|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerikan basını şu sıralar macera romanı okumak kadar keyif veriyor. William Safire'in New York Times'taki köşesi 500 sayfalık bir Robert Ludlum romanı gibi. Tabii, David Ignatius'un Washington Post'ta ona verdiği cevabını kaçırmayacak ve Michael Isikoff'un Newsweek'te yazdıklarını da okuyacaksınız... Sadece, ülkeler ülkelerle, istihbarat örgütleri istihbarat örgütleriyle çarpışmıyor, Amerikalı yazarlar da birbirleriyle didişiyorlar. Onların bu savaşı, inanın bana, 'Star Wars' filmi izlemek kadar heyecan verici... Belki hatırlayacaksınız. 11 Eylül'den kısa süre sonra, o uğursuz eylemleri Irak'a açılacak savaşta gerekçe olarak kullanmak isteyenler, kendilerine sözcü olarak, NYT'tan William Safire'ı seçmişlerdi. Nixon'a nutuk yazarlığı yapmış, Cumhuriyetçi Parti'ye yakın bilinen biri Safire. Cumhuriyetçi Bush'un dikkatle okuduğu bir yazar. Daha önemli bir özelliği ise, İsrail'in çıkarlarını gözünü kırpmadan savunması. Uğursuz eylemlerden tam iki ay sonra (12 Kasım 2001 tarihinde), "Prag irtibatı" başlıklı bir yazı yazdı Safire... Yazıda, o güne kadar kimsenin bilmediği bir olaya değiniyordu: Eylemleri gerçekleştirdiğine inanılan 19 kişinin 'lideri' konumundaki Mohamed Atta, 2001 nisan ayında Çek Cumhuriyeti'nin başkentinde, Irak istihbaratına mensup olduğu bilinen bir diplomatla görüşmüştü. İddiaya göre, Atta, Florida'dan 72 saatliğine ayrılmış, döndüğünde hesabı 100 bin dolar daha kabarmıştı. Safire, "Çek istihbaratının tespit ettiği bu ilişki, Irak'ı 11 Eylül eylemlerine sıkı sıkıya bağlıyor" görüşünü sütununa yansıttı... İlk çıktığında reddedilmemiş bu ilişki, şimdilerde, tam bir sağanak yalanlamaya muhatap. David Ignatius, Washington Post'ta, "Bağdat'la Üsame bin Laden arasında kurulan istihbari ilişki 'gevşek' ile 'yok' arasında bir yerde" diye yazdı. Bill Clinton ile Monica Lewinsky arasındaki ilişkiyi ilk ortaya çıkartan gazeteci Michael Isikoff, "Prag irtibatı denilen şey, ilginç, fakat yüz kızartıcı bir yanlış" demekten geri durmadı. Time dergisi, "İrtibatla ilgili Çek raporu güvenilir değil" tespitinde bulundu. Washington Post'tan Walter Pincus, 'yönetimden önemli bir isme' dayandırarak şu hükme ulaştı: "Terörist saldırılar ile Saddam Hüseyin hükümeti arasında bir zamanlar kurulmuş olan irtibat geçersiz..." Irak'a saldırmak için zaman kollayan 'şahinler' kanadı için gerçekten can sıkıcı bir durum. Ortaya attığı ve sıcak tutmak için ara sıra hatırlattığı "Prag irtibatı", varolmayan bir ilişkiye dayandığı anlaşıldığı için, William Safire'ın yüzünün kızarması da cabası. Time ve Newsweek gibi itibarlı haber dergilerinde, "İsrail-karşıtı" denemeyecek Washington Post'ta yayımlanan "Prag irtibatı yok" iddialı haber ve yazılar, Safire ve dostlarının kafa konforunu bozdu. Geçen gün, "Bay Atta Prag'a gidiyor" başlıklı bir yazıyla, Safire, karşı saldırıya geçti. İddiasına göre, "Prag irtibatı" konusunu çürütmeye çalışan muhabir ve yazarlara bilgileri CIA ve FBI sağlamış... Safire, "CIA ve FBI'ın kolladığı gazeteciler" olarak görüyordu "Saddam ve Irak'ın 11 Eylül saldırılarıyla bir ilgisi yok" anlamına gelen yazıları kaleme alanları... Safire şunu yazdı: "Eğer benim yazdığım doğruysa, yani 3000 Amerikalı'nın ölümünden sorumlu el-Kaide örgütü ile Saddam Hüseyin arasında bir irtibat varsa, bu bir 'savaş sebebi' (casus belli) teşkil eder; kendilerinin örtülü operasyonlar konusundaki beceriksizliklerini gizleme endişesindeki CIA ve adalet bakanlığı yetkilileri, bu yüzden 'İrtibat yok' diye ortaya atıldılar." Safire'ın ileri sürdüğü, George Tenet'in CIA'si ile başında Ashcroft'un bulunduğu adalet bakanlığı için tam bir bühtan... Bu ikili, en baştan beri, Irak'a savaş açılması için ellerinden geleni yapıyor çünkü... İşin en ilginç yönü, "İrtibat var" diyen Safire ile "İrtibat yok" diyen yazarların aynı kaynağa dayanmaları: Çek istihbaratı... Safire Çek içişleri bakanı Stanislav Gross ile konuşmuş. "Daha önce kurduğunuz irtibatı yok edecek yeni bir istihbarat aldınız mı?" sorusuna, istihbarat şefi Jeri Ruzek'e danışarak, "Hayır, yok" cevabını vermiş Gross... İyi bir 'araştırmacı gazeteci' bilinen İsikoff ise, "Çek istihbaratı yanlışlığını sessizce kabul etti" diyor. Atta gerçekten Prag'a gitmiş, ama Safire'ın yazdığı gibi 2001 nisanında değil, o tarihten bir yıl önce, haziran ayında. "2001 yılında Prag'a gittiğine dair ne bir vize kaydı, ne de uçak bilgisi var" diyor Isikoff... Newsweek'te yer alan yazıdan, Safire'ın yansıttığı kanaatin aksine, CIA'nin "Prag irtibatı" konusunda retçi bir yaklaşım yerine sessizliği benimsediğini öğreniyoruz. Görüştüğü istihbaratçılar, Isikoff'a, "Hem bir müttefiği utandırmamak istiyoruz, hem de yönetimdeki şahinleri kızdırmamak" demişler... Gazete ve dergilere yansıyanlardan, Pentagon'da yuvalanmış 'şahinler' grubunun, istihbarat bilgilerinin yalanlamasına rağmen, Irak'a saldırmak için kullanılabilecek gerekçe arayışını sürdürdükleri anlaşılıyor. Hiçbir ilişki kurulamasa da, "Kitle imha silâhları var" denilerek Bağdat'ın tepesine bomba yağdırmaya kararlı görünüyor Pentagon'da yuvalanmış Wolfowitz-Perle cuntası... Size de, şu sıralar Amerikan basınını izlemek macera romanı okumaktan daha keyif verici gelmedi mi?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |