Son üç ayda Hindistan'ın Gucurat ve Ahmedabad şehirlerinde radikal Hindular'ın Müslümanlar'a yönelik saldırılarında insan hakları kuruluşlarının verdiği rakama göre 6 bin kişi öldürüldü. Hindistan yönetimininde desteklediği bu insanlık dışı katliam, önceki gün Fransa'da yayınlanan Liberation gazetesinde olayın şahitleri ile yapılan röportajlarla anlatılmaya çalışıldı. Liberation gazetesine konuşan Hindistanlı 70 yaşındaki Halil Nur Muhammed adındaki yaşlı bir Müslüman; "Hamile kızımın karnını yardılar. Karnındaki cenini çakarıp, yere attılar sonra ayakları ile çiğnediler. Radikal Hindular bununla da yetinmediler, daha sonra ateş yakıp diğer torunlarımı da diri diri yaktılar. Şimdi, 11 kişilik aileden mülteci kampında sadece bir kişi kaldı" dedi. Şahi Alem mülteci kampındaki Müslümanlar ile röportaj yapan Fransız gazetesi, binlerce Müslüman'ın fanatik Hindular tarafından işkenceyle öldürüldüklerini ya da kılıçtan geçirildiklerini anlattı.

Liberation gazetesine adlarını belirtmeden açıklamalarda bulunan İnsan Hakları Örgütü yetkilileri de, Gucurat ve Ahmedabad'da Hindistan yönetiminin de desteğiyle Müslümanlara yönelik büyük bir kıyımın yaşandığını belirttiler.

Bu arada, yardım kuruluşlarından yapılan açıklamada, mülteci kamplarında çok ağır şartlar altında bulunan 100 bine yakın Müslüman'ın acilen, jinekolog, narkozcu, ortopedi uzmanı, cerrah ve pediatriste ihtiyaçları oldukları belirtildi.

KEŞMİR'DE ÇATIŞMALAR SÜRÜYOR

Keşmir bölgesinde, Hindistan ve Pakistan topçu birlikleri karşılıklı ateş açmayı sürdürüyor. Pakistanlı yetkililere göre, Hint birliklerinin dün sabah bölgedeki kontrol hattının Pakistan tarafındaki köylere ateş açmasının ardından, Pakistan topçusu bu ateşe karşılık verdi. Yetkililer, Hint birliklerinin, Keşmir'in Pakistan tarafındaki Muzafferabad kentinin 60 kilometre güneyinde bulunan Şakothi bölgesini hedef aldığını söylediler. Ağır silahların da kullanıldığı çatışmalarda 17 kişinin öldüğü, yaklaşık 12 bin kişi evlerini terkettiği belirtildi. Hindistan hükümeti, Yeni Delhi'deki Pakistan büyükelçisini "istenmeyen kişi" (persona non grata) ilan ederek ülkesine dönmesini istemişti.