T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

Taşar: Ecevit'i uyardım

2002 yılından umutlu görünen Turizm Bakanı Taşar'ı korkutan tek şey olası bir Irak operasyonu. Taşar, bu konuda Başbakan Ecevit'i Dick Cheney'le yaptığı görüşme öncesi uyardığını söyledi.

Önceki hafta sonu Turizm Şûrâsı'nda önemli kararlar alınırken Türkiye, 15-22 Nisan tarihlerini Turizm Haftası olarak kutladı. Turizm Şûrâsı ve Turizm Haftası'nın oldukça verimli geçtiğini belirten Turizm Bakanı Mustafa Taşar, '11 Eylül saldırısı sonrası 2002 yılı turizm açısından kötü geçer' kanaatinin yıkıldığı görüşünde. Kendisini endişelendiren hususun yazdan önce veya yaz aylarında Irak'a yönelik bir operasyon ihtimalinin olduğunu belirten Taşar, böyle bir durumun bütün hesapları altüst edebileceği görüşünde. Taşar bu konudaki görüşlerini Mart ayının sonunda gerçekleşen ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile Başbakan Bülent Ecevit'in görüşmesi öncesi Ecevit'e aktardığını söyledi ve Irak'a bir operasyon olması durumunda Türkiye'nin kârdan zarar edeceğini ifade etti. Taşar, hükümet ortakları ile olan ilişkilerden Ahmet Özal'ın ANAP'a katılmasına, siyasete atılacağı belirtilen Mehmet Ali Bayar'ın durumundan hangi futbol takımının şampiyon olacağına ilişkin konuları Yeni Şafak'a değerlendirdi.

Dünya, bir 11 Eylül olayı yaşadı. Bunun bir dönem Türk turizmine zarar verdiği üzerinde duruldu. Bu sorun giderildi mi? Bir imaj problemimiz var mı?

TAŞAR: Hayır herhangi bir imaj problemimiz yok. Sorun da giderildi. Dünya Turizm Örgütü geçen günlerde bir rapor yayınladı. Bu rapora göre 11 Eylül olaylarından dolayı bütün dünya turizm hareketliliği yüzde 1.3 gerileme gösterirken Türkiye'de ise yüzde 12.4 oranında bir ilerleme kaydetti. Bu nasıl sağlandı? Biz bu olayın hemen arkasından bir kriz komitesi kurduk ve Kriz Hedefi diye bir kitap çıkardık. Turizm sektörü dünyadaki en ufak cereyandan hemen nezle olur ve nem kapar. Biz de bundan dolayı olası olayları öngörüp bununla ilgili çözümler üretiyoruz.

Bu 2002 yılında herhangi bir sıkıntı yaşamayacağımız anlamına mı geliyor? ABD ve Japonya bir dönem Türkiye'yi sakıncalı ülke olarak nitelendirmişti. Sorunlar aşıldı mı?

ABD ve Japonya'nın Türkiye'yi sakıncalı ülke ilan ettiği doğru, ancak bu çok kısa sürdü. 2002 yılı ile birlikte bu kötü olayın izlerini silmeye başladık. Mesela Mart ayında Türkiye'yi ziyaret eden turistlerin sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 23.32'lik artış göstererek 675 bin 28 kişi olarak gerçekleşti. Bu rakam 2001 yılının Mart ayında 574 bin 365 idi. Üç aylık verilere baktığımızda ise oranlar daha memnuniyet verici. Geçen yıla göre yüzde 7.51'lik bir artış sağlamışız. İlk üç ayda Almanya'dan gelen turistler ilk sırayı alırken Bulgaristan ikinci sırada, Rusya üçüncü sırada yer alıyor. Bu ülkeleri sırasıyla İran, Yunanistan, Hollanda, Fransa, İngiltere, İsrail, ABD ve Azerbaycan izliyor.

11 Eylül sendromunu atlatmış olmak güzel bir gelişme. Peki olası bir Irak operasyonu veya Ortadoğu'daki gelişmeler bizi nasıl etkiler?

Bunu verilerle cevaplandırayım. 2000 yılında 10 milyon 400 bin turist gelmişti. 2001 yılında 11.5 milyon turist geldi. Şimdi 2002 yılında ben 13-14 milyon civarında turist bekliyorum. Rakamsal olarak da 10 milyar doların üzerinde bir gelir gelebileceğini tahmin ediyorum. Ben daha önce "Irak'a birşey olmazsa" diye altını çizerek konuşuyordum. Sayın Başbakan aradılar, Dick Cheney ile görüşeceklerini, turizm konusundaki gelişmelerin ne olduğunu sordular. Ben de anlattım ve dedim ki: "Eğer Irak'a bir harekat yapılması sözkonusu olursa turizmdeki bütün bu gelişmeleri, bütün bu yorgunlukları unutun, hepsi sıfıra gider." Sayın Başabakan canlı yayında "Görünür bir gelecekte Irak'a müdahale sözkonusu değildir" dedi. Bu turizmcilerin bayram yapmasına vesile demektir.

O zaman dış tanıtım çalışmalarına ağırlık verdiniz?

Evet. Bakanlık olarak 50 milyon dolar bütçeyle, 55 dolayındaki ülkede dış tanıtım çalışmalarını devam ettiriyoruz. Tanıtım çalışmaları; TV-radyo, reklam programları, bilboardlar, afiş, broşür, gazete ve dergi yoluyla devam etmektedir. Yabancı TV ve basın organlarının temsilcileri ile yabancı tur operatörlerini ülkemize davet ederek, önce profesyonel turizmcilerin Türkiye'yi tanımasını sonra da müşterilerini yönlendirmesini hedefledik. Önemli bir çalışma daha başlattık. Yerli ve yabancı tur operatörlerine tanıtım ve reklam desteği vererek, tur operatörlerinin satış tanıtım kampanyalarını desteklemeye başladık.

Sayın Bakan, Turizm Şûrâsı ve Turizm Haftası'nın ardından gündeminizde neler var?

Geçen hafta sonunu Turizm Şûrâsı'nı toplayarak geçirdik. Bu şûrâda aldığımız kararlarla turizmin milli politikasını, hükümetlerden hükümetlere, bakanlardan bakanlara değişen bir politika yerine, kalıcı, sürdürülebilir bir turizm politikasını oluşturmayı hedefledik. 15-22 Nisan tarihlerinde de Turizm Haftası kutlanıyor. Turizm Haftası'nın etkin bir şekilde kutlanması için başta RTÜK, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ciddi şekilde yardımcı oldular ve bu yardımlarının sürmesi bizi daha da memnun eder.

Bu konuda basın elinden gelen yardımı gösterdi. Yeni Şafak da sayfalarında özenli bir şekilde bu konulara yer verdi. Ben herkese teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

'MERKEZ SAĞ ANAP'TA BİRLEŞİR'

Hükümet ortaklarının arası nasıl ?

TAŞAR: Hükümet ortakları arasında herhangi ciddi bir sorun yok. Tabii her zaman en ufak bir ailede olabilecek tartışmalar hükümet ortakları arasında da olabilir. Fakat bu hükümetin bozulmasını gerektirebilecek, hükümetin bozulmasına neden olabilecek şeyler değildir. Bu tür anlaşmazlıklar olduğu zaman liderler biraraya gelerek uzlaşma kültürü içinde sorunu çözüyorlar.

Peki Sayın Yılmaz'ın 'temiz bir sayfa açalım' sözü neyi amaçlıyor? Zaten temiz bir sayfa yok muydu?

Hükümet ortakları ile ve özellikle MHP ile deprem kararnameleri gibi bazı tasarılardan kaynaklanan anlaşmazlıklar, aşırı hassasiyetlerin getirdiği kırgınlıklar olabilir. İncir kabuğunu doldurmayan hassasiyetler bunlar. Mesela benim bir kanunum çıkmıyor. Bir türlü imzadan gelmiyor, bunu mesele yapmıyoruz ama Turizm Bakanlığı'nın buna ihtiyacı var. Sayın Bahçeli'nin bu konudaki hassasiyetini de biliyorum ama sabırla bunu bekliyor.

Ahmet Özal'ın ANAP'a katılmasından rahatsızlık duyuldu mu?

Hayır. Özal soyadı zaten ANAP ile bütünleşti. Bu partinin kucusu mimarı rahmetli Turgut Özal'dır. Ahmet Bey de rahmetli Özal'ın oğlu. ANAP'a gelmesinden daha doğal bir şey olamaz. Partililerimiz memnunlar. Çünkü Özal soyismini tekrar partide görmek güzel bir şey. Merkez sağın birleşme yerinin burada, yani ANAP'ta olacağı kesin...

Peki bir de Mehmet Ali Bayar olayı gündeme geldi?

Gazetelerde görüyorum. O isim üzerinde duruluyor. Sayın Kemal Derviş de geldiğinde gazeteler aynı şeyi yazdılar. Sayın İlhan Kesici çıktı aynı şeyi yazdılar. Birileri çıkınca birileri de birşeyler yazıyorlar. Parti kurmak kolay bir şey değil. Tecrübe sahibi olmak gerekiyor, teşkilat kurmak, bunu oturtmak zor bir iş. Devlet bir deneme tahtası değil ve vatandaşımızın 'bunlar yeni gelmiş bir de bunları deneyelim' diyeceğini tahmin etmiyorum.



22 Nisan 2002
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED