T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ecevit sonrası senaryolar ve RTÜK

Milletvekilleri, seçildikleri gün Anayasa'ya sadakattan ayrılmayacaklarını söyleyerek yemin ediyorlar. Ama şimdi, RTÜK Yasası'na verecekleri oyla, bu yemini göz göre göre çiğnemeye hazırlanıyorlar.

Anayasa'ya sadakat

Bağımsız milletvekili Mehmet Ali İrtemçelik, bütün parlamenterleri, yeminlerine sadakata davet ediyor: "TBMM'yi, bilerek ve isteyerek Anayasa'yı hiçe sayan bir devlet organı durumuna düşürmeye, onurunu ve işlevselliğini korumakla yükümlü olduğumuz yüce Meclis'i, emanet yetkilerimizi kötüye kullanmak suretiyle yıprıtmaya... hakkımız yoktur. Bizler, Anayasa'ya aykırı yasa koymakta beis görmez isek, kişilerin, zümrelerin, kurumların kendilerini yasa ve kural tanımazlıkta serbest ad'edecekleri, bunun da sonuçları önceden kestirilemeyecek bir kargaşa ortamına yol açacağı, doğal ve kaçınılmazdır."

İrtemçelik'in bütün milletvekillerine gönderdiği uyarı mektubu, medya patronunun talimatı kadar tesir uyandırır mı dersiniz?

Özkan'ın diyeti

Sahtekârlıklarını temize çıkarmak isteyenler, Ankara'da karargâh kurdular. Ecevit, hastalığı dolayısıyla geceyarılarına kadar nöbet tutamayacak. Zaten evden çıkamıyor. Onun boşluğunu herhalde Hüsamettin Özkan doldurmaya çalışacak.

Özkan, acaba kayınvalidesi Betül Özbay'ın diyetini mi ödüyor?

Öyle ya, Egebank davasında, paravan şirket üzerinden kendisine gönderilen parayı aldı Betül Özbay. Bundan dolayı da yargılanıyor. Ama, gazete ve televizyonlar Başbakan Yardımcısı'nın kayınvalidesinin, aynı davanın sanıklarından Aydoğan Semizer ile birlikte nasıl böyle bir işe karıştığını, hiç ama hiç kurcalamıyor.

Savcı Nuh Mete Yüksel'in, Hüsamettin Özkan hakkındaki suç duyurusu da, gazetelere yansımıyor.

Dolayısıyla Ecevit sağlık sorunları yüzünden Meclis'e gelemiyor fakat, diyet borcunu ödemek isteyen Özkan, mutlaka onun yokluğunu hissettirmeyecektir. Göz-kaş işareti ile, bütün grubu, kontrolü altına almaya çalışacaktır.

Peki DSP'liler acaba Özkan'a mı, yoksa Anayasa'ya mı sadakat gösterecek? Üstelik, yakın bir gelecekte Özkan'ın arkasında Ecevit'in kalmayacağı anlaşılıyor. Bu durumda Hüsamettin Özkan'ın ağırlığı devam eder mi?

* * *

Doktorlar ne kadar saklamaya çalışırlarsa çalışsınlar -ki bu gizlilik Türk milletine yapılan en büyük ayıptır- evet... bütün saklama çabalarına rağmen, Ecevit'in artık aktif siyasi hayat süremeyeceği ortaya çıktı. Ecevit bildiğimiz kadarıyla prostat kanseri. Ayrıca kas erimesi hastalığından müztarip. Bir de Parkinson benzeri bir rahatsızlığı daha var.

İyileşmeyeceği biliniyor fakat, yazılmıyor.

Önce RTÜK Yasası Meclis'ten geçmeli... Sonra, Tayyip Erdoğan'a karşı alternatif oluşturulmalı. Ancak ondan sonra Ecevit'e veda edilebilir. Aman, o güne kadar dayan Ecevit! Neredeyse Zigetvar dönüşü Kanuni'ye yaptıkları gibi, mumyalayıp koltuğa oturtacaklar.

Çıngırak

Seçimlere bu kadar yaklaşılmışken, milletvekilleri, çıngıraklı koyun olmayı kabullenir mi dersiniz? Çünkü RTÜK Yasası, seçim meydanlarında, çıngırak gibi boyunlarına asılacak. Her biri, Anayasa'yı, göz göre göre nasıl çiğnedi diye sorgulanacak?

* * *

Kartel, parasının hesabını vermemiş veya veremeyecek bunca gazete patronu, işadamı, bürokrat, bankacı ve politikacı varken, gene Tayyip Erdoğan'ın yakasına yapışıyor.

Söz konusu medya patronunun birçok işi hile ve hülleye dayanıyor. Bu yüzden can havliyle saldırıyorlar.

Ya dürüst bir hükûmet işbaşına gelir de, bunlardan hesap sorarsa? Ya taşeron firma düzeni son bulur da, işyerinde sendikalı faaliyet başlarsa? Ya, "bir kişi hem gazete sahibi, hem televizyon sahibi olamaz. Bir televizyon kuruluşunun sahibi hiçbir kamu ihalesine giremez" diye kanun çıkar ve bu kanunun da uygulanmasına özen gösterilirse?

Promosyon yasaklanırsa? İş güvencesi, basın çalışanlarını da kapsamına alırsa?

Hemen başlasın yayınlar:

"Tayyip Erdoğan'ın mal varlığı sorgulanıyor"

"Hesap ver Tayyip!"

Veyahut: "Laik cumhuriyet elden gidiyor"

"İrtica nortladı!"

Bayar yuvarlak konuşuyor

Alternatif olarak çıkarılan isimlere bakıyorum. Mehmet Ali Bayar, Zaman gazetesinde Nuriye Akman'a mülâkat vermiş. Akman ciddi ve müşahhas sorular sormuş. Bayar'ın hiçbirine cevabı yok. Hep yuvarlak sözler.

RTÜK Yasası üzerinde bile -incelemedim gerekçesiyle- ağzını açıp konuşamıyor. Belli ki, medya desteğini kaybetmek istemiyor:

Soru: Televizyon patronları kamu ihalesine girsin mi?

Bayar: Türkiye'nin şartlarına bakmalıyız. Dogmatik tavır takınmak yanlış. Artı ve eksileri var...

Sadece tekelleşmeye değil, Bayar, medya patronlarının kamu ihalesine girmesine bile ses çıkaramıyor.

Öte yandan, 28 Şubat'ın aleyhine de tek bir cümle sarf etmiyor. Demokrasinin kendisini koruma refleksiyle bu soruyu geçiştiriyor:

Nuriye Akman soruyor: Madem dindar insanlardan oy isteyeceksiniz, 28 Şubat sürecinde yayınlanan şirket listelerini dikkate alacak mısınız?

Cevap: Demokrasinin dostları ile birlikte olacağız. Çünkü biz demokratız.

Soru: Demokrasinin dostları ne demek?

Cevap: Demokrasinin düşmanları da var. Demokrasi çok hassas, kırılgan, korunması en zor olan rejim. Dolayısıyla paranın kaynağına dikkat edeceğim.

* * *

Yukarıdaki soru cevaptan da anlaşılacağı üzere Bayar, 28 Şubat'a taraftar, "Yeşil sermayeye" karşı. Ama bunu açıkça ifade etmemeyi de siyasi aklın gereği sayıyor.

Soru: Türkiye'nin 28 Şubat'ta hakikaten bir irtica tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu düşündünüz mü?

Bayar: Sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde demokratik hayat tarzının düşmanları var.

* * *

Mehmet Ali Bayar, Hürriyet gazetesi ile Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök'ün "siyasi projesi". Seçim sandığına ulaşabilirse, bu projenin kıymet-i harbiyesi bütün açıklığı ile ortaya çıkacaktır.

Kimi, Bayar'ın arkasında Süleyman Demirel'i görüyor.

Ama konuyu yakından takib eden bir dost "İsmet Sezgin'in bu manevrayı, Demirel'e rağmen gerçekleştirdiğini" belirtti. "Tam aksine, bu şekilde Demirel'i iyice siyasetin dışına ittiler" dedi.

Bayar'lı DTP'nin arkasında Mesut Yılmaz varmış! Bayar, daha ziyade DYP'nin tabanını kemirecekmiş. Dostumuz "Medya, Yılmaz'ın onayı olmadan adım atamaz. Bayar'ı desteklediklerine göre, Mesut Yılmaz mutlaka işin içindedir" şeklinde konuştu.

Birkaç kamuoyu araştırmasından sonra, Bayar'a "Gel Anap'la bütünleş, bu böyle olmuyor" denilecekmiş. Tabiî bu arada Mehmet Ali Bayar'ın imajı da iyice parlatılacağı için, Anap onun iltihakı ile, kamuoyuna olumlu bir mesaj verme imkânına kavuşacakmış.

DSP şekilleniyor

Ya diğer alternatifler? Ecevit sonrası, DSP'ye, Kemal Derviş, İsmail Cem ve Saadettin Tantan birlikte monte edilmeye çalışılıyor.

Asker-sivil, her kanatla irtibatı bulunan dostumuza göre, büyük sermaye ve egemenlerin Parlamento'da gördükleri iki ehil (ehlileşmiş ve uyumlu anlamında ehil) partiden biri DSP, diğeri Anap.

Çeşitli ayak oyunları ve tertiplerle, bu iki partiye barajı aşırtabilirlerse, hükûmetin oluşumuna şu veya bu şekilde müdahale edebilecekler.

Ya DYP?

İşte muhatabımızın cevabı: "DYP'ye o kadar güvenmezler. Tansu Çiller, işbaşına geldiğinde onlara (egemenlere) pek uyumlu davranmadı. Boyun eğmedi. Son pişmanlık fayda etmez. RTÜK'te yelkenleri suya indirdi fakat gene de Çiller'e itimat etmezler."

Peki CHP?

"CHP ve Baykal da onların aradığı uyumu göstermeyecektir."

Tantan nasıl DSP'li olacak?

"O, zaten, büyük bir sermaye grubuna yakın. DSP'ye de uzak değil."

Tantan işine pek inanmadım. Çünkü Tantan, aklına eseni, doğru bildiğini yapan biri. Bu haliyle medya patronunun hiç işine gelmez.

Ama en azından, DSP'yi canlandırmak için, onu kullanma çabaları mevcut diyelim. Tantan DSP'nin halka dönük, halka sempatik gelen yüzü olacaktır.

Mutabakat hükûmetine doğru

Meclis, bugün büyük bir sınav veriyor. Ecevit'siz formüllerin arandığı böyle bir ortamda, iktidardaki partiler acaba RTÜK'e geçit vermeyerek, millete mi yakınlaşırlar? Yoksa seçim hesaplarını, medya patronunun desteği üzerine mi kurarlar?

Ecevit, ergeç (yakında) hükûmetin başından ayrılacak. Yeni bir hükûmet kurulacak. Bu, bütün partileri içine alan bir mutabakat hükûmeti olabilir. Meclis dışından bakan atanabilir. Seçim tarihi tesbit edilir. O tarihe kadar, -en fazla 6 ay, 1 yıl- hükûmet işbaşında kalır.

İşte, Ankara'da bunlar konuşuluyor. Böyle bir ortamda RTÜK çıkar mı dersiniz?


14 Mayıs 2002
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED