|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ocak 1946'da kurulan Demokrat Parti'nin, 14 Mayıs 1950'de tek parti iktidarını devirmesi, siyasete yeni bir bayram armağan etti: Demokrasi Bayramı
"Demirkırat, Bir Demokrasinin Doğuşu" adlı belgeselde 1950 Türkiye'si şöyle anlatılıyor: "O bahar Türkiye ayaktaydı. Yaklaşan değişimin ayak sesleri seçim meydanlarından çınladı. Kitleler kıpır kıpırdı. Seçimlere bir ay kala Ankara ve İstanbul'dan iki cenaze kalktı. İlki Recep Peker'inkiydi. İnönü'nün sert tabiatlı Başbakan'ı, hükümetten olduğu gibi, dünyadan da sessiz sedasız çekilip gidiverdi. Ama ikinci cenaze hiç o kadar mütevazi olmadı. Kurtuluş Savaşı kahramanı ve Millet Partisi lideri Mareşal Fevzi Çakmak'ın cenazesinde olaylar çıktı. Çakmak önemli isimdi. Ama iktidar başta cenazeye önem vermedi. Hatta radyolar neşeli müzik yayınına devam ettiler. Birden halk sokaklara doluverdi, olaylar çıktı. Bu iki cenaze iki partinin; CHP ve DP'nin kamuoyu yoklaması oldu adeta. Değişimin rüzgarı sert esmeye başlamıştı. Ama CHP'de bambaşka bir hava hakimdi. Erken bir zafer sarhoşluğu partilerin başını döndürüyordu." 'İşte Paşam, İstanbul' CHP'yi yanıltan seçim kampanyası oldu. İnönü'yü İstanbul Taksim'de onbinler karşıladı. Vali Fahrettin Kerim Gökay kürsüye çıktı ve "İste Paşam, İstanbul" dedi. Oysa bu kalabalık o gün İnönü'yü alkışlayıp 3 gün sonra oyunu DP'ye verecekti. Türkiye, bu atmosfer içinde 14 Mayıs seçimlerine gitti. Bu seçimler 1946'dakinden çok farklıydı. "Açık oy gizli tasnif" tarih sayfalarında yerini almış, millet "gizli oy açık tasnif" ile reyini belli etmişti. Türkiye'ye 12 yıldır damgasını vuran İsmet Inönü, Çankaya Köşkü'nden olup bitenleri takip ediyordu. Gelen ilk haberler İnönü'nün canını sıkarken DP cephesinde bir bayram havası yaratıyordu. CHP, yenilgiye uğruyordu. Oyların yüzde 53'nü alan DP 408 milletvekili çıkarırken CHP ancak yüzde 37 oyla 69 milletvekili çıkarabildi. 'Balans Ayarı' teklifi 14 Mayıs akşamı 4 üst rütbeli komutan Çankaya'ya çıkarak Cumhurbaşkanı İnönü'ye, "sonuçların iptali için darbe yapmayı" önerdiler ancak İnönü öneriyi reddetti. Genelkurmay Başkanı Org. Abdurrahman Gürman'ın DP liderlerine "ordunun seçim sonuçlarına saygılı olacağını" söylemesi de ortamı rahatlattı. Açık bir yenilgiye uğrayan Milli Şef İnönü'nün ne yapacağı merakla bekleniyordu. Ordu da İnönü'den bir işaret bekliyordu. Belki İnönü, "Seçimlere hile karıştı; bu halkın reyini yansıtmıyor" türü bir laf etse askerler hemen harekete geçecekti. Ancak beklenen olmadı. İnönü, dünya devletlerine verdiği söz gereğince Köşk'ten ayrılmak için hazırlıklara başladı. 16 Mayıs günü hazırlıklarını tamamlayan İnönü'nün o gün pek çok ziyaretçisi oldu, ancak bunların en önemlisi DP Genel Başkanlığını yürüten ve seçimin galibi Celal Bayar oldu. İkisi de buna benzer bir durumu yıllar önce yaşamış, Atatürk'ün arzusu üzerine İnönü yine bir dönem görevi yani başbakanlığı Bayar'a bırakmıştı. Darbe için 3 örgüt Bu arada, Menderes'in, bazı komutanları görevden alması ordu içindeki "darbe yanlısı" subayları harekete geçirdi. 4 yıl geçmeden 1954'den sonra yeniden ihtilal amaçlı oluşumlar başladı. 27 Mayıs darbesini yapan askerlerin anıları incelendiğinde 3 ana örgütün varlığı göze çarpar. Bunlardan birincisi 1954 sonbaharında bir Pazar gecesi tuzla uçaksavar topçu okulunda Dündar Seyhan ve Orhan Kubilay'ın sucuklu yumurta yerken kurdukları örgüttür. Seyhan, "Gölgedeki Adam" adlı eserinde örgütü nasıl kurduklarını anlatmıştı. Yüzbaşı Süreyya Yüksel, Yüzbaşı Turan Okan ve Yüzbaşı Kumaşoğlu örgüte katıldı. Bir başka örgüt de, ileriki yıllarda kendinden oldukça söz ettirecek olan Talat Aydemir tarafından kuruldu. Üçüncü örgüt yine Ankara'da Kurmay Binbaşı Sadi Koças tarafından kuruldu. Diğer örgütlerin içinde en itibar göreni oldu. Birkaç subayın kısa sürede katılması ile birlikte örgüt paşalar arasında da benimsendi. Önce General Necati Tarcan başkan seçildi, Tarcan'ın vefatı üzerine liderliği Cemal Gürsel devraldı. 1957 ve darbe teklifi Talat Aydemir ve arkadaşlarında oluşan darbe fikri nihayet 1957'de olgunlaştı. 27 Ekim'de yapılacak seçimler öncesinde gereken yapılmalı idi. Ancak üyeler arasında görüş ayrılığı oluştu. Örgüt üyelerinden bazıları seçimlerde bir kargaşanın oluşmasını beklemek gerektiğine inanırken bazıları da bu darbenin 29 ekim törenleri sırasında yapılması gerektiğine inanıyorlardı. Ancak bu tartışmaların yanında herkesin hemfikir olduğu bir şey vardı: Siyasilerin desteğini almak. Yani CHP'nin; yani İnönü'nün... Örgüt bir albayı bunun için görevlendirdi. Ancak albay, CHP'li Faik Ahmet Barutçu'ya ulaştığında, Inönü'nün, "kimse seçimlere karışmasın, seçimlerin galibi CHP olacaktır" uyarısı ile karşılaştı. İnönü'den umduğunu bulamayan örgüt, riske girerek DP'nin Milli Savunma Bakanı Semsi Ergin'e "darbe liderliği" teklif etti. Ancak Ergin, örgütle ilgili 9 subayın tutuklanmasını sağladı. Tarihler 16 Ocak 1958'i gösterdiğinde, ihtilalin alttan alta iyice ısınmaya başladığı yıl olmuştu. Ve sonuç 2 yıl sonra geldi. Demokrasi baharı kısa sürmüştü... ORDUDA 2 TASFİYE OPERASYONU GERÇEKLEŞTİRDİ 5 Haziran 1950'de bir albay, Başvekil Menderes'e 8-9 Haziran gecesi yeni hükümete karşı bir darbe yapılacağı ihbarında bulundu. İhbar öncesinde Ankara-Erzurum arasında kuryelik görevi yapan bir grup askeri uçağın şehir ve köylerden geçerken halkın İnönü etrafında toparlanması yönelik bildiriler atması DP'lileri tedirgin etti. Bayar'la görüşen Menderes, Bakanlar Kurulu'nu toplayarak başta Genelkurmay Başkanı Org. Abdurrahman Nazif Gürman olmak üzere, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İzzet Aksalur, Org. Salih Omurtak, Org. Kazım Orbay ve Org. Hakki Akoğuz'u emekliye sevk etti. Genelkurmay Başkanlığı'na Org. Nuri Yabut, Genelkurmay İkinci Başkanlığı'na ise bir korgeneral, Korg. Sahap Gürler atandı. 2. operasyon Ancak Menderes, bir süre sonra da 3. operasyonu yapacak ve Genelkurmay Başkanı Org. Yabut'un desteğiyle 1. Ordu Komutanı Org. Asım Tınaztepe, 2. Ordu Komutanı Org. Muzaffer Tuğsavul ve 3. Ordu Komutanı Org. Mehmet Berköz'ü Yüksek Askeri Şura üyeliklerine atayacak; Hava Kuvvetleri Komutanı Org. M. Ali Ülgen ile Deniz Kuvvetleri Komutanı ora. Zeki Doğan'ı görevden alacaktı.
|
|
|
|
|
|
|