Ekmeğin, çukulatanın, her türlü tatlının diyabetiğinden sonra, dün akşam da futbolun diyabeti olanını tanıdık. Doğrusu, seyirci olmayınca futbolun da tadı olmuyor. Bu yüzden de Beşiktaş-Bursaspor karşılaşması diyabetik bir maç olarak tarihe geçti.

Kendi kendime soruyorum. Dünkü maçı bu hale getiren şartlatanlar acaba yaptıkları işten ne türlü bir his duyuyorlar. Beşiktaş'ın tarihine sürdükleri bu kara leke, 7 uğursuz adamın pisliği olarak onbinlerce insanı etkiledi.

Bunlara verilen ceza nedir? Denildi ki "Bir sezon maça giremeyecekler" ve bu şarlatanlardan cevap acilen geldi. "Saçımızı, bıyığımızı, sakalımızı keser yine gireriz."

Şimdi haddimiz olmadan yetkililere bir şey öğretelim. Bu şarlatanları alıp her Beşiktaş maçı öncesinde bağlı bulundukları yerin bir karakolunda maç boyunca gözlem altında tutulmalıdırlar. Bu, dünyanın her yerinde böyle yapılıyor. Maçın 1 saat öncesinde bir karakola giderler, maç bittikten sonra gidecekleri yere defolup giderler.

Maça gelince...

Trabzon'dan tarihi farkla dönen Beşiktaş'ın, dünkü Beşiktaş'la arasında dağlar, denizler kadar fark vardı. Trabzon'daki Beşiktaş'ın yerinde yeller esiyordu. Bu takım, 3 gün içinde bu kadar kötü olamaz.

Siyah-beyazlı formayı giyen 11 futbolcu arasında kaleci Asper'i bir kenara bırakırsak, işini yapan birisine rastlayamayız. Geri dörtlünün orta sahadan, orta sahanın ileri uçtan adeta haberi yok gibiydi. Futbol adına ne bir bağlantı, ne bir göz hoş gelen hareket, ne de oyunun temaşa zevki vardı.

Diyabetik dediğimiz maçın sahadaki görünümü de farklı değildi. Tadı hiç mi hiç yoktu. Ancak kazanılan 3 puan Siyah-beyazlılar için memnun edici bir skordu.

TURGUT KOLOĞLUGİL

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu