T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İsrail'i durdurmanın tek yolu!

İsrail'in Filistin'de bütün dünyanın gözü önünde sürdürdüğü işgali ve insanlık onurunu ayaklar altına alan tavrı karşısında dünya çaresiz eli kolu bağlıymış gibi bekliyor.

İsrail hiçbir karara, ne BM kararlarına ne Güvenlik Konseyi kararlarına asla kulak asmıyor. Çekil dedikçe o daha içerilere giriyor, dur dedikçe o daha şiddetli vuruyor. İsrail yönetiminin bu gözü dönmüş tavrı, İsrail askerlerini daha da vahşileştiriyor. Arafat'ın karargah duvarına işemekten cami yıkmaya, kilise basıp zangocunu öldürerek cesedini sürüklemeye kadar türlü saygısızlıklar yapıyorlar.

Bu pervasız saldırıları yaparken dünyayı duymama ve kararları görmeme cesaretini herkes biliyor ki, sırtını dayadığı Amerika'dan alıyor.

Amerika'nın İsrail'in savunma hakkını kullandığını ve hâlâ terörle mücadele ettiğini söylemesi İsrail'i yüreklendiren belki de tek kaynak.

Yahudi lobisinin eskiden beri güçlü olduğu biliniyor ama bunca vahşete rağmen İsrail'e desteğinin sürüyor olması ABD'nin saygınlığına zarar verdiğini ABD yetkililerinin görememesi bir hayli düşündürücü!

Evet sözün özü, İsrail ABD'den aldığı cesaret ile vahşileşiyor. Ve vahşete dur diyen yok. Bu vahşete dur demek gerekiyor ama İsrail kimseyi dinlemiyor. Öyleyse çare nedir?

En pratik ve en acil çare madem İsrail ağır silahlarla Filistin'i işgal ediyor, öyleyse Mısır, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Suudi Arabistan hiç vakit geçirmeden askerini İsrail sınırına yığmalı ve İsrail askerinin çekileceği birkaç saatlik mühleti vermeli, çekilmediği takdirde havadan ve karadan saldırıya geçip saldırıya misliye mukabele etmeli. Güçleri yetmezse diğer İslam ülkeleri de devreye girmeli ve İsrail'e gereken ders verilmeli. En pratik ve kesin çözüm yolu bu.

Bu olmasına bu da, o devletler bunu yapar mı/yapabilir mi? Ben askeri, ekonomik ve siyasi sebepleri bahane edecek olan İsrail komşusu ülkelerin bunu yapabileceklerini zannetmiyorum. Zaten İsrail'in cesareti biraz da komşu ülkelerin askeri, ekonomik ve siyasi yapılarını iyi bilmesinden kaynaklanıyor.

Doğrusu pratik çözümü yukarıya yazdım ama ben de yeni bir sıcak savaş çıkmasından, mevcut savaşın daha da genişlemesinden ve binlerce insanın telef olmasından yana değilim. Ben daha kolay, daha etkin ama yüreklilik, kararlılık ve birlik isteyen bir çare öneriyorum.

Bence çare, başta ABD olmak üzere dünya devletlerinin İsrail'i çekilmeye zorlayacak baskı kurmalarını sağlamaktır. Bu baskının silahı da Araplar'ın elinde mevcut: Petrol ve para.

Ne mi yapılacak? Petrol üreten ülkeler tıpkı yetmişli yıllarda rahmetli Kral Faysal (Faysal, annesi Türk, evinde Türkçe konuşulan ve Türk dostu olan, bu dostluğunu da gizlemeyen bir kraldı. Bizzat bir Türk diplomatından dinlemiştim, Araplar'ın Türkler'i sevmedikleri ve Türkler'e kötülük ettiklerinin konuşulduğu 4-5 kişilik bir meclisti. Türk diplomat, "doğru ama bizim de kusurumuz var bunu da kabul etmeliyiz, çünkü biz ayağımıza kadar gelen serveti kendimiz geri teptik. Kral Faysal Türk hükümetine Suud'daki inşa faaliyetlerinin tamamını Türk müteahhitlere vermeyi teklif etti, fakat zamanın Türk yönetimi laik olduğumuz gerekçesiyle şeriatla yönetilen bir ülke ile iş yapamayız diyerek teklifi reddetti" demişti. Yayın yönetmenimiz Selahaddin Sadıkoğlu'nun Körfez krizi sırasında Tercüman gazetesinde yazdığı gerçek ise daha da ilginç. Sadıkoğlu, Kral Faysal'ın 1967 yılında Türkiye'ye yaptığı resmi ziyarette Harem-i Şerif'in koruma görevini Türk askerinin üstlenmesini teklif etmiş ama bu teklif de cevapsız bırakılmış!) gibi ABD'yi ve Batı'yı petrol ambargosuyla dize getirebilirler. Faysal 1975 yılında yine Filistin topraklarının işgali üzerine sadece % 30'luk bir petrol ambargosuyla Batı'da hayatı felç etmişti.

Şimdi de petrol üreten ülkeler mesela Amerika'ya yüzde 50'lik, Batı ülkelerine yüzde 30' luk bir petrol ambargosu uygulamaya başlasa ve ABD/Batı bankalarındaki paralarını çekseler/çekmeyi deneseler, bu ülkeler İsrail'in ümüğünü sıkmaz mı?

Evet, İsrail'i bugün kansız olarak durduracak çok etkin iki silah, petrol ambargosu ve Batı bankalarındaki paraların çekilmesi.

Eee, bu da yürek işidir. Faysal gerekirse biz "hurma ile hayatımızı idame ettiririz" dedi ve ambargoyu cesaretle uyguladı. Bu uygulama onun hayatına da maloldu. Oldu, ama İslam dünyasının elinin kolunun bağlı olmadığını, adam gibi yöneticiler başta olursa Batı'yı dize getirecek güce sahip olduğumuzu da gösterdi.

Adam gibi yöneticilere ne kadar da muhtacız!


7 Nisan 2002
Pazar
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED