AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Erdoğan ne demek istemedi?

Başbakan Erdoğan'ın İstanbul'daki dramatik eylemin gölgesinde kalan Kıbrıs ziyareti üzerine yapılan değerlendirmeleri bir kez daha değerlendirmek gerekiyor. Kimileri Erdoğan'ın KKTC'nin 20. kuruluş yıldönümü törenlerinde yaptığı konuşmayı Ada'daki statükoya destek olarak yorumladı, kimileri de konuşmanın devam etmekte olan süreçte değişiklik yaratmayacağını söylediler. Bu analizlerin ikisi de doğru görünmüyor…

Zaten Kıbrıs'ta işlerin bir konuşmayla yoluna girmesi de, statükonun birkaç cümleyle dirilebilmesi de mümkün değildir. Niye mümkün olmadığı de herkesin malumudur zira Kıbrıs sadece Kıbrıs değildir, aynı zamanda Türkiye'dir ve Avrupa Birliği'dir. Bunlara boşverip, her şeyi eskisi gibi muhafaza edebilmek için çok çok geç olmuştur.

Bu geziyi öncelikle Başbakan'ın seçimlere tam 1 ay kala Kıbrıs'a gitmesinin spekülasyonlara yol açacağı iddiasından başlayarak değerlendirelim. Bu belki bütünüyle haksız bir düşünce değil ama başta CHP ve DYP olmak üzere bütün muhalefetin hazır bulunduğu bir törende bulunmamak iktidar için ciddi bir defans zaafı olabilirdi. Erdoğan, hem bu zaafa düşmemek hem de Kıbrıs'ta söyleyecek sözlerinin güçü adına orada bulunmalıydı.

Statüko buysa…

Dolayısıyla ziyaretin daha baştan bir kişinin ya da partinin lehine ciro edilmesi mantıklı değildir.

Bununla birlikte Erdoğan, uzun konuşmasında Türkiye'nin Kıbrıs halkanın arkasında olduğunu birkaç kez tekrarladı. Kıbrıs'a yönelik enerji projelerinden ve adanın bağımsızlığının öneminden bahsetti. Rumlar'la anlaşma için atılan son adımları övdü hatta bunların Cumhurbaşkanı Denktaş'ın başarısı olduğu anlamına gelen cümleler sarfetti. Türkiye hükümetleri Başbakan'ın sözünü ettiği bu desteği Kıbrıs' a her zaman vermelidir. Bunun kişiyle partiyle ilgisi yoktur, olmamalıdır.

Başbakan, aynı konuşmada gözden kaçırılmaması gereken bazı koordinatlar da verdi. Şunları söyledi: "AB'ye tam üyelik Türkiye'nin stratejik hedefidir…Bu hedefe Kıbrıs halkı ve KKTC de dahildir… Kıbrıs halkı da barış, adil ve kalıcı bir çözüm istemektedir. Seçimlerin şeffaf ve demokratik bir ortamda yapılacağından eminiz…Seçimler demokratik bir aşamadır… Türk tarafı BM Genel Sekreteri'nin çabalarını desteklemeye devam etmektedir…"

Eğer bu cümleler statükoya destek anlamına geliyorsa böyle statüko başımız gözümüz üstüne….

Ama gelmiyor ve gelmediğini Erdoğan'dan sonra kürsüye çıkan Denktaş ayan beyan ortaya koydu. Erdoğan'ın stratejik hedef olarak ilan ettiği AB'yi bir "tuzak", Türkiye Başbakanı'nın çabalarını desteklediği BM Genel Sekreteri Annan'ın çözüm planını da Kıbrıs Türk'üne kefen giydirmek olarak bir güzel tarif etti. Denktaş, hararetle alkışladığı Erdoğan'ın konuşmasındaki "adil ve kalıcı çözüm" arayışının Rumlar'ın oyununa gelmekten başka bir şey olmadığı anlama gelen sözler sarfetti. Kıbrıs Türk'ünün yıllardır bu oyunlara karşı mücadele verdiğini övünerek anlattı.

Konuşmaların retorik kısmı sıyrılıp alındığında ortaya gizlenemeyecek gerçekler çıktı. Erdoğan, AB'yi istemektedir, Denktaş buna şiddetle karşıdır.

Erdoğan, Annan Planı temelinde iyi bir müzakere (ne olursa olsun değil!) ile çözüm yanlısıdır, Denktaş için plan ölmüştür.

Erdoğan için şimdiki hal çözümsüzlüktür ve mutlaka giderilmelidir, Denktaş ise kendisini bu hali korumaya adamıştır.

Erdoğan adil bir seçime inanmaktadır, Denktaş ve siyasi ortakları ise seçimi kazanmak için oy için istihdam ve seçmen yazımını mübah görmektedirler.

Bu şartlar altında uyumdan ve aynı safta bulunmaktan söz edilemez.

Erdoğan: Seçim sonuçlarına saygılıyız!

Kıbrıs dönüşü Başbakan'la uçakta kısa bir konuşma imkanımız oldu. Kendisine konuşmasını hatırlattım. "Bugün, KKTC'nin kuruluş yıldönümüydü" dedi. Bu konuşmanın hem iktidar (Denktaş), hem de muhalefet tarafından farklı yorumlandığını hatırlattım. "Söyleyeceklerimi söyledim" dedi. Ankara'nın Kıbrıs'taki seçimler konusundaki tavrını sordum. Taraf ya da tarafsızlık sözkonusu muydu? "Biz sandığa, seçim sonuçlarına saygılıyız. Seçimi bekleyelim" dedi.

Hep beraber, "şeffaf ve demokratik seçim"i bekleyelim ve görelim….


18 Kasım 2003
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED