T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Fakirliğin resmini yapabilir misin?"

Ramazan yeni geçmiş fitreler, zekatlar henüz verilmişti. Fitre zekat ile ilgilenmeyenler "Ben devlete vergimi veriyorum" fakire fukaraya devlet yardım etsin diyerek hijenik semtlerinde, hijenik plazalarında oksijene ihtiyaç duymadan yaşamaya devam ettiler. Yağmalanan Arjantin sokakları ekranlara düşmeseydi fakirler bizim olmadan yaşayıp gideceklerdi "kendilerine mahsus hayatlarını." Ne olduysa Arjantin'le kurulan kriz ikizliğinden sonra oldu. Ramazan'da, bayramda fakirleri hiç hatırlamayanlar yağmalanan dükkan görüntülerinde, lisanını hiç bilmedikleri ülkenin insanlarında kendilerine rastladılar. Kendilerine rastladılar da şöyle bir derlenip toparlanıp fakirlerin pür melalini yakından görmenin derdine düştüler.

Burun kıvırıp küçümsedikleri aş evlerinde kaç fakirin karnı doyar merak ettiler. Varoş belediyeleri sahiden "hizmet" ediyor mu yakından görmeye karar verdiler.

Görsünlerdi ki oksijensiz yaşanan "ortamlarını" tehdit eden tehlike patlamaya hazır mı değil mi bilsinlerdi.

Grup olup fakir insan yüzlerini teftişe çıktılar üç kişi beş kişi bir araya gelip. Aşağıda okuyacağınız satırlar bu guruplarından birinin yakın plan resmidir.

Hava BUZ gibi değildi. Buzun kendisiydi.

İki bayan, üç adam yanlarına Belediye Başkanını da alıp çamurlu sokaklarının içine girdiler. Arabalarının tekerlerine yapışan çamurdan öylesine ürktüler ki yanlarından geçip gittikleri çocukların yalın ayaklarını algılayamaz oldular. Başkan ne kadar fakir bir semte başkanlık yaptığını ispat ederse bu kerli ferli adamların desteğini o kadar yoğun alacağını hesaplayarak fakirlerin içindeki en fakir evin kapısını çaldı.

İki bayan üç adam ne göreceklerini hiç bilemeden üstelik dertlerinin görmek mi görünmek mi olduğunu hiç düşünmeden kapıyı çaldılar.

Beraberlerinde erzak torbaları.

Evin kapısı açıldı.

Ne açılan kapıydı ne adım atılan bir ev.

Sokaktan bir bölümdü girdikleri yer. İçeri adımlarını atar atmaz dışarıdaki buzdan havayı özlediler.

Dükkandan bozma bir yerde üç çocuk bir kadın sokaktan kendilerini ayıran dört duvarın ortasında buz dağı yalnızlığında üşümekteydi.

Tuğlaların üzerinde sıva bile yoktu. Ne oda vardı ne mutfak. Duvarlar sırılsıklamdı.

Böylesine bir yokluğu böylesine bir sefaleti hiç görmemişti üç adam iki bayan.

Adamlardan biri gördüğünün karşısında öylesine dehşete düştü ki içerdeki odaları görmeye kalktı.

Oda filan yok dedi boynu bükük kadın.

İki bayan üç adam herhalde buraya kira vermediği için katlanıyor diye geçirdiler akıllarından.

Ev sahibi insafsız dedi boğulurcasına öksüren çocuğunun yüzüne umutsuz bir şekilde bakarken kadın. Aylık seksen milyon.

Başkan boğulurcasına öksüren çocuğun yaşını sordu. Sekiz-dokuz cevabını alacağından emin. Bir yudum kalmış kıza bakıp on üçün içinde dedi kadın. Hepsi şaşırdı. Şu küçücük kız on üç yaşında mıydı?

Kendini en çabuk toparlayan Başkan oldu. Sen yarın belediyeye getir kızı biz tedavisini yaptırırız dedi. Bir an önce beraberindekilerin de vaatlerde bulunmasını vaat değil şu zavallı kadının hayatını kolaylaştırıcı tekliflerden bir ikisini sunmalarını duymak istedi.

Hiç ses çıkmadı iki bayan üç adamdan.

Başkan bekledi.

Çocuklar gelenlerin yüzüne tek tek baktı.

Biraz önce odaları görmek istediğini söyleyen adamdan çıktı ilk ses. Artık çıksak burası çok soğuk.

Başkan umutlu, kibarlıklarından herhalde diye düşündü. Kadını mahçup etmemek için bir şey söylemediler. Öyle ya sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Çamurun içinde bata çıka yürüyerek arabalarına vasıl oldular.

Adamlardan biri getirdikleri erzak çuvalı sanki herşeyi çözüyormuş gibi paketleri kapıdan verelim içeri girmeyelim dedi.

Kadınlar hatta biz arabadan hiç inmeyelim diye destek verdiler adama.

Başkan şaşırdı.

Evet dedi gurubun en yaşlısı fakirliğin resmini yapacak halimiz yok ya. Geldik gördük. Başkana teslim edelim paketleri o dağıtır. Bizim için bu kadarı yeterli. Başkan yumruklarını sıktı. Dişlerini sıktı. Fakirliği görmeye bile tahammül edemeyen adamlara baktıkça kalbindeki ağrı arttı.


4 Ocak 2001
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED