marufihah, "Psikosomatik durumlar, kaşıntıyı psikolojik hale dönüştürüyor. Son yıllarda bu tür kaşıntı vakalarında büyük artış gözlemekteyiz. Kaşıntı, ayrıca bir kanser belirtisi de olabilir. Mide, akciğer, bağırsak kanserlerinin belirtilerinden biridir. Kaşıntı ile ilgili bir sorun olursa,en ufak belirtilerde dahi mutlaka doktora başvurulmalıdır" diye konuştu.
HEPATİT B VİRÜSÜ MAYMUNLARDAN BULAŞMIŞ
Uzmanlar, hepatit-B virüsünün kaynağının maymunlar olduğunu öne sürdü. Internetteki bir sağlık sitesinde yer alan habere göre, son yapılan çalışmalar, dünya nüfusunun yüzde 5 inin taşıdığı hepatit-B virüsünün kaynağının maymun türleri olabileceğini gösteriyor. Cameroon'daki üç vahşi şempanzeye test yapan İngiliz araştırmacılar, şempanzelerde hepatit-B virüsüne ratladılar. Yapılan DNA incelemelerinde virüsün, Londra Hayvanat Bahçesi'ndeki şempanzelerde bulunan virüsle aynı soydan olduğu ortaya çıktı. Bu son bulgular, virüsün 400 yıl önce Amerika kıtasından yayıldığını teorisini, ya da modern insanın virüsü 100 bin yıl önce Afrika'dan taşıdığı teorisini zayıflattı. Tam tersine virüsün, doğal yollarla hayvanlardan bulaşan bir salgın olduğu teorisi ağırlık kazanmaya başladı. Bu çalışmada yer alan Edinburgh Üniversitesi'nden Peter Simmonds, hepatit-B virüsünün 10-35 milyon yıl önce primatlarla birlikte evrim geçirdiğini, insanlara geçtiğinde ise virüsün farklı soylarının gelişmiş olabileceğini söyledi.
27 Mart 2002
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED