AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
MAZLUMDER de olmasa....

"Sivil Toplum Kuruluşları" olarak adlandırılan ve ekonomiden siyasete, sosyalden kimlikler meselesine kadar aklınıza gelebilecek her alanda kendilerine iş çıkaran kuruluşların bir demokrasi için ne kadar gerekli olduğunu tekrarlamaya gerek yok... Doğrusu yalan değil, Türkiye bu konuda da yirmi yıldır epeyce yol aldı. Pek çok "STK" sırasında (28 Şubat örneğinde olduğu gibi) yolunu, ilkesini, ereğini şaşırıp kendisini "Devlet"in bir organı gibi görme "dalalet"ine sürüklendiyse de, toplum olarak "STK" konusunda da epeyce yol aldığımız muhakkak. Ben (görüyorsunuz bu âdeti de yeni çıkardım, yaşlanıyor muyum nedir?!) 1981'de "Sivil Toplum ve Devlet"i yayınladığım zaman, bir avuç kişi dışında kimse pek ciddiye almamış, hatta tam tersine kitabın maruz kalmadığı hakaret kalmamıştı!

Neyse...

Ancak, "STK"lardan söz ettiğimizde bir hususu özellikle unutmamamız gerekiyor sanıyorum: Adı, rengi, ilgi alanı ne olursa olsun söz konusu STK'nın çabaları ve açıklamaları ne derece inandırıcı? Daha doğrusu, söz konusu STK, ilgi alanına giren bir konuda laf ettiğinde toplum bu laflara ne derece kulak veriyor, yapılan açıklamaların gerceği yansıttığına ne derece inanıyor?

Biliyorum, söylediğim aslında gerçek anlamda bir STK'nın varlık nedenine işaret ediyor. Öyle bir kuruluşla karşı karşıya olacaksınız ki, bir mesele hakkında herkes bir şeyler söylerken, siz "Bu konuda bakalım '....' ne diyecek?" diye sabırsızlıkla bekleyeceksiniz.

Hadi şimdi de yukarıdaki cümledeki "...."nin içini dolduralım!

Belki de çoktan tahmin ettiniz bile... Evet MALUMDER'den söz ediyorum. (Bu köşeyazısı böyle bir şey; "tarz" yaratma peşindeki yazarı bile böyle yanıltıyor! Baksanıza, "Belki de çoktan tahmin ettiniz bile" diye yazarken, yazının başlığının "MAZLUMDER de olmasa" olduğunu unuttum bile!)

Siz ne düşünüyorsunuz bilmem ama benim gözümde MAZLUMDER'in böyle bir yeri var. Ortada kamuoyunu meşgul eden ve insan hakları alanına giren bir sorun mu var, ortada dolaşan açıklamaları izlerken bir taraftan da sabırsızlıkla MALUMDER'in açıklamasını beklerim... Bakalım o ne diyecek; bakalım onun olay yerine gecikmeden gönderdiği komisyonun açıklayacağı raporda ne bilgiler var....

MAZLUMDER işte böyle bir STK. Yıllardır sürdürdüğü çaba sonunda, toplumun her kesimine eşit mesafede durabilmeyi çoktan öğrenmiş, hak ihlallerini lafı fazla uzatmayı sevmeyen bir hukuk diliyle çok açık bir şekilde bize aktarabilen, kapısı herkese açık, sözüne güvenilir ve bence "Barış Nobeli"ni hakeden bir kuruluş...

İşte nihayet beklediğimiz rapor da çıkageldi... "Aydın Cezaevi'nde çocuk tutukluların yaşadığı iddia edilen insan hakları sorunlarına ilişkin Gözlem Raporu" başlıklı rapordan söz ediyorum... Olayı biliyorsunuz; olay hakkında bugüne kadar yapılan açıklamaları da biliyorsunuz. TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun iki üyesinin söz konusu cevaevinde yaptığı incelemeleri topluma nasıl duyurduklarını, Adalet Bakanlığı'nın bu açıklamaları nasıl "abartılı" bulduğunu, olayla iki gün ilgilenip üçüncü gün hepten unutan medyanın "vefasızlığı"nı, hepsini biliyorsunuz...

MAZLUMDER, iddiaları araştırmak için olay yerine İzmir Şubesi yöneticilerinden Av. M. Arif Koçer ve Selvet Çetin'i göndermiş. Koçer ve Çetin, Aydın'da olayla ilgili pekçok kişiyle görüşmüş. Aydın Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Av. Canev Cömert ve bazı avukatlar, tutuklu çocuklardan G.Ö. ve Ö.Y'nin aile fertleri ve nihayet bizzat tutuklu çocuklarla yapılan görüşmeler...

MAZLUMDER'in raporunu burada uzun uzun aktarmak imkansız. Rapordan ancak kısa bir alıntı yapabilirim.:

"G. Ö. İle görüşme:

"G.Ö. halen cezaevinin (Müşahede-!) olarak isimlendirilen hücre bölümünde kendi isteğiyle tek başına tutulmaktadır. Öncelikle bunun nedeni kendisine sorulmuş ve G. Ö. koğus ortamında can güvenliği bulunmadığını belirtmiştir. Koğuşlarda uyuşturucu bağımlısı çocukların kendilerini jiletlediklerini ve diğer çocuklara da kötü örnek oluşturduklarını vurgulayan G.Ö., bu duruma cezaevi yöneticilerinin göz yumduğunu dile getirmiştir."

Eğer raporun bu bölümü sizi pek de şaşırtmıyor ve bunun bir sonucu olarak "Ne var bunda?" diye düşünmeye hazırlanıyorsanız acele etmeyin, işin içine G.Ö. ile ilgili şu bilgiyi de sokun: MAZLUMDER heyetinin kapısında "T.C. Adalet Bakanlığı Aydın Cezaevi" yazan "Cezaevi'nin Müşahede-1" olarak isimlendirilen hücre bölümünde kendi isteğiyle ve tek başına" ve 2.5 aydır tutulduğunu rapor ettiği G.Ö. adlı tutuklu, tamı tamına 13 yaşında bir çocuktur...

Rapor'dan başka bilgi aktarmama gerek kaldı mı bilmiyorum....

Sonuç olarak, birçokları gibi benim de merak ettiğim bir mesele daha MAZLUMDER'in raporuyla bir güzel aydınlanmış bulunuyor...


29 Eylül 2003
Pazartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED