AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
İmar ödemelerinin makro dengeler üzerindeki etkileri

Dünya bankacılık tarihinin en büyük soygunlarından birinin yaşandığı İmar Bankası olayında, mevduat sahiplerinin problemlerinin çözümü için Hükümet tarafından açıklanan tedbirlerin yerinde olduğu söylenebilir. Özellikle alacakların Ziraat Bankası'nın mevduat cüzdanlarına dönüştürülmesi düzenlemenin can alıcı bölümünü oluşturmaktadır.

İmar Bankası mudileri dahil hiç kimse 10 katrilyon liralık meblağın çok kısa süre içinde hak sahiplerine aktarılması yönünde beklentiye sahip değildi. Ödemelerin 3 yıllık takvime bağlanması bu yönüyle sürpriz olmamış ve ekonomi çevrelerinde genel olarak olumlu karşılanmıştır.

Kasım ayı içinde ve muhtemelen Ramazan Bayramı öncesinde ödenecek ilk taksit olan 2.7 katrilyon liralık satın alma gücünün nereye yönelebileceği sorusunun cevabı önemlidir. Zira 2.7 katrilyon liralık paranın yönü bir çok makro ekonomik göstergeyi etkileyebilecektir.

İmar zedelere ödenecek olan paranın ekonomik etkilerini ortaya koyabilmek için mudilerin gelir düzeyi ile alacakları paranın miktarının kişisel bazda bilinmesi gereklidir. Belirtilen düzeyde bilgi sahibi olmamamıza rağmen belirli bir hata payı ile etkilerinin irdelenmesi mümkündür.

Her şeyden önce 2.7 katrilyon liralık paranın potansiyel olarak kanalize edilebileceği alanların belirlenmesinde fayda vardır. Söz konusu paranın bir bölümü mudiler tarafından,
a) Borçlarının ödenmesinde,
b) TL mevduatında,
c) Döviz mevduatında,
d) Borsada,
e) Yatırım harcamalarında,
f) Tüketim harcamalarında
kullanılacaktır.

Borçların ödemesinde kullanılan paranın bir kısmı (borç verenler tarafından) tüketim harcamalarına yönelecek, ancak önemli bir kısmı tasarrufa konu olacaktır. Zira borç, tüketim harcamalarını aşan gelire sahip kişiler tarafından verilebilir. Kısacası tasarruftan gelen para tasarrufa gidecektir. Borç verenlerce tahsil edilen paralardan tasarrufa gidenlerin bir bölümünün dövize talebi artıracağı muhakkaktır.

İlk bakışta imar zedelerin alacakları 10'ar milyar liraların önemli bir kısmını TL mevduatı olarak tutacakları düşünülebilir. Bu düşüncenin ihtiyatla karşılanması gerekir. Zira, her biri deprem yaşamış olan imar zedeler, tepkisel davranış biçiminin gereği olarak daha güvenli kabul ettikleri dövize yatırım yapacaklardır. İmar Bankası'ndaki mevduatları döviz cinsinden olanların çok büyük bölümünün tekrar dövize dönmeleri beklenen davranıştır.

2.7 katrilyonluk kaynaktan borsaya ve yatırıma gidecek miktarın sınırlı kalacağı şeklindeki yorum yanlış olmayacaktır. Zira, kişi başına ödeme miktarının küçüklüğü borsa ve yatırıma gidecek olan kaynağı sınırlandıracaktır. Bir başka ifade ile borsa endeksi ve yatırım harcamaları, imar zedelere yapılacak ödemelerden hissedilir derecede etkilenmeyecektir.

Bu değerlendirmelerin ışığında 2.7 katrilyon liralık meblağdan aslan payının tüketime ve dövize yöneleceğini iddia etmek mümkündür. Ertelenmiş tüketim harcamaları aktif hale gelecek ve yukarıda belirtildiği gibi sütten ağzı yanan ve daha önce döviz pozisyonu bulunduran İmar zedeler dövize olan talebi artıracaklardır.

Herhangi bilimsel bir çalışmaya dayanmayan tahminimize göre ödemenin yapılacağı hafta imar zedeler tarafından 500 milyon dolar civarında döviz satın alınacaktır. Söz konusu hafta içinde döviz talebinde meydana gelecek 500 milyon dolarlık artışın, Merkez Bankası'nın müdahelesi olmadığı taktirde, dövizin fiyatını bir miktar yukarı çekeceği düşünülebilir.

Keza tüketime yönelecek miktarın da Kasım ve Aralık ayları fiyat endekslerinde küçük oynamalara neden olabileceğini söylemek imkan dahilindedir.

MERKEZ BANKASI'NDAN AVANS

TMSF'nda ilk taksit ödemelerini karşılayacak miktarda para olmadığı için TMSF, Merkez Bankasından yaklaşık 2 katrilyon liralık avans kullanacaktır. Yani borç alacaktır. Bu durumda Hazine'nin Merkez Bankası'na olan borç miktarında 2 katrilyon liralık artış meydana gelecektir. Bu aynı zamanda iç borç stokunun 2 katrilyon lira büyümesi anlamına gelmektedir.

Merkez Bankası'ndan kullanılacak 2 katrilyonluk avans nedeniyle parasal tabanda genişleme olacağı kuşkusuzdur. Parasal tabandaki genişlemenin makro göstergeler üzerindeki etkisi ise yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi olacaktır.

Eğer Merkez Bankası 2 katrilyon lira nedeniyle genişleyen parasal tabanın, fiyat istikrarı ile çeliştiği kanaatinde olursa Hazineyi, avansın geri ödenmesi konusunda zorlaması beklenebilir. Hazine Merkez Bankası'na 2 katrilyonluk ödemeyi ancak piyasadan daha fazla borçlanarak gerçekleştirebilecektir. Piyasadan daha fazla borçlanmanın ise faiz oranlarını yukarıya çekebileceği genel olarak kabul gören bir düşüncedir.

10 KATRİLYONA İKİ İSTİFA

İmarbank olayı ile ilgili olarak bugüne kadar iki istifa gerçekleşti. Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu Başkanı ve BDDK başkan yardımcılarından bir tanesi görevlerinden ayrıldılar.

Bu konu iki tane istifa ile geçiştirilecek kadar basit değildir. 10 katrilyon lira çok büyük paradır. Olayda en iyimser ihtimalle BDDK'nın ve SPK'nın ihmali olduğu tartışmasız bir gerçektir. BDDK'nın ve SPK'nın bağımsızlığı nedeniyle sorumluluğun tamamı bu kurullara aittir. Hükümet bu konuda suçlanamaz.

BDDK ve SPK başkanları, sorumlu olan yardımcılarıyla birlikte istifa etmeli ve konu bütün boyutlarıyla ve açıklıkla TBMM tarafından araştırılmalıdır. Hükümet'e düşen görev ise bankaların ve bankacılık işlemlerinin denetlenmesinde ve gözetiminde etkili olamayan, görevini layıkıyla yapamayan BDDK'nın yapısını yeniden düzenlemektir. Hükümet sırtındaki davulun tokmağına da sahip olmak zorundadır. Eğer BDDK İmar Bankası olayında inanılmaz boyuttaki yolsuzluğu ortaya çıkaramamış ise diğer bankalar üzerindeki denetim görevini sağlıklı bir şekilde yürüteceği konusunda soru işaretlerinin ortaya çıkmasına kimse engel olamaz.

Eğer bankacılık sektöründe benzer olaylar yaşanırsa Hükümet, yetki ve sorumluluğun üst kurullarda olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Hatta bir adım daha ileri giderek Hükümet, BDDK hakkında yasal düzenleme yapılana kadar Maliye Bakanlığı denetim elemanları vasıtasıyla bankalarda neler olup bittiğini takip etmek imkanına sahiptir ve etmelidir.


3 Kasım 2003
Pazartesi
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED