Başlıktaki bu "sual", Deutschland im Dialog (Almanya Federal Hükümeti ile Diyalog) başlıklı –Fedaral Hükümet'in Basın ve Enformasyon Dairesi ile Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan– 2002 Yılı Takvimi'nde yer alıyor...

Cevabı ise şöyle:

- Sir Norman Foster. Londralı ünlü bir mimar, tekrar birleşen yeni Almanya'nın simgesini yarattı: 1916 yılında bir yazıtla "Alman Halkına" (Dem Deutschen Volke) ithaf edilen Reich Meclis Binası'nı Bonn'dan Berlin'e taşınan Federal Meclis için Alman Parlamentosunun merkezi olarak yapılandırdı.

Dikkatli okurların da farkedeceği üzere, sualde yer aldığı şekliyle "Alman Halkı"na taç giydirmek başka birşey, cevapta yer aldığı şekliyle "Alman Halkına" taç giydirmek çok daha başka bir şey... Metin yazarları (!) sondaki tırnak işaretinin yerini değiştirmekle ilginç bir kelime-oyunu yapmışlar ve İngiliz mimarın, üzerinde "Dem Deutschen Volke" yazıtının bulunduğu Reichstag binasını (bir kubbeyle) taçlandırmış olmasını, "Alman Halkı"na taç giydirmek şeklinde yorumlamışlar...

"Taç giymenin" mi, "taç giydirmenin" mi daha önemli addedilmesi lâzım geldiği tartışılabilir olmakla birlikte, "taç" kelimesinin seçilmesinin fevkalâde manidar olduğu açık... Tacı giyenler Almanlar, onlara o tacı giydirenler ise İngilizler...

Takvim'in hemen her sayfasında böylesi ilginç îmalar yer alıyor... Neşeli... sevecen ve zekice îmalar... Meselâ aşağıdaki metni dikkatlice okuyunuz ve îmaların anlamı üzerinde biraz düşününüz:

- Almanlara özgü mü?

- Neuschwanstein Şatosu mu?

- Evet!

- Dresden'deki Semper Operası?

- O da!

- Kolonya [Köln] Katedrali?

- Kesinlikle! Tıpkı Karneval gibi [o da] Almanya'nın simgesi! Burada bütün bayram ve şölenlerin hakkı verilir. Münih'te Ekim Bayramı, Temmuz ayında Berlin'de Love Parade kutlanır. Love Parade büyük rağbet görmektedir, Alman otomobilleri ve çevre tekniği gibi. Öte yandan Almanlar, Berlin'deki Reichstag binasına bir İngiliz'in elinden "taç" giydiriyorlar. Bir başka İngiliz de Almanya'nın ünlü orkestrası olan Berlin Filarmoni Orkestrası'nı yönetiyor. Bu da Almanlara özgü bir davranış!

Evet, 120 yıllık ünlü Berlin Filarmoni Orkestrası'nın yeni yöneticisi şimdi bir İngiliz... Sir Simon Rattle.

Metni okumaya devam edelim:

- Sizlere, dünyada sizlerle ortaklık kurmak isteyen, sağlanan başarılardan gurur duyan, yabancı olanı merak eden, değişimlere karşı açık davranan ve belki tahmin ettiğinizden biraz farklı olan Almanya ile diyaloğa davet etmek istiyoruz. Yine Almanlara özgü bir davranış!

Türkçemizde "davet etmek" ile "davet etmeyi istemek" arasında önemli bir fark varsa da işin burasına takılmaya gerek yok! (Muhtemelen bu da metni Türkçeleştirenlerin bir marifeti...) Ancak biz şimdilik bu diyalog davetindeki "özgünlüklere" (!) dikkat çekmekle yetinelim.

- Yalnız sosis, lahana ve bira mı?

- Çoktan beri öyle değil. Tabii yemek listelerinde yine lahana salamurası ile domuz paçası, daha başka besleyici yemekler ve birçok çeşit bira bulunuyor. Ama son zamanlarda daha çok 'egzotik' yemekler rağbet görüyor. Çünkü Almanların çoğu yemek dünyasında dolaşmaktan hoşlanıyor ve yemek listesinde döner, pizza, falafel ve van tan ile dünya gezisine çıkıyor.

Ortalama yaşama süresinin kadınlarda 80'den fazla, erkeklerde ise 75 yıl olduğu Almanya'da doğum oranı 1.000 kişide 10,2 çocuk... Tek başına bu veri bile, önlem alınmadığı takdirde Alman emeklilik sisteminin felç olmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu gösteriyor.

Lâkin metin yazarları şöyle sormuşlar: "Kim 53 yaşında emekli olabildi?"

VE yine kendileri cevap vermişler: Alman Markı!

Bu yazının yazıldığı saatlerde Avrupa'nın her yerinde çoktan Euro'yla alışverişe başlanmış idi. Ben Hermannstrasse'da bir fırıncıdan bir adet "Berliner Landbrot" için ödediğim "Mark"ın üstünü "Euro"olarak alırken nedense birden aklıma geliverdi:

Niçin "Alman halkı"na taç giydiren İngilizler Euro'ya geçmemişlerdi?

DÜCANE CÜNDİOĞLU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu