AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Mide bulandırıcı...

Dedi ki arkadaşlar, "Yazmayacak mısın? Adam kalkmış taa Fransa'lara gitmiş, yerinde gözlemler yapmış ve türbanın Türkiye'den sonra laikliğimizin beşiği Fransa'yı nasıl karıştırdığını araştırmış. Şuna bir çift sözün olmayacak mı?"

Eh, ben kaşındım.

Durup dururken uhdeme aldım adamı.

Kimse ciddiye almadığı, sabuklamalarını tartışmaya değer bulmadığı için de, karşılıksız bir müsademeye giriştim.

"Hayır" dedim, "yazmayacağım."

Eskiden, bir ortak nokta buluruz, bir tartışma dili oluştururuz umuduyla, saf saf fikirlerinin nasıl inikas bulduğunu anlatır, zihin dünyasını sarsmaya çalışırdım.

Şimdi bunun nafile bir çaba olduğunu görüyorum.

Adam "buradan" bakmıyor.

Hilmi Yavuz hocamın yerinde benzetmesiyle, "temellük ettiği" bir dil, bir hars yok.

Bir "endişesi" de yok.

Ne din düşüncesinden haberdar, ne "medeniyet" kavramından.

Ne doğuyu biliyor, ne batıyı.

Hele pozitivist mantığın ve bilimsel ilericiliğin farklı bir "gericilik" türü oluşturduğunu hiç çözemiyor.

Yazdıkları, oryantalist araştırıcılığı ve sihhatinden (bile) yoksun. Oryantalist bakış, çünkü, a priori olarak tanımayı/anlamayı gerektiriyor.

Temellük ettiği tek şey, gizli sömürge dili.

Attila İlhan, ülkesini yükseltmeyi ve yüceltmeyi amaç edinmiş laik aydınımızı tanımlarken şu "değerlendirme"yi yapıyordu:

"Laik aydınımız için başat hedef cumhuriyeti yükseltmek ve yüceltmek olmuştur; kendilerini bu misyona koşmuşlardır. Ne var ki, kültürel alanda varoldukça ve yönetim kademelerinde sorumluluk aldıkça, ülkeye egemen olan seçkinler oligarşisinin yüksek bürokratlarına dönüştüler."

Eh, bu da onları Atatürk'ün tespit ettiği stardartların çok uzağındaki alafranga, hatta kozmopolit, halkını beğenmez, "halkının değer tercihleriyle kavgalı", statükocu neo-Tanzimatçı memurlar olmaya götürdü.

Konu ne?

Fransa'yı karıştıran türban vahşeti...

Unutmayın, mevcut İslam algısının kültürsüz, düşüncesiz, soru sorma yeteneğinden yoksun oluşunu din düşüncesinden türeyen bir "sorunsal"mış gibi sunan ve bilmediği konularda cesaretle kalem oynatan bir erken-entelektüelle karşı karşıyayız.

Adam Fransa'ya gitmiş ve "türban vahşeti"ni yerinde tetkik etmiş.

Örneğin, Fransa'daki Laiklik Kurulu'nun Türk üyesi ve Paris Elele Derneği Başkanı Gaye Petek Şalom'la konuşmuş.

Petek Şalom, 1989'da ortaya çıkan "İslami başörtüsü"nün son 2 yıl içinde toplum ve toplumun bireylerine karşı bir tehlikeye dönüştüğünü söylüyor.

(Demek ki Fransa'da bir Hristiyani başörtüsü sorunu da var ve Petek Şalom Hanım bundan hiç rahatsız değil!)

Bir de hikaye anlatıyor Petek Şalom Hanım:

"Başlangıçta hoşgörü ortamından yararlanıyorlardı. Son bir yılda durum değişti. Artık mahallelerde, sitelerde de kızlara karşı yoğun baskılar ortaya çıktı, gündelik hayat tarzı tehdit edilmeye başlandı. Örneğin, bir genç kız kısa etekle dolaştığı için bir sitenin çöp odasında diri diri yakıldı. Bazı erkekler, mahalle ve sitelerin Ali kıran baş keseni olmaya ve insanların nasıl yaşayacaklarına karar vermeye kadar vardırdılar işi. Getto demekten hoşlanılmıyor ama 20 yıldır gettolarda olup bitenler gizlendi. Biz ve bizim gibi dernekler bu olayları, kadınlara uygulanan şiddeti hükümete açtığımız zaman, dört-beş yıldır bize 'Aman bu konuları açmayın, göçmenleri gücendirip yaralamayın' diyorlardı."

Görüyor musunuz vahşeti?

Bir genç kız çöp odasında diri diri yakılıyor ve Fransa hükümeti, "göçmenleri gücendirmeyelim" gerekçesiyle haberi kamuoyundan gizliyor.

Doğrusu, ne diyeceğini bilemiyor insan.

Mide bulandırıcı.

Hayır, cinayetten sözetmiyorum.

Cinayet yeterince tüyler ürpertici zaten.

Adam, memlekette yeterince malzeme yokmuş gibi kalkıp Fransa'lara gidiyor ve "getto dedikoduları"ndan ayak üstü "yazı dizisi" çırpıştırıyor. Ülkenin en önemli gazetesi de bu patolojik uçmaları ciddiye alıp manşetlere taşıyor.

Gerçekten mide bulandırıcı!


22 Aralık 2003
Pazartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED