T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Kitaba 'mesai' engeli

Kültür ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile belediyelere ait kütüphanelerin çalışma saatleri, araştırmacıların profiline göre düzenlenemez mi? "Ankara" engeli ne kadar gerçekçi? Kütüphane müdürleri, kitapsever sponsor bulma konusunda biraz daha öne çıkmalı.

Okuyan bir millet olmadığımıza hiç şüphe yok.. 'Okuma-yazma' bilen çoğaldıkça, maarif ve kültürümüzde gelişmeler vukûa geldikçe hayatın zaruretleri zorladıkça okuyan bir millet haline elbette ki geleceğiz.

70 milyonluk bir millet üretim için, ilimde, fende teknolojide sosyal faaliyetlerde ilerlemek için, en azından her sahâdaki ihtiyacını sağlamak için, okumaya, okuyan, düşünen, öğrenen bir toplum olmaya mecburdur.. 70 milyon insanın el emeği, göz nûru, erzak ihtiyacı, savunma ihtiyacı; okuma-öğrenme sahâsında bereketi ve gelişmeyi sağlayacaktır.

Kütüphaneler akşam neden kapalı

Millet Kütüphanesi Müdürü Mehmet Tayşi'ye "Kütüphanelerinizi niçin akşam hiç olmazsa saat 21.00'e kadar açık tutmuyorsunuz?" demiştim. "Osman Bey" dedi, "gelmez kimse. Ya iki kişi yahut üç kişi gelir."

Bu söz karşısında ilk anda üzülmüş ve verecek bir cevap bulamamıştım.. Fakat sonradan düşündüm ki, mühim olan işte o iki-üç kişinin gelmesidir.. O iki-üç kişi muhtemelen geleceğin parlak ilim, fikir ve meslek adamı olacaktır.. Onlar için bir kütüphaneyi geç vakitlere kadar açmaya değer.

Belediye'ye ait Atatürk Kütüphanesi ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi bir ara kapılarını 21.30'a kadar açık tuttular. Kısa bir müddet sonra da Beyazıt Devlet Kütüphanesi Ankara'dan gelen emir üzerine kapanış saatini daha öne aldı.. Atatürk Kütüphanesi de 18.00'a kadar ancak açık bulundurmaya başladı.

Atatürk Kütüphanesi, Recep Tayyip Erdoğan zamanında eşsiz bir uygulamaya geçerek kütüphaneyi pazar günü de okuyucusuna açık bulundurdu.. Biz kütüphane gediklileri, nasıl sevindik, bilemezsiniz.. Sadece biz değil, tatil günü serbest kalan öğrenciler, her kademeden gençler, kütüphaneyi tıklım tıklım doldurdular. Harıl harıl çalıştılar, sessiz sessiz okudular ve yazdılar.

Ankara'nın bakışı bu mu?

Bir seneden beri bu güzel uygulama kaldırılmış bulunuyor gündeme getirilen tasarruf tedbirlerine göre, artık kütüphane hiçbir pazar günü kapısını açamıyor. Belediye kadro veremiyormuş, elektrik ve sudan, ısıtma masraflarından, fazla mesâî masraflarından kısmak mecburiyeti yüzünden bu durum ortaya çıkmış. Belediye ilgililerine sorduğunuz zaman onlar da topu Ankara'ya atıyor, işi tasarruf tedbirleriyle alâkalı genelgeye bağlıyorlar.

Düşünmeden edemiyorum: fazla mesâi ücretleri, fazladan sarfedilen elektrik ve ısıtma masrafları bir kütüphane için bu kadar büyük bir yekûn mu tutar?

Kültür Bakanlığı'na bağlı kütüphaneler pazar günleri kapılarını hiç açmıyorlar.. Hafta içi çalışma saatleri de bazen 18.00'e bazen de 19.00'a kadar devam ediyor.. İlgililer kadrosuzluktan, elemansızlıktan şikâyet ediyorlar.

"Kültür Bakanlığı özel tiyatrolara, bazı kültür kurumlarına tahsisat bulmaya muvaffak olurken, kütüphanelere niye ödenek ve eleman bulamamaktadır" suali, cevap bekleyen bir sualdir.

Kütüphane müdürlerine öneri

Kütüphane müdürlerine de hatırlatmaktan kendimizi alamıyoruz. Muhitinizde, etrafınızda kitaba, kitaplığa yardımdan kaçınmayacak iş adamı, fabrika, şirket veya kurumlar yok mudur? Gönüllü okul yaptıran vatandaşlar arasında, kitaba, kütüphaneye hizmet edecek kimse yok mudur? İdarecilik, biraz da bu gibi hizmetlerde gösterilecek teşebbüs, insiyatif ve başarıya bağlıdır.

GÜLTEN DAYIOĞLU'NUN ÖRNEK KÜTÜPHANESİ

Kütüphanelerimiz ve kütüphaneciliğimiz için olumsuz telakkî ettiğimiz bazı hâl ve keyfiyetler yanında, şevkimizi, sevincimizi artıran birtakım örnek hareketlere de tesadüf ediyoruz. Akıcı bir üslûb sahibi, güçlü romancılarımızdan Gülten Dayıoğlu, memleketi olan Emet ilçesinde bir binâ satın alarak, bu binânın içini kitaplarla doldurmuş ve kurduğu kütüphaneyi Kültür Bakanlığı'nın emrine ve hizmetine tahsis etmiştir. Kütüphanenin adı: "Gülten Dayıoğlu ve Cevdet Dayıoğlu Kütüphanesi"dir. Değerli yazarın bu jestini nasıl alkışlamazsınız! Kitap sevgisi, ilim ve kültür sevgisi var işin içinde. Çocuk sevgisi.. okuyan, öğrenen insanlara karşı duyulan takdir ve sempati.. iyi insanların, güzel insanların çoğaldığını görmek isteği.. kendisi gibi yazarların, edebiyatçıların yetiştiğini görmek arzusu.. güzel dilimizi öğrenenlerin, onu güzel konuşan, güzel yazanların fikir ve yazı âlemini kapladığını görmek hasreti. Bir kütüphane sadece bu istek ve hasretlerin gerçekleşmesine hizmet etmekle sınırlı değildir. Bir kütüphane, çok daha geniş, çok daha güçlü, çok daha yüce büyüklüklerin sembolüdür, anasıdır. Aziz romancımıza takdir, tebîk ve saygı!..

MESAİ SAATLERİ UZATILDI

Üniversite Kütüphanesi geçen ders yılında olduğu gibi bu sene de kütüphanenin mesaî saatini sabah 09.00'dan akşam 21.30'a kadar uzatmış bulunmaktadır.. Personel istihdâmını, elektrik ve ısıtma masraflarını gerektiren bu fazla mesâiyi çocuklarımızın rahatça okuyup yetişebilmesi uğruna icraâta koymaktan kaçınmayan ilgilileri takdir ve tebrîk ediyoruz.


 
Bu da 'paralı kütüphane'
İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, 1 Şubat'tan itibaren uygulanmak üzere, kendi öğrencileri dışındaki okuyucular ve araştırıcılar için bir giriş ücreti almaya karar verdi.
'TÜRK SENFONİSİ' KAYDA GİRDİ
Türk cumhuriyetleri ile eşgüdümden sorumlu Devlet Bakanlığı'nın isteği ve Başbakanlık Tanıtım Fonu desteğiyle hazırlanan, bestesini piyanist Tuluyhan Uğurlu'nun yaptığı "Senfoni Türk"ün kayıt çalışmaları, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda başladı. Çalışma öncesi basın toplantısı düzenleyen Uğurlu, "Eser, Türk insanının tarih boyunca yaptığı sanatsal ifadeleri, kendi renklerini birleştiren bir sentez. Orkestral bağlamda da renkli bir eser. Kanun, tambur, piyano, bağlama ve mehter, hep birlikte bir efsane anlatıyorlar. Eserde, sanat musıkîsini andıran motiflerle Mozart gibi yazılmış bir eser birden karşınıza çıkabiliyor" dedi. Uğurlu, uzun süredir üzerinde çaba harcadıkları eseri "Mimar Sinan" gibi kurgulamaya çalıştıklarını dile getirdi. Uğurlu, "Onun kadar iyi kurgulayabildik mi göreceğiz" dedi.
Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası, Kültür Bakanlığı Tarihi Türk Müziği Topluluğu Mehter Takımı ve İstanbul Radyosu saz sanatçılarının yer aldığı senfoni orkestrası, 90 kişiden oluşuyor. Uğurlu'nun 80 dakika süren 8 bölümlü eserinin, İstanbul Radyosu'nun piyano, ud, bendir, tambur ve rebabla icra edilen, Anadolu kültür mozaiğini de incelikle veren duygusal bir temayla başlayacağı, ardından gelen gong sesi ve solo bağlamayla bin yıllık öykünün anlatılmaya başlanacağı belirtildi.

'Restorasyona destek verilmeli'
Gaziantep Turizm Derneği Başkanı Sıtkı Severoğlu, tarihi yapıların, restorasyonunun teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Restorasyonun çok zahmet, zaman ve para istediğine dikkat çeken Severoğlu, "Gaziantep'teki tarihi evinizi restore ettirip kullanmak istiyorsunuz. Ruhsat için belediyeye başvuracaksınız, belediye sizi Ankara'ya Kültür Bakanlığı'na, bakanlık Adana'ya Anıtlar ve Eski Eserler Koruma Kurulu'na gönderecek. Bir kaç kez Adana'ya gidip geldikten sonra başarırsanız ruhsat alabilirsiniz. Bu bürokrasi tam bir eziyettir" dedi.
25 Şubat 2002
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED