AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Dolmuşa binmeyelim

İstanbul'da sahneye konulan eylemler, hiç kuşkunuz olmasın, ülkemizin karşılaştığı en ciddi terörist saldırısıdır. Türkiye'nin en büyük kentinin kalbi sayılan Beyoğlu'nda, 500 yıldan fazla süredir aramızda yaşayan bir dinî azınlık üyeleri ibadet halindeyken patlayan bombalar, aslında ülkemizin değerler sistemini hedef almış oldu. Terörün amacı saldırdığı kişi ve gruplara ne kadar zayıf olduklarını hissettirmektir; İstanbul'daki eylemler de hepimiz üzerinde bu etkiyi bıraktı...

Eylemleri özellikle Musevilere dönük saymak da, ortalıkta bırakılan parmak izlerinden hareketle akla ilk gelen örgütle irtibatlandırmak da yanlıştır. Daha büyük yanlış ise, doğru olmayan varsayımlardan hareketle ulaşılan sonuca sahip çıkarak politikalar üretmektir. Cumartesi terörünü planlayanların esas amaçları, büyük ihtimalle, bunu sağlamaktır çünkü...

İlk günün ilk saatlerinden itibaren eylemlerde 'El-Kaide' parmağı gündemde tutuluyor. Bir Arap gazetesine gönderilen e-postalar da kuşkuları besledi. Eylemlerin üzerinden birkaç saat geçmeden, hemen her yorumcu, "El Kaide mi?" sorusuna cevap vermek zorunda kaldı. Gün bittiğinde, zihinlerde kalan, ülkemize yaşatılanın "El-Kaide eylemi" olduğu sonucudur.

Terörist eylemler El-Kaide irtibatlı olabilir elbette. Sonuçta, bu ad altında eylem yapan birileri olduğu biliniyor. Sahne olarak neden Türkiye'yi seçtiklerini anlamasak bile, sinagogları bombalamak El-Kaide örgütüne yakıştırılabiliyor. Eh, bu durumda, "İçeriden kendileri gibi birilerinin desteğini almış bir El-Kaide operasyonu" sonucuna ulaşmak zor olmuyor...

Ancak, terör eylemlerini El-Kaide örgütüne mal etmek de giderek zorlaşıyor. Zorluğun ilk sebebi, örgüt liderlerinin eylem planlayamayacak durumda oluşlarıdır. Üsame bin Laden ile Eymen el-Zevahiri hâlâ sağ olsalar bile bulundukları yerden burunlarını çıkartmaları neredeyse imkânsız. Birbiriyle irtibatsız küçük hücreler halinde çalışan bağımsız El-Kaide hücrelerinden söz edilebilir belki, ancak o yöntemle çalışanlara 'örgüt' demek herhalde biraz zorlama olacaktır.

Afganistan ve Irak dışında meydana gelen eylemler ile El-Kaide örgütü arasında irtibat kurma modası var; ancak son zamanlarda dünyanın çeşitli köşelerinde görülen terör eylemleri Üsame bin Laden'in bilinen çalışma tarzına pek uymuyor... Riyad'ta temmuz ve kasım aylarında vuran terör eylemleri de El-Kaide'ye mâl edildi; oysa doğruluğu epey kuşkulu bir tespit bu. Ramazan ayında İslâm adına terör eylemi zaten sorunlu, ölenlerin çoğunun Müslüman oluşu sorunu daha da büyütüyor. Hadi El-Kaide Riyad'ta vurdu diyelim, orada gördüğü tepkiye rağmen İstanbul'da vurmasının anlamı ne? Ayrıca, Türkiye'nin genel tavrında 'İslâm' damgalı bir terörü üzerine çekecek özellikler de yok...

El-Kaide türü örgütler terörü yöntem olarak benimseyen herkes için fırsat teşkil eder. Bambaşka sebeplerle planlanan terör eylemleri El-Kaide örgütüne mâl edilebilecek biçime sokulabilir. El-Kaide ile irtibatlandırılan eylemlerin önemli bir bölümünün farklı kişi ve kesimlerce planlanıp yanıltıcı yöntemlerle iz şaşırtacak biçimde sahneye konulmuş olabileceği de mutlaka hesaba katılmalıdır.

Fransız haber ajansından (AFP) aktaracağım bir örnek var: Geçen yılın son ayı başlarında, İsrail başbakanı Ariel Şaron, "Üsame bin Laden'in El-Kaide militanları Gazze'de ve Lübnan'da cirit atıyor" açıklamasını yapmıştı. O açıklamanın üzerinden iki gün geçmişti ki, Filistin polisi, 'El-Kaide üyesi' kisveli bir grubu ortaya çıkardı; 'El-Kaide' örgütü üyesi kisveli Filistinliler, emir ve tâlimatlarını, İsrail istihbarat örgütü Mossad'tan alıyorlarmış... O gün bugündür, Şaron veya bir başka İsrailli yetkili, Filistin'de cirit atan El-Kaide örgütü üyelerinden söz etmez oldu...

Konuyu soruşturanlar açısından doğru olan davranış, etrafta söylenenlere ve başka istihbarat örgütlerinin fısıltılarına kulaklarını tıkayıp gerçeklere ulaşmak üzere gözlerini dört açmaktır. Cumartesi günkü terör eylemiyle Türkiye'nin hedef olduğu açık da, kimin hedefi olduğunu keşfetmek bundan sonra alınması gereken tedbirlerin başarıya ulaşabilmesi için şart...

Yanlış dolmuşa binmek yalnız boşuna vakit kaybettirmez, tehlikelidir de...


18 Kasım 2003
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED