|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yaz ayları geldi. Çalışanların yıllık izin programları belirginleşmeye başladı. İşte biz de bu nedenle sözü işçilerin yıllık ücretli iznine getirelim dedik. Biliyorsunuz, 10.06.2003 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı yeni İş Kanunu'nda izin süreleri de ikişer işgünü artırıldı. Şimdi kısaca konu hakkında bazı düşüncelerimizi aktaralım. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi ve ILO sözleşmelerinin ışığında, insan hak ve özgürlüklerinin toplumların sürekli gelişen yapıları içerisinde anayasal düzenlemelere konu olduğunu görüyoruz. Nitekim ülkemizde çeşitli anayasalarda bu konularda düzenlemeler yapılmıştır. Bu anlamda 1982 Anayasası'nın 49. maddesinde "çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir" düzenlemesinden sonra, 50. maddesinde "Dinlenmek, çalışanların hakkıdır. / Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir" denilmektedir. Bu anlamda yıllık ücretli izin hakkı, yasal temelini Anayasa'da ve çeşitli iş kanunlarında bulan bir sosyal haktır. Ve bu hak, temel insan haklarından biri olan dinlenme hakkının önemli uygulama alanlarından biridir. İzin, işçiye çalışma süreleri içerisinde iş ilişkisi kesilmeden serbest zaman sağlayan bir kurumdur. İş hukukunda kullanılan anlamda yıllık ücretli izin, işçilerin dinlenmelerini sağlamak amacıyla belli bir zaman süresi içerisinde çalışma yükümlülüğünden kurtulmaları ve ücretlerini bir iş karşılığı olmaksızın almalarıdır. Gerçekten işçiler, ücretlerinden kayba uğramadıkları takdirde işgücünü yenileme imkanı sağlayan dinlenme hakkından yararlanabilmekte ve böylece iş esnasında kaza ve hastalıklardan mümkün olduğu ölçüde korunabilmektedirler. İşgücünün korunması ve yenilenmesi amacına hizmet ederek hem işçi hem de işverene çeşitli yararlar sağlayan bir sosyal politika tedbiri olarak yıllık ücretli izin1: a)İşçinin sağlığının korunması, b)İşçinin kişiliğinin geliştirilmesi, c)Bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı çalışanların oluşturduğu bir toplum düzeni sağlanması amacına hizmet eder. Ve bu nedenle yasada da açıkça düzenlendiği (m.53) üzere, "Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez." Bilindiği gibi çalışma hayatının dinamikliği ve sıkı koşuşturmacası, günümüzün en temel sağlık sorunu olan strese yol açmaktadır. Bu yüzden çalışanların belli zaman aralıklarıyla bu stres atmosferinden uzaklaşıp dinlenme ihtiyaçlarını karşılaması mutlaka sağlanmalıdır. Yine 53. maddeden aktaracağımız diğer bir husus da "niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara İş Kanunu'nun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı" kuralıdır. Mevsimlik işler, yılın belirli bir döneminde çalışılan veya belirli bir dönemde faaliyeti çoğalan işler olarak tanımlanırken; kampanya işleri ise özellikle belirli bir ürünün çabuk toplanması veya işlenmesi için yılın sadece birkaç ayında çalışılan işyerlerinde yürütülen işler olarak tarif edilmektedir.2 En az bir yıl çalışmış olma koşulundan da anlaşılacağı üzere, yıllık ücretli izin, ancak sürekli işlerde sözkonusudur. Süreksiz işlerde İş Kanunu'nun ücretli yıllık izne ilişkin hükümleri uygulanmaz. Yıllık Ücretli İznin Hakedilmesi : İşyerinde az bir yıl çalışmış olma koşulu konusunda 4857 sayılı İş Kanunu'nun "yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri" başlıklı 53. maddesi ile daha sonraki maddelerde yapılan düzenlemeleri yasadan okumamızda yarar var. Öncelikle yıllık ücretli izne hak kazanmanın temel koşulunun ele alındığı 53. maddenin birinci bendinde "İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli iznin verileceği" kuralı yer almaktadır. Bu hükümde öngörülen bir yıllık kıdem şartını yerine getirmeyen işçinin yıllık ücretli izin hakkının doğduğunu söyleyemeyiz. Burada sözü edilen bir yıllık bekleme süresi, ücretli yıllık izni hakediş şartıdır. Yıllık Ücretli İznin Uygulanması : Kullandırılacak yıllık ücretli izin sürelerinin belirlenmesine gelince; 4857 sayılı İş Kanunu'nun 53. maddesi, yıllık ücretli izin sürelerinin genel olarak iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleriyle artırılabileceği ilkesi yanında işçilere verilecek yıllık ücretli izin sürelerini şöyle düzenlemiştir: a)Hizmet süresi, bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden, b)Hizmet süresi, beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden, c)Hizmet süresi, onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden, az olamaz. Ancak kanun, bu süreler yönünden çocuk ve yaşlı işçileri koruyucu mahiyette, yaşa bağlı iki istisna düzenlemesi yapmıştır. Bunlardan birincisi onsekiz ve daha küçük yaştaki işçiler ile, ikincisi elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süreleri yirmi günden az olamayacaktır. Kanundaki bu düzenlemelerde ücretli yıllık izin sürelerine ikişer günlük izin süresi artırımı getirilmiş ve ayrıca koruma hükmüne elli ve daha yukarı yaştaki işçiler eklenmiştir: "Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz." Olumlu ortamda çalışmak kadar, dinlenmeyi temin edecek şartlar ve sürede ücretli yıllık izin kullanabilmek de sağlık yaşayabilmek için gerekli sosyal haklardandır. Toplum olarak bütün bireyler yönünden bu hususun önemini kavramalıyız.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |