AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Enflasyon ve işsizlik

Enflasyon ve işsizlik ekonomideki en temel problemlerdir. Her ikisi de ekonomi için arzulanmayan ve halledilmesi gereken iki büyük sorundur.

Enflasyon istikrarlı büyümeyi zorlaştırıcı, kalkınmanın maliyetini artırıcı ve gelir dağılımını bozucu etkisi nedeniyle istenmez. Özellikle yüksek oranlı enflasyon ortamlarının sosyal dengeleri hızlı değiştirici ve tahrip edici özelliğinin olduğu da bilinmektedir.

İşsizlik ise potansiyel bir üretimin yok olması ve ortadan kalkması anlamına gelir.

Eğer iki problem karşılaştırılmak istenirse enflasyonun daha düşük maliyeti olduğu söylenebilir.

Zira, işsizlik, elde edilmesi ve üretilmesi mümkün olan mal ve hizmetin üretilmemesi sonucunu ortaya çıkarır. Söz konusu üretim kaybının telafisi de mümkün değildir. Geriye dönülüp potansiyel üretimin sağlanması imkansızdır. Eğer ekonominin herhangi bir döneminde işsizlik mevcut ise o döneme ilişkin ve işsizlik düzeyi ile orantılı olarak mal ve hizmet üretiminin kaybından bahsedebilir. Bir daha telafi edilme imkanı olmayan bir üretim kaybı.

Enflasyon ile üretim kaybı arasında ise doğrudan bir ilişki tespit edilememiştir. Yani enflasyonun mutlaka üretimde azalmaya sebep olduğu şeklindeki bir önermeden bahsedilemez. Ampirik çalışmalarda bu şekilde bir sonuç elde edilmemiştir. İşsizlik mutlak surette potansiyel üretimde kayba neden olurken enflasyon üretimde düşüşe yol açmaz. Hatta bir adım daha ileri giderek özellikle parasal genişlemeden kaynaklanan enflasyonla birlikte üretimin arttığını söyleyebiliriz. Bu konuya geçtiğimiz hafta değinmiştik.

İşsizliğin hangi orandan itibaren ekonomi için olumsuzlukları ortaya çıkardığı sorusunun cevabı da önemlidir. Genelde kabul gören oran % 4-4.5 seviyesidir. Bu orana kadarki işsizlik olağan kabul edilmekte, bu oranı aşan işsizliğin ise potansiyel üretim kaybına yol açacağı ve işsizlik sorunundan bahsedileceği iktisatçılar tarafından dile getirilmektedir. Örneğin, % 9 ya da 10 oranındaki işsizliğin hüküm sürdüğü bir ekonomide ise ağır durgunluktan bahsedilmektedir.

İŞSİZLİK VE ENFLASYON ARASINDAKİ TERS İLİŞKİ

İkisi de ciddi sorun olan işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişki ne yazık ki ters bir ilişkidir. Yani işsizlik artarsa enflasyon düşer, enflasyon düşerse işsizlik oranı büyür. Bu ilişki iktisat kitaplarında Phillips eğrisi ile tanımlanır. Phillips eğrisi İngiltere üzerine ampirik bir çalışmadan elde edilmiştir ve enflasyon ile işsizlik arasındaki ters ilişkiyi ortaya koyar.

Ekonomi politikasını yönlendirenler, eğer işsizlik oranını azaltmak istiyorlarsa enflasyonda bir miktar yükselmeyi göze alacaklardır. Keza, enflasyonla mücadele için işsizlik oranının büyümesini kabullenmek durumundadırlar.

Belki aklınıza gelebilir: İşsizlikte % 1 oranında azalma elde edebilmek için reel üretimin % kaç artması gerekir diye. Ekonomistler bu konuya da kafa yormuşlar ve işsizlik oranında her % 1'lik düşüş için milli gelirin reel olarak % 2.2 oranında artması gerektiği sonucuna varmışlar. Bu oran elbette ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Siz % 2.2 oranını genel bir fikir edinmek amacıyla kullanabilirsiniz.

İşsizlik ile enflasyon arasındaki ilişki rakamlarla da doğrulanmıştır. Örneğin ABD'de 1984 yılında milli gelir reel rakamlarla % 6.5 oranında artmış, aynı yıl işsizlik oranında % 2.1 oranında düşüş meydana gelmiştir. Buna karşılık büyüme oranının sıfır veya negatif olduğu 1974-1975-1980 ve 1982 yıllarında işsizlik oranları hızla büyümüştür. Benzer eğilim ülkemiz için de geçerlidir. Özellikle milli gelirde yüksek oranlı düşüşlerin olduğu 1999 ve 2001 yıllarında işsizlik oranları tavana vurmuştur.

Yukarıdaki değerlendirmeler, işsizlik ve enflasyonu etkileyen başka önemli faktörlerin bulunduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Burada sadece enflasyonla işsizlik arasındaki ilişki teorik olarak ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bir model çerçevesinde enflasyon veya işsizliğin hangi değişkenlerin fonksiyonu olduğu gibi bir çalışma söz konusu değildir.

Enflasyonla mücadele eden ekonomi yöneticilerine bir kez daha hatırlatmakta fayda var: İşsizlik mutlak surette, telafisi olmayan üretim kaybı demektir. Ancak, enflasyon mutlaka üretim kaybı anlamına gelmez.


18 Kasım 2003
Salı
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED