T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Mutluluk; avutulmuş acılar!

"Edebiyat dünyasının lağım faresiyim" diyen Bülent Akyürek Gendaş Yayınları'ndan çıkan son romanı "Zamanın Efendisi"ni anlatıyor...

Bilmeyenler için önce hayat hikayenizden bahsedelim isterseniz?

Yaşım otuzu üç geçiyor. Ankara'da yaşıyorum, 1969 Elazığ doğumluyum. Şair Fatmagül Akyürek ile evliyim. Ve Tanrı Ağladı, Cinnetim Cennetimdir. İtin Biri, Yağmur Getiren Fırtına, Çöldeki Penguen, Zamanın Efendisi romanlarımdan bazıları. Edebiyat dünyasının lağım faresiyim.

Aforizmal cümlelerden, garip imgelerden oluşan, nihilist, kolaj romanlar yazdığınızı biliyoruz. Niye bunda ısrar ediyorsunuz?

Elimin, yüzümün pisliği çağımın bana bulaşan kiridir. Rahatını bozmayan sanatçılara inat, hayatı intihar gibi yaşıyor ve yazıyorum. Ruhumda ve bedenimde taşımadığım hastalık kalmadı. Hiçbir kartvizitim, diplomam, üstünde titreyeceğim mülkiyetim yok. Ufacık, bir yetmiş boyunda 44 kg. ağırlığında bir adamım. Bu yüzden hayatın en küçük ayrıntılarına sığabiliyorum. Sanatçı mayın eşeğidir. En önde gidecek, mayınlara basıp parçalanacak ve insanlık onun açtığı temiz yoldan ilerleyecek. Deli olduğum için bir eşeklik edip yazmayı seçtim. Tarihi deliler yazar, akıllılar oynar, zenginler alkışlar. Tabelalara, derneklere, kuruluşlara, ideolojilere gıcığım. Hiçbir efendi istemiyorum. Zamanın Efendisi romanımı bunun için yazdım. Dünyaya küsmüş bir aydın olan kahramanım, bir gün bir saatliğine sokağa çıkıyor ve evine dönemiyor. Modernizm, kapitalizm, sermaye, şizofren kentliler ve devlet yiyip bitiriyor onu. Mutluluğun avutulmuş acılar olduğunu anlıyor.

Zamanın Efendisi zaman "acele etmek" üstüne kurulu, nedir aceleniz?

-İki buçuk yıl felç kaldım. Yürüyememenin acısını iyi bilirim. Halen de kemiklerimdeki erime son sürat sürüyor. Yıllarca koşan sokak köpeklerini bile kıskandım. Acelesi olan insan, değeri olan insandır kapitalizme göre. Ah kapitalizm... İnsanlık bir gün çalışmamak için çok çalışmıştı ama sermayenin, kapitalizmin tuzakları bitmedi. Her buluşun, icadın diyetini daha çok çalışıp, uykusuz kalarak ödüyoruz. Su, elektrik, telefon faturaları adına köleleşiyoruz... Kapitalizm evinde oturan adama gıcık oluyor. Her şeyi icat ettik, doğaya hakim olduk, Fizik-kimyanın sırlarını çözdük, artık oturalım diyorduk ki Batı UFO'lardan, Marslılar'dan bahsetmeye başladı. Şimdi de çok çalışıp evrene karşı tetikte olacakmışız. Tembellik Adem'in elinden alınmış haktır. Ben artık sabahları çalar saatin zili çaldığı için değil, uykumu aldığım için uyanmak istiyorum. İlk kez bir kahramanım kitabın sonunda öldü. Onu yazarak kendi elimle öldürdüğüm için saatlerce ağladım. Mezar taşlarında ömrün anlamı; doğum tarihi ile ölüm tarihi arasındaki tiredir. Ben iyi kitaplar yazarak o tireyi uzatmak istiyorum. Hep yenilen kahramanlar yazarak kimsesizlerin kimsesi olmak istiyorum. Sıkı bir cümlenin arkasından elmalı şekere koşan çocuklar gibi koşarım. Uçurumun dibine iyi bir aforizma koyun oraya kafa üstü atlarım. Dünya denen kara tahtanın önünde topal bacağımla tek ayak üstünde durup cezalı bir öğrenci gibi başımı önüme eğerek bekliyorum.

UYDURULMUŞ BİR ROMAN KAHRAMANI

Romanlarınızdaki kahramanlar uçuk, pervasız, fütursuz, inat, cesur, yenilmekten korkmayan kahramanlar. Sizi yakından tanıyınca onlara benzediğinizi gördüm, doğru mu?

-Doğrudur. Zaten bana benzese benzese uydurulmuş bir roman kahramanı benzeyebilir. Bu çağda, bu ülkede, bu krizde çalışmadan boyuna posuna kırk dört kilo vücuduna bakmadan yazan bir adam olsa olsa 'Tanrı'nın şakasıdır. Bu gidişle sürtünmeyi yeneceğim galiba.

Kitabınızda hamamböcekleri gibi duvar diplerinden yürüyen aslan gibi bir kahraman var. Hamamböceklerinden niye çok bahsediyorsunuz?

Kafka'nın Gregor Samsa'sından dolayı hassasiyetim var onlara. Hamamböcekleri en zeki en gelişmiş ama korkak hayvanlardır. Küçük olmasalardı evreni onlar yönetebilirlerdi. Ya da küçük oldukları için insanlar yok etmiyor onları. Belki de dinozorlar büyük oldukları için yok edildi. Ben de duvar diplerinden sıkı gitmeyi seviyorum. Seviyorum. Onlar gibi karanlığı da seviyorum ama kimsenin kırıntısını toplamıyorum, farkımız bu...

 
Ayrı dünyaların liderleri aynı tuvalde
Güncel siyasi ve sosyal sorunlara mizahi bir bakış açısıyla yaklaşan İngiliz ressam Michael Dickinson, çalışmalarını Beyoğlu Tünel'deki Dünya Sanat Galerisi'nde sergiliyor.
Film araştırmalarında yeni yönelimler
Türk Sineması'nın son yıllarda ortaya çıkardığı filmler, Yeşilçam'ın eski yıllarına dönüşüne hazırlık olarak yorumlanıyor. Dışardan yapılan farklı etkinlikler ise bu dönüşümü hızlandıran bir hava estiriyor. Bu etkinliklerden biri de Bahçeşehir Üniversitesi 'nin 1-3 Temmuz tarihleri arasında düzenleyeceği 'Türk Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler' konferansları. Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Fransız Kültür Merkezi işbirliği ile gerçekleşecek konferanslarda, sinema üzerine çalışan genç akademisyenlerin ve öğrencilerin teşvik edilmesinin yanında, geniş bir katılımcı topluluğunun bir diyalog zemininde bir araya gelmeleri amaçlanıyor. Bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan konferanslarda işlenecek temalar; 'Kuram, Yöntem, Pratik:Türk Sinema Araştırmaları Ne Durumda?', 'Tarih Yöntemi, Tarihin Yardamları', 'Seyirci: Anlam ve Ötesi', 'Endüstri', ve 'Yeni Türk Sineması' olarak belirlendi. Konferansa katılmak isteyen genç akademisyen ve öğrencilerin metin bildirilerini hazırlayarak, en geç 30 Nisan'a kadar ddermen@bahçesehir.com adresine başvuru yapmaları gerekiyor.
Sacco ile Vanzetti
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, 8 ilde "Sacco ile Vanzetti" ve "Zengin Mutfağı"nı sahneleyecek. Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Metin Boran yaptığı açıklamada, sahneledikleri günden beri çok yoğun ilgiyle izlenen "Sacco ile Vanzetti" ve "Zengin Mutfağı" adlı oyunları çıkacakları Türkiye turnesi ile tiyatroseverlerle buluşturacaklarını söyledi. Vasıf Öngören'in yazdığı, Metin Boran'ın yönettiği, Ayşe Cebe, Mesut Erenci, Erkan Avcı, Şahabettin Dağ, Nihat Demirtaş, A. Rezzak Kılavuz ve Elvan Koçer'in rol aldığı "Zengin Mutfağı"nda, 1970'ler Türkiyesi anlatılıyor. Oyun, 24 Nisan'da Bingöl'de sahnelenecek. Şehir Tiyatrosu, sezonun ilk oyunu olarak sahneledikleri "Sacco ile Vanzetti"yi turne çalışması kapsamında, 2 Mayıs'ta Aydın'da, 4-5 Mayıs'ta İzmir'de, 9 Mayıs'ta, Balıkesir'de, 7 Mayıs'ta Kocaeli'de, 8 Mayıs'ta Gebze'de, 10 Mayıs'ta Bursa'da, 11-13 Mayıs'ta İstanbul'da ve 16 Mayıs'ta ise Çorlu'da sahneleyecek.
22 Nisan 2002
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED