T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Powel'e selam Hizbullah'a devam

İsrail'in iki sene önce Mısır Şerimişşeyh'te yapılan toplantıda ABD'nin yeşil ışık yakmasıyla planladığı kapsamlı işgal ve katliam operasyonu bütün şiddetiyle devam ediyor. Filistin'de masum kanlarının aktığı ve ekranlara deprem sonrası görüntüleri andıran İsrail askerinin yaptığı tahribat manzaralarının yansıdığı saatlerde, AB İsrail'e müeyyide uygulama kararını askıya aldı. BM İnsan Hakları komisyonu ise İsrail'i kınama kararı aldı ama bu kınama kararına Almanya İngiltere ve Kanada gibi önemli ülkeler muhalefet ettiler.

Maalesef ABD, Almanya, İngiltere gibi bazı önemli güçler, Filistin'deki katliam karşısında Şaron ağzıyla konuştular/konuşuyorlar.

"Filistin konusunda başta ABD Başkanı Bush olmak üzere bütün Washington, "şaron ağzı ile" konuşuyor ve İsrail saldırganlığına yeşil ışık yakıyor. Sadece yönetim de değil; akademik çevreler, sermaye kesimi ve medya da İsrail'in propaganda aygıtı gibi çalışıyor." Can Dündar dünkü Milliyet gazetesinde "ABD'deki Musevi lobisi" başlıklı yazısına böyle giriş yapmıştı. Aynı Milliyet bir başka haberinde ise, "Başbakan Bülent Ecevit, İsrail'in Filistin bölgelerini işgaliyle ilgili olarak kullandığı "soykırım" sözcüğünden ötürü, Amerikan Musevileri ve İsrail vatandaşlarından özür diledi. Ecevit, "soykırım" sözcüğüne tepki gösteren Washington'daki İsrail yanlısı lobi kuruluşlarına iletilen İngilizce bir metinle, "soykırım" sözcüğünü kullanmış olmaktan pişmanlık duyduğunu ifade etti." yazıyordu.

ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel'ın Ortadoğu gezisinin de Şaron'un kabahatlarine kılıf uydurma, işgali şirin gösterme ve haklı çıkarma amacı taşıdığı son durağı Lübnan ve Suriye'de iyice netleşti..

Sadece Cenin'de akıbeti meçhul Filistinli sayısının 5 bine çıktığı gün Powel, Lübnan ve Suriye'ye yaptığı seri ziyarette, İsrail karşıtı mukavemetin tasfiyesini talep ederek Suriye ve Lübnan yönetimini çileden çıkardı. Powel, İsrail'e işgal ettiği Lübnan topraklarından çekilmesini tavsiye etmek yerine buradaki işgale karşı sürdürülen mukavemeti tasfiye edin, bir an önce durdurun diyerek İsrail'in yanında yer aldığını ve İsrail'in güvenliğinin önemli olduğunu vurgulama yüzsüzlüğünü gösterdi.

Fakat hiç beklemediği bir cevapla karşılaştı Powel. Lübnan hükümeti şaşırtıcı biçimde Powel'i tersledi. Bölgede İsrail işgaline karşı Hizbullah mukavemetinin meşru olduğunu ve İsrail'in işgal ettiği Lübnan topraklarından çekilmesi gerektiğini Powel'e resmen bildirdi. Hatta Lübnan Meclis Başkanı, ABD'nin İsrail yanlısı politikalarını protesto etmek amacıyla Powel'i karşılama törenine katılmayarak bütün dünyaya anlamlı bir mesaj verdi. Lübnanlılar da herhangi bir resmi organizasyon olmaksızın sokaklara döküldü ve Powel'in gelişini protesto ettiler.

İslam ülkelerinde halkın İsrail işgal ve katliamını protesto ettiğini, yönetimlerin ABD ile ilişkilerin zedelenmemesi için aşırı ihtiyatlı(!) davrandığı; hatta bazılarının protesto eylemlerini bile yasakladığı bir süreçte Lübnan ve Suriye hem hükümet hem de halk düzeyinde farklı bir tavır koydular. İsrail yanlısı Amerika'ya hayır dediler.

Venezüella'dan sonra Suriye ve Lübnan'da da ABD politikaları ters tepti.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed daha cesur bir açıklama ile Powel'i şaşkına çevirdi. Esed, intihar saldırılarının terör sebebi olmadığını, aksine İsrail saldırganlığının doğal sonucu olduğunu açık bir dille Powel'e anlattı.

Lübnan ve Suriye Arap diplomasi çevrelerine örnek olacak bir tavır sergilediler.

Devlet adamları düzeyinde, mukavemetin meşru olduğunu ve intihar olaylarının bir sebeb değil İsrail saldırganlığının bir sonucu olduğunu dünyaya resmen ilan ettiler.

Bu arada Hizbullah'ın işgal edilmiş Lübnan topraklarını savunma mücadelesini sürdüreceği ve gerekirse Filistinlilerin yardımına koşacağı açıklaması ise son derece yersiz ve yakışıksızdı. Bu açıklama insanın aklına ister istemez, "Filistinlinin yardımına bugün koşmayıp da ne zaman koşacaktınız?" sorusunu getirmektedir. Kelimenin tam anlamıyla evleri başlarına yıkılırken, binlerce Filistinli meçhule götürülürken, şehirleri kapalı bölge ilan edilip Filistinliler aç susuz bırakılırken ölülerini dahi toplayamaz ve defnedemezken gerekmeyen yardım ne zaman gerekecek?

Özetle, Suriye ve Lübnan yönetimleri İsrail işgali devam ettiği sürece, Powel'e selam Hizbullah'a devam dediler.

Ecevit gibi özür dileyip dilemeyeceklerini bilmiyoruz, bekleyip göreceğiz. Bildiğimiz bir başka şey daha var ki, arap ülkelerinde yönetimler oldukça zor durumdalar. Hepsi Lübnan gibi halkıyla bütünlük arz etmiyorlar. Şimdilik bağış kampanyalarıyla halklarını teskine çalışıyorlar ama bölgede her an her şey olabilir.


17 Nisan 2002
Çarşamba
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED