T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kemalist Parti

-Kemalizm'i bir dünya görüşü olarak kabul ettikleri, bugüne kadarki çizgilerinden anlaşılmış bulunan Yekta Güngör Özden, Vural Savaş, Kemal Yavuz, ve Osman Özbek gibi isimler ucu siyasi yapılanmaya kadar uzanacak bir oluşum için görüşmeler yapıyor. Ben, daha önce Çevik Bir için söz konusu olduğunda da ifade ettiğim gibi, peşin olarak böyle bir oluşuma olumlu baktığımı belirtmek isterim. Bu kanaatimin sebepleri de şunlar:

-Öncelikle bu çizgi, bu güne kadar tepeden inmeci, jakoben, "halka rağmen halk için"ci olarak bilinirdi. Demek ki artık "halk oyu"nu önemsemeye, kendi düşünce çerçevelerini halk oyuna sunmaya razı olmuşlardır. Bu, önemi yadsınamaz bir gelişme olarak not edilmelidir. Çünkü bundan sonra eşit eşite bir yarış söz konusu olacak demektir. Eşit eşite yarışta ayrıca, siyasete soyunan kişilerin resmi kimliklerinden soyunmuş olmaları da önem taşıyor. Kimi sistem içinde son derece önemli hukuki sıfatlarından soyunmuş, kimi askeri üniformalarından... Yani sadecece sade insan olarak arzı endam edilecek halk huzurunda... Burada belki, daha insani planda bir sınamanın sağlayacağı kişisel gelişimden de söz etmek mümkün.

-Bununla bağlantılı olarak ortaya çıkacak önemli bir sonuç, Atatürkçü veya Kemalist çizginin halktan ne kadar ilgi gördüğünü tesbite imkan verecek olmasıdır. Bugüne kadar bu çizgi, hem sistemin egemen karakterini oluşturduğu iddiasıyla her siyasi çizgiyi yargılayıcı konumda görünmüş, hem de halk nezdinde ne kadar itibar gördüğüne dair bir sınama söz konusu olmamıştı. Hoş aynı role sahip çıkan CHP'nin aldığı oy nisbeti bilinmekle birlikte, şu anda çok daha net bir ortaya çıkış söz konusudur. Dolayısıyla bize göre adı da net olarak "Kemalist Parti" olarak konmalı ve halk önüne bu netlikte çıkılarak, söz konusu çizginin halk nezdindeki itibarı tesbit edilmelidir.

-Bu oluşumun bir diğer olumlu yanı ise, Kemalizm'in ya da Atatürkçülüğün çerçevesini çizme, başka Atatürkçü çizgilerden ayrıştırma zorunluluğunu hissedecek olmalarıdır. Ne kadar kitabi, ne kadar yoruma yönelik bir Atatürkçülük ortaya çıkacak, ne kadar 1938 öncesi, ne kadar 1938 sonrasına göre, ya da ne kadar 2002 şartlarını gözeten bir "Atatürkçülük çerçevesi" yansıtacaklardır? 28 Şubat sonrası tartışmalarda söz konusu isimlerden bazılarının, "Türkiye'nin 1938 sonrasında rayından çıktığı ve gerici, Atatürk düşmanı güçlerin kontrolüne geçtiği, hele 1946 sonrasında daha köklü bir dönüşümün gerçekliştiği" dillendirilirdi. Artık, 2002 Türkiyesi'ne göre bir "Atatürkçülük şablonu" sunma zarureti ortaya çıkacaktır.

Tabii burada hemen, böyle bir oluşumun getireceği siyasal tartışmayı da gündeme almak gerekecektir.

Tartışmanın daha "Atatürkçülük şablonu" der demez başlayacağı açıktır. Atatürkçü veya Kemalist Parti'nin gerektirdiği "Atatürkçülük tanımı", Türkiye'de belki bin çeşidi bulunan "Atatürkçü" leri ayağa kaldıracaktır.

Bugüne kadar Atatürkçülüğün tek şampiyonu gibi duran CHP'nin, yeni sol tanımlamalar arayışındaki lideri Baykal'ın, Kemalist oluşumdan kimilerinin partiye giriş talebini kabul etmediği haberleri gelişecek sancının ilk işaretleri olarak alınabilir. Demek ki Baykal, bu çizgi ile ayrışmaya önem veriyor. Acaba bu çizginin hangi karakterini CHP'nin yeni tanımı için sağlıklı bulmuyordur?

Sonra Atatürkçü çizgi ile bağlantıda itina gösteren başka sol oluşumlar var. CHP'den ayrışanlar ve İnönü'nün liderliği reddinden sonra hâlâ bir lider bulamayanlar... İlhan Selçuk'tan lider yontmaya çalışanlar... Bugüne kadar Kemalizm çizgisinin basındaki duayeni olan İlhan Selçuk'un, yukardaki kemalist isimlerle değil de, farklı bir sol kadro ile buluşacak olması anlamlı değil mi?

Ya Doğu Perinçek'in duruşu nasıl olacak? 28 Şubat'tan bu yana, Doğan Avcıoğlu çizgisi dahil hemen tüm Kemalistler'in rolünü çalan ve bu yolda farkedilir bir Kemalist sempati halkası da oluşturan bu eski Maocu ile ilişkiler nereye yönelecek?

Ve devletteki Atatürkçü duyarlılık nasıl bakacak bu oluşuma?

Mesela Cumhurbaşkanı Sezer'in YÖK'e tayin ettiği Kemalist isimler?

Ve tabii Atatürkçülük konusunda son derece duyarlı Türk Silahlı Kuvvetleri...

Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, sık sık emekli komutanların emeklilik dönemlerindeki tercihleri ile ilgili uyarılar seslendiriyor. Atatürkçülüğün tanımına ilişkin yoğun bir tartışma başlatacak ve belki de halk zemininde Atatürkçü çizginin çok da ilgi görmediği sonucunu ortaya çıkaracak böyle bir oluşum konusunda onun da rezervleri olacaktır.

Halk divanı, herkesin saçının ak mı kara mı önüne döküleceği meydandır.

Atatürkçü Parti sistemi rahatlatacak bir gelişme olacaktır. Ve biz bundan böyle resmi stütüsü içinde siyaset yapmaya kalkışan herkese "Lütfen kisvenden soyun ve siyaset meydanına in" çağrısı yapabileceğiz.


25 Şubat 2002
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED