AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
|
|
Puşkin, Dostoyevski gibi edebiyatçıların yüreğini dağlayan St.Peterburg ateşi, bu kez bir Türk'ün kalbine düştü. Mustafa Armağan, bu ateşi 'Kuğunun Son Şarkısı' adıyla kitaplaştırdı
"Cemil Meriç 'yazılan her kitap bir şişe içinde denize bırakılmış bir mesaj gibidir. O şişe bir kıyıya çıkar ve birisi onu bulursa, o mesaj yerine ulaşmış olur' diyor. Kuğunun Son Şarkısı da bir anlamda şişe içinde denize bırakılan davetiye özelliğini taşıyor. Bir Rus kalemini, İstanbul'u yazmaya davet ediyor. Bu gerçekleştiğinde kitapla verilen mesaj da yerine ulaşmış olacak." Gazeteci-Yazar Mustafa Armağan, St. Petersburg sokaklarında aldığı ateşin kitap şeklindeki görünüşü olan "Kuğunun Son Şarkısı" için böyle konuştu. Armağan, Puşkin ve Dostoyevski gibi edebiyatın ağır kalemlerinin şehri olan, "Kuzeyin Venedik'i, Çarların görkemli başkenti St.Petersburg hakkında bir kitap yazıyor olmanın kendisini çok zorladığını söyledi. Armağan, St. Petersburg'u yazan Rus yazarlarla aşık atamayacağını bildiği için, kendisince bir üslup geliştirdiğini ve İstanbul'dan bakan bir Türk gözüyle bu 'en yeni, 'eski şehir' St. Petersburg'u yazdığını kaydetti. St.Petersburg'da kalbinden vurulmuş Rus-Türk Okulu'ndan mezun olan Timofey Neşitoy isimli bir Rus genci ile St. Petersburg'da gezdiğini ve bu gencin şehrin anahtarlarını kendisine bıraktığını ifade eden Armağan, Timofey'den ayrıldıktan sonra sırtına çantasını alıp, 15 gün boyunca gece geç saatlere kadar St.Petersburg sokaklarında dolaştığını anlattı. St.Petersburg caddelerinin insanı tam kalbinden vurduğunu söyleyen Armağan, "Şehrin sokaklarında aldığım ateşin Türkiye'ye döndüğümde de devam ettiğini gördüm. Bu ateş kitaba dönüştü." diye konuştu. Kuğuların son nefeslerinde en güzel şarkılarını söylemesi nedeniyle, geleneksel şehirciliğin son büyük hamlesi olan 300 yıllık St.Petersburg için "Kuğunun Son Şarkısı" sıfatını layık gören Armağan, kitabın henüz tamamlanmadığını ifade ediyor: "Kuğunun Son Şarkısı bir anlamda şişe içinde denize bırakılan bir davetiye. Rusçaya çevrildikten sonra onu okuyan bir Rus yazarın gelip İstanbul'u yazmasının ardından tamamlanmış olacak." 'Şehirle aramdaki köprüleri geçtim' Kitabını hazırlamadan önce Türkiye'de St.Petersburg'a dair yazılmış ne varsa hepsini okumaya çalıştığını dile getiren Armağan, bu anlamda 1740'larda Petersburg'u yazan Mehmet Emni Paşa gibi isimlerin gözlemlerini de kitabına alarak, yeniden kültürel dolaşıma açtığını belirtti. "Kitabı hazırlarken öncelikle St.Petersburg ile "ben" arasındaki köprüleri keşfetmeye çalıştım" diyen Armağan "Önce bu köprülerden kendim geçmeliydim ki, kitabımı okuyanları da salim bir şekilde karşı kıyıya çıkartabilmeliydim" şeklinde konuştu.
|
|
|