Bir ay önce "siyasi kadrolaşma" iddiaları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Araştırma Hastanesi'ne başhekim olarak atanan Prof. Dr. Musa Tosun ile hastaneyi ve sorunlarını konuştuk...

Gelişinizin üzerinden bir ay geçti. Hâlâ dışarıdan biri sayılırsınız, hastaneyi nasıl buldunuz?

Hastanede iyi şeyler de gördüm, 16 yıl öncesine göre olumsuz şeyler de... Meselâ fiziki şartlar çok kötü. Depremden sonra birçok bina hasar görmüş. Bazı binalarımzdaki çatlaklara şu anda el giriyor. Bu binaların yeniden yapılması gerekiyor. Hastanede gördüğüm en önemli sorun, idare ile akademik kadro ve hekim kadrosu arasındaki küskünlükler ve kırgınlıklardı. İç barış ve iş barışı yoktu. Bizim gelişmizle bu sorun aynı gün çözüldü. Kantinlerde kısım şefleri ve personel gelişimizi halay çekerek kutladı. Diğer bir sorun da hastanenin bilimsel durumu ile ilgili. Özel raporlar aldım bu konuyla ilgili. 7-8 yıl önce uluslararası kongrelere 70-80 bilimsel yayınla giden bu hastane son kongreye 8 yayınla gitmiş. Buraya kadar düşmüş bilimsel verimlilik.

Siz yönetim ile akademik kadro arasında bir çekişmeden söz ediyorsunuz. Bu çekişmenin ve kırgınlığın nedeni nedir?

Şu ana kadar bize intikal eden başhekimlik makamı ile klinik şeflerinin hemen hepsinin bir sürtüşme içine girmesiydi. Bu konuları başhekimle konuşamadım. Bunun için sadece klinik şeflerinin bana aktardıklarını söylüyorum. Şef yardımcılarını, doktorlarını dinliyorum. Onlar da "başhekimin medyaya ve politikalacılara ayırdığı zamanı hastaneye ayırmadığını" söylüyorlar.

Talepleri karşılayabiliyor musunuz?

En büyük sorun yeri olmayan akıl hastanesine yer bulmak. Halkımız bizden bakamadığı hastasına bakmamızı talep ediyor. Parasız olan vatandaşın ilk aklına bizim hastane geliyor. Tedavi konusunda bizim bir sorunumuz yok. Ama 'burada kalsın' denilen hastalalarla problemimiz var. Tedavisi yapılan ve toplum içinde barındırılamayan hastalar için de rehabilitasyon merkezi şeklinde kurumlar oluşturulmalıdır.

Türkiye'nin psiko-sosyal haritasını nasıl görüyorsunuz?

Biz, psiko-sosyal olarak bir bakıma hem doğumuzdan, hem de batımızdan çok daha iyiyiz. Mesala, madde bağımlılığı çok düşüktür.

Toplum, sizden önceki başhekimleri medya aracılığıyla yakından tanıdı. Medyanın isteklerini hiç geri çevirmediler. Sizin bu konudaki tavrınız ne olacak?

Ciddi istekler geldiğinde çıkarım. Sansasyonel konularda çıkmayacağım. Bu konuda buradaki arkadaşlarımdan şikayet var. Mesela sizi kıramadık. Çünkü burada ülkemizin ve hastanemizin sorunlarını konuşuyoruz. Bunun gibi her türlü talebe evet diyeceğim. Ama herhangi bir psikiyatri uzmanının bile yorumlayacağı bir olay için bir hastane başhekiminin işini gücünü bırakıp dakikalarını televizyon programlarıan gitmesini doğru bulmuyoruz. Bunun için öncekilere oranla bizi televizyonlarda görmeyeceğinizi söyleyebilirim. Mesela, geçenlerde Fatih Terim'in yüz ifadelerini yorumlamamızı istediler. Ama 'hayır' dedik.

'Ben seçilmiş bir hekimim'

"Benim bu siyasi kadroda dostlarım ve arkadaşlarım var. Buradaki arkadaşlarım 5 ay kadar önce Kıbrıs'ta Gazi Psikiyatri Günleri'nde etrafımı sardılar ve klinik şeflerinden 10 tanesi, diğer iki şef de telefonlarla beni ikna ettiler. Ben 'içinizden biri olsun' dedim. 'Birliği sağlamak için senin gelmen gerekir' dediler. Benim buraya gelmeme burada çalışan akademik kadro sebep olmuştur. Kendimi atanmış gibi değil, seçilmiş hissediyorum. Hastanenin tabanı tarafından seçilmiş bir başhekim olarak görüyorum kendimi."

SELAH KEMALOĞLU İSTANBUL

« Geri Dön