T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Medya susuyor

Mesut Yılmaz ve İsmail Cem'den peşpeşe uyarılar geliyor. Cem: "Ya yapacağız, ya AB'yi unutacağız. İdam ve ana dil ile ilgili düzenlemeleri yaparsak, Avrupa Birliği ile müzakerelere başlama tarihini alacağız." (Hürriyet - 4 Mayıs 2002)

Yılmaz: "Kürtçe yayın izni ülke bütünlüğü için şimdiki durumdan çok daha olumlu. Şimdi PKK, televizyon yayını yapıyor. Ana dilde yayın hakkı getiren engellerin hemen kaldırılması lâzım." (6 Nisan 2002 - Sabah)

"Artık gaflet uykusundan uyanın. Kırk yıldır AB'ye girmek için Türkiye mücadele veriyor. Bugün gerekli düzenlemelerin yapılmasına aldırmayanların, 8 ay sonra ağlamaları fayda etmeyecektir." (10 Mayıs 2002 - Sabah)

Ecevit: "Eksikliklerimizi bir an önce gidermek bizim kendi kendimize borcumuzdur." (10 Mayıs 2002 - Sabah)

Tek kişi için yasa

Eğer yukardaki beyanlar samimi ise, RTÜK Yasası'na destek neyin nesi diye sormak gerekir. Öyle ya, Salı günü görüşülecek olan tasarıda, Kürtçe yayın yasağı devam ediyor; üstelik değiştirilen 312'nci madde eski haliyle kanunda yer alıyor.

Bu çelişkili davranışın tek bir sebebi var: Meclis iradesi bir kişinin keyfine alet ediliyor. İlk aşamada Cumhurbaşkanı'nın vetosu aşılacak, sonra, aynı kanun yeniden ele alınıp, Avrupa Birliği'ne uyum sağlamak üzere bazı düzenlemeler gerçekleştirilecek.

Türkiye'nin şöhreti(!) yurt dışına taştı.

İşte Frankfurter Rundschau'nun 8 Mayıs 2002 tarihli sayısı: "Yeni yasadan en fazla çıkar sağlayacak kişi, şüphesiz en büyük Türk medya holdinginin sahibi Aydın Doğan olacaktır. Bu yüzden Doğan imparatorluğunun gazete ve tv'lerinde kitleler daha az bilgilendiriliyor. Doğan'ın gazetelerinde çalışan redaktörler ve köşe yazarları için bu konu bir tabu."

Financial Times da 25 Nisan 2002 tarihinde aynı meseleye değinmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin büyük medya patronunun yararına bu yasayı çıkarttığını ifade etmişti: "Gazeteleri, tüm ülke gazetelerinin toplam reklâm gelirlerinin üçte ikisine ulaşan medya patronu Aydın Doğan, bu yasa tasarısının en büyük destekçisi ve bu tasarısının yasalaşması halinde en kârlı çıkacak kişi. Avrupa Birliği diplomatları bu tasarı ile ifade özgürlüğünün kısıtlanacağını ve üyelik yolunun tıkanacağını belirtiyorlar. Ama Doğan grubunun desteği, 2004 yılında yapılacak seçimlere gözünü dikmiş olan çoğu politikacı için son derece önemli."

Sendika ve iş güvencesi

Medya patronu RTÜK haricindeki yasalar için de bastırıyor. Bir örnek vermek isterim: İş Güvencesi Yasa tasarısı hükûmet tarafından benimsendi; ama birkaç medya patronunun baskısı yüzünden, gazeteciler, tasarının içinde yer almadı. Türkiye Gazeteciler Sendikası tek tek bütün parti temsilcileriyle görüştü ve komisyonda, bu tasarıya gazetecilerin de ilave edileceği sözünü aldı. Lâkin, medya patronu bastırdı. Bu defa da tasarı, değiştirilir endişesiyle komisyona sevkedilmiyor.

MHP milletvekili Şevket Bülent Yahnici'ler tıpkı televizyon kuruluşlarında olduğu gibi, her gazetenin de asgari bir yazı işleri kadrosu bulunması gerektiğine dair bir kanun teklifi hazırladı. Teklif, tozlu raflarda unutuldu kaldı. Çünkü teklif yasalaştığı takdirde, gazetecileri taşeron firmalar üzerinde gösterme imkânı ortadan kalkacak ve basın mensuplarının -hiç değilse bir kısmının- sendika hakkı geri gelecek.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Yönetim Kurulu bir bildiri yayınladı. Bu bildiri de, Kartel'in suskunluğu yüzünden kamuoyunun bilgisine ulaşamadı. Sendika, gazetecilere şu çağrıyı yapıyor: "Basın özgürlüğünü, gazetecinin kimlik ve özlük haklarının savunulmasını, halkın doğru haber alma hakkını çok ciddi boyutlarda tehdit eden RTÜK Yasası, gözükara hükûmetin almış olduğu karar gereği Meclis'ten geçirilmek üzere. Bu tasarı, hakka, hukuka, toplumun doğru bilgilendirilmesine aykırı, medya tekellerinin önünü açan, her türlü çıkar, ticaret ilişkisine izin veren, bağımsız yerel medyanın sonunu getirebilecek içerikte. Cumhurbaşkanı'nın geri çevirme hakkını ortadan kaldırmak üzere, daha önce geri çevrilmiş metnin aynına bağlı kalınarak... RTÜK Yasası'na karşı örgütsüz gazeteciler, işlerinden olma kaygısını yaşayan yazarlar seslerini çıkaramıyorlar. Sınırlı karşı duruşlar, aykırı sesler de medyanın sansürüne takılıyor. Bu yasaya karşı durmak gazeteciliğin onur sınavı. Bu nedenle, yasaya karşı kullanılabilecek yeterlilikte örgütlü gücümüz olmasa da, gözükara giden hükûmete son kez anlamlı bir uyarı niteliğinde, milletvekillerini biraz olsun utandırmak üzere, gazeteci olduğunu unutmayanları Meclis'teki görüşmeleri izlemeye, yasanın çıkarılmasını protesto etmeye çağırıyoruz."

Koca Türkiye Gazeteciler Sendikası'ndan ne acı bir itiraf. Anadolu Ajansı dışında hiçbir basın yayın kuruluşu sendikalı değil. Çalışanların hiçbir iş güvencesi yok. Fikir işçilerini teminat altına alan 212 yürürlükte ama, bu imkândan yararlanan sadece bir avuç insan.

Doğalgaza 170 milyon

Basının suskun oluşu yüzünden Türkiye milyarlarca dolar kaybediyor. Çünkü yolsuzluklarla da, gerektiği gibi mücadele edilemiyor. Bankaların yükü meydanda. Bazı basın patronları hapse girdi çıktı ama, üzerlerine gidip, devletin alacağı tahsil edilemiyor.

Doğalgaz ile yanlış bağlantılar yapıldı, ihtiyacın üzerinde doğalgaz alımı için anlaşmalar imzalandı. Ama, tüketim öngörülen kadar hızla artmadığından, 2002 yılının ilk 3 ayı için satın alınamayan doğalgaza yaklaşık 170 milyon doların ödeneceği ortaya çıktı. Oysa, hem Devlet Planlama Teşkilâtı, hem Dünya Bankası, hem de muhalefet milletvekilleri eski Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'i uyarmışlardı. Basın patronlarının gözdesi durumunda olan Cumhur Ersümer, bütün bu uyarılara kulak tıkamıştı.

Enerji Bakanlığı, 2010 yılında doğalgaz tüketiminin 55 milyar metreküp olacağını söylüyordu. Halbuki, DPT, 2010'da tüketimin 30 milyar metreküpe ulaşacağını, bağlantıların bu rakama göre yapılması gerektiğini belirtiyordu. Dünya Enerji Ajansı'nın 2010 yılı için verdiği rakam ise, 35 milyar metreküp civarındaydı.

BOTAŞ Genel Müdürlüğü'nün açıklamasına göre 2001 yılında doğalgaz tüketimi 15.5 milyar metreküp seviyesinde gerçekleşti. Böylece, Enerji Bakanlığı'nın 2010 yılı için verdiği tahminlerin çok yüksek olduğu ortaya çıktı. Doğalgaz bağlantıları, o yüksek tahmine göre gerçekleştirilmişti.

Uzan'ın iddiaları

Bu arada Star gazetesinin sahibi Cem Uzan, Kırmızı Koltuk'ta çarpıcı açıklamalarda bulundu. Devlet bazı hidrolik santralleri (Keban, Karakaya, Atatürk, Karkamış, Çatalan, Dicle, Kralkızı, İrfanlı) çalıştırmıyordu; elektrik ihtiyacını, -çok daha yüksek fatura ödemeyi göze alarak- doğalgaza dayalı termik santrallerden karşılıyordu. Hidrolik santrallerden kapasiteleri ölçüsünde elektrik temin ettiği takdirde, satın almadığı doğalgaza ödediği faturanın, 170 milyon doların da üzerine çıkacağını biliyordu.

Star gazetesi bu skandalin belgesini yayınladı. Bir zamanlar Enerji Bakanı Cumhur Ersümer ile iş ilişkisine giren diğer gazeteler suskun. O zaman uyarı görevini yapmamışlardı, bugün de "sükût etme hakkını" kullanıyorlar.

İşte bu yüzden medya patronlarının kamudan ihale alması, devletle menfaat ilişkisine girmesi yanlış.

Ecevit'in hastalığı

Basın, Ecevit'in hastalığını olduğundan daha hafif göstermeye çalışıyor. Oysa, Ecevit, ülkeyi yönetme sorumluluğunu taşıyamayacak kadar rahatsız. Miyasteni (kas zaafı) hastalığını kortizon ile tedavi ediyorlardı. Bu tedavi ince bağırsakla, 12 parmak bağırsağını feci şekilde yaralamış. Şimdi kortizonu kestiler, androgen (erkeklik hormonu) vermeye başladılar. Hastaneye kaldırıldığında yavaş hareket ettiğini, zor konuşup, zor yürüdüğünü bizzat doktoru Turgut Zileli itiraf ediyor. Doktor, Miyasteni hastalığı için iki saatte bir ilaç verilmesi gerektiğini de belirtiyor. İlaç almazsa, hemen hareketleri yavaşlıyormuş; göz kapağı düşüyormuş. Bazen çift görmeye başlıyormuş. Çiğneme, yutkunma güçlüğü, ses kısıklığı, solunum yetmezliği hastalığın özellikleri arasında sayılıyor.

Ecevit ile bu hükûmeti götürmek imkânsız ama, basın kendi menfaati için bunun aksini savunuyor. Çünkü henüz Tayyip Erdoğan'a karşı alternatiflerini oluşturamadılar. Ya AK Parti iktidara gelir de, kanuna uymayan medya patronlarının peşine düşerse? Gazete çalışanlarına sendikal haklar ve iş güvencesi verirse?

Bütün bu gelişmeler laik cumhuriyeti berhava etmez mi!!!


11 Mayıs 2002
Cumartesi
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED