AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Diri diri yakılan gazetecilik ilkeleri

Hürriyet'in 20 Aralık Cumartesi sayısında bir manşet haber:"Mini etekli kızı diri diri yaktılar"

Sadece başlığa baktığınızda, olayın Türkiye'de olduğunu düşünebilirsiniz.

Bu, sanki özellikle yapılmış, okuduğunda öyle algılanabilir.

Ayrıca, olayın ne zaman cereyan ettiği hususunda başlıkta bir ipucu olmadığı için, haberin yeni olduğu da sanılabilir..

Mini etekli kızı kimlerin niçin diri diri yaktıklarını ise, ancak daha yukarda, başlığın yanına yerleştirilmiş şu anonsu okuyunca anlabilirsiniz:

Fransa'da Türban. Özdemir İnce araştırdı...

Eğer Hürriyet Gazetesi okuruysanız. Özdemir İnce adlı bir yazarın, laiklik savuculuğu adı altında din ve inanç özgürlüğü düşmanlığı yaptığını bilebilirsiniz.

Bu anonsla bu manşetin başlığı bir araya gelince haberin verdiği mesaj daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Müslümanlar ya da İnce'nin deyişi ile, 'türbanı savunan aşırı dinciler' mini etek giydiği için Fransa'da bir kızı diri diri yaktılar. O nedenle 'Fransa türbanı yasaklamaya çalışıyor.'

Haberin ve başlığın verdiği mesaj özetle böyle.

Özdemir İnce de bu önemli konuyu yerinde araştırmak üzere Paris'e gidiyor.

Araştırıyor araştırmasına da bir küçük ayrıntı söz konusu.

Bu haber tamamen yanlış. Haberde sözü edilen olayın, ne mini etekle ne Fransa'daki aşırı dincilerin mini eteklilere duydukları tepkiyle ve ne de türbanla ilgisi var.

Haberi ve imzayı yanyana görünce gazeteci kuşkularım kabardı. "Acaba?" sorusunu sordum kendi kendime.

Ve bunun üzerine ben de kendi olanaklarımla olayı araştırdım. Paris'teki arkadaşım Prof. Şehmus Güzel ile konuştum. Gazete arşivlerinde dolaştım.

Sonra gerçek ortaya çıktı.

Bu yazıyı yazarken Zaman Gazetesi'nin de bu haberin gerçekdışılığı konusunu araştırıp aynı sonuca vardığını gördüm.

Önce Zaman'ın haberini size aktarayım:

"Hürriyet gazetesinin dün sürmanşetten verdiği 'Mini etekli kızı diri diri yaktılar' başlıklı haberin çarpıtma olduğu ortaya çıktı. Fransa Demokrat Müslümanlar Konseyi Başkanı Abdurrahman Dahman, Sohane olayının başörtüsü tartışmalarına katılmasını 'palavra' olarak niteledi. Ülkenin ünlü feministlerinden İsabelle Alonso da kadına karşı şiddetin her toplumda, her dinde ve her sokakta var olduğunu söyledi. Hürriyet'in çarpıtarak sunduğu haber, Fransız basınında bir yıl önce geniş bir biçimde ele alınmıştı. Olay kıyafetle ilgili değil, kavga yüzünden meydana gelmişti. 4 Ekim 2002'deki korkunç olay şöyle gelişmişti:

Paris'in banliyölerinden Vitry sur Seine'de 17 yaşındaki Sohane Benziane isimli genç kız evine giderken, tanıdığı ve daha önce tartıştığı Kuzey Afrika göçmeni Cemal Darrar ve İtalyan asıllı Tony Rocca ile karşılaştı. Rocca ve Darrar, Benziane'ı bir apartmanın çöp odasına çağırdı. Burada tartışma alevlendi. Sokak sakinleri ve Fransız gazetelerinin 'getto serserileri' diye andığı Tony ve Nono (Cemal) Sohane'ı benzin dökerek yaktı. Bağırarak dışarı fırlayan Sohane alevlerden kurtulamayarak çığlıklar içinde yanarak öldü.

Sohene'nin kızkardeşi ve onun gibi gettolardaki aile baskısına 'dur' demek isteyen genç kadınlar o tarihte 'Ni putes ni soumises' (Ne orospu ne teslim olmuş) hareketini başlattılar. Bir yıl boyunca Fransa'yı bir uçtan bir uca dolaştılar. Arkasından da Nisan 2002'de Paris'te büyük bir gösteriyle dileklerini ulusal düzeyde dile getirdiler. Başbakanla görüştüler. Ona ve diğer yetkililere toplumsal baskıdan ve cinsel ayrımın yolaçtığı eziyetlerden, sıkıntılardan sözettiler.

Olay, o günlerde Fransa'nın belli başlı gazetelerinde de geniş bir şekilde ele alındı.

Hürriyet'teki dizide imzası bulunan Özdemir İnce ise söz konusu metni Elele Derneği'nin yöneticisi Gaye Petek Şalom'un verdiği bilgilerle kaleme aldığını dile getirerek, "Şalom'un sözlerinden şüphe etmedim" dedi."

Gazetecilik zor iştir. Bir kere herşeyden kuşku duymayı, soru sormayı ve gerçeğe ulaşmak için çalışmayı gerektirir.

Tek bir kaynaktan alınan her haber -hele bu derece önemli bir yargıya varılacaksa- mutlaka değişik kaynaklardan doğrulanmalı ve yeniden araştırılmalıdır.

Bunları sadece ben söylemiyorum. İnce'nin mensubu olduğu kurumun çıkardığı gazetecilikle ilgili kitabın değişik sayfalarındaki bilgiler de böyle.

Buna rağmen İnce yaptığını savunuyor.

"Gaye Petek'in sözlerinden kuşkuya kapılmadım" diyor.

Yine Zaman'ın haberine göre, yazı dizisini kaleme alan Özdemir İnce, kendini 'Ben aracıyım.' diyerek savunuyor!!! İnce, 'sadece ülkedeki (Fransa) Laiklik Kurulu'nun Türk üyesi Gaye Petek'in sözlerini aktardığını söylüyor.

İnce, "Bu sözleri herhangi bir değişikliğe uğratmadım, aynen yazdım. Karşımdaki kişinin kimliği belli olduğu için söylenenlerin doğruluğundan kuşkuya kapılmadım" diyor.

Kuşkuya kapılmadığı için de o sözlerden o başlık ve öyle bir düzmece haber çıkıyor!!!

Tabii haberin bu şekilde çıkması İnce'nin de gazetenin de işine geliyor.

Böylece okurlara diyorlar ki: "Bunlar Fransa'da bile mini etekli diye bir kızı diri diri yaktılar. Fransızların türbanı yasaklamak istemelerinden daha haklı bir şey olabilir mi?"

Peki, bu arada diri diri yakılan gazetecilik ilkelerine ne demeli?


22 Aralık 2003
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED