Todd kitabında, Amerika'nın "terörizmle savaş" tamtamlarıya dünyayı kaosa sürüklemesinin nedenini ABD ekonomisinin silah ticareti ve petrol üzerin inşa edilmesine bağlıyor. ABD'nin bu sistemi sürdürebilmek için elindeki en büyük fark ise, o 400 milyar dolarlık silah harcamasının ezici üstünlüğü. Sürekli bir barıştan çok, yaygın bir kaos durumu. Amerikan Kongresi'nin son raporuna göre, 2002'de 13.3 milyar dolarlık silah satışı yapan ABD, böylece bütün dünyada konvansiyonel silah satışının yüzde 45.5'ini gerçekleştirmiş oldu. Amerika, gelişmekte olan ülkelere yapılan toplam satışlarda yüzde 48.6'lık bir paya sahip bulunuyor. Rusya 5 milyar dolarla ikinci sırada yer alırken Rusya'yı 1 milyar dolarla Fransa izliyor. ABD aynı zamanda, dünyada kullanılan toplam enerjinin % 24.5'ini tek başına kullanan bir ülke. Bu rakamın boyutunu daha iyi anlamak için, dünyanın diğer büyük ülkelerinin bu konudaki rakamlarına bakalım: Japonya % 5.6, Almanya % 3.7, Fransa % 2.8, İngiltere % 2.5. ABD, dünya nüfusunun % 4.2'sini teşkil etmesine karşılık, dünyada bir yılda kullanılan petrolün % 25.5'ini (855 milyon ton) tek başına tüketen ülke. ABD'nin kendi ülkesindeki petrol rezervi 30.4 milyar varil (3.630 milyon ton) yıllık üretimi 336 milyon ton. Bu miktar, ihtiyacının ancak % 39'unu karşılıyor. Geri kalan % 61'ini başka ülkelerden sağlamak zorunda. Dünya petrolünün % 70'i, tek başına Ortadoğu'da. Ve ABD, 2001 yılında Ortadoğu'dan 138 milyon ton ham petrol çekmiş. Yukarıdaki manzara, sadece bugünün değil, geleceğin dünyasının da hangi saikler uyarınca belirlenmeye çalışıldığını, savaşın sadece arızi ve geçici bir durum değil, bir süreklilik hali olduğunu kısmen açıklayıcı anlamlar taşıyor. Avrupa bile hâlâ petrol alımlarını dolar üzerinden yapıyor.