T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Kalbim duracak gibiydi'

Ayda 75 milyon SSK, 100 milyon lira da Bağkur emeklilerine... Böylece birinciler hiç değilse 300 milyon, ikinciler ise daha da az, 250 milyon liralık aylık gelire kavuşuyor. "Yaşlı Aylığı" alanlara da yüzde 100'lük bir zamla hepsi hepsi 40 küsur milyon lira... Tabii ki hepsi hâlâ çok küçük gelirler... Anayasasında "sosyal devlet" olduğu her Allahın günü ısrarla belirtilen bir ülkedeki emekli aylıklarına bakın... Hepsi bu kadar da değil; ya hiçbir geliri, hiçbir sağlık güvencesi olmayan milyonlarca insan... Onlar da mı bu "sosyal devlet"in birer vatandaşı? Olsun, fazla dert etmeyin; "sosyal" olmasa da "demokratik ve laik bir hukuk devleti"nin vatandaşlarısınız, daha ne istiyorsunuz?

Ama öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bu 75 ve 100 milyonluk zamlar kimilerine büyük dert oldu. Eline kağıdı kalemi alan iktisatçı kesildi. Bu koro özellikle birbirini tamamlayan şu iki sorunun cevabını istiyor: 1- "Kaynak nerede?" 2- "Değirmenin suyu nereden?" Emekli maaşlarına yapılan bu zammı haklı olarak savunan başbakan Gül ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'a yöneltilen eleştiri de soruların bir devamı niteliğinde: "Kimse demagoji yapmasın. Tüyü bitmemiş yetim edebiyatını çok dinledi bu millet!"

Yahu neyin "edebiyat"ı, neyin "demagoji"si? 125 milyonluk maaşı 225 milyon lira yapmaktan söz ediyoruz. Bu mu "edebiyat", bu mu "demagoji"? Tam 225 milyon lira, yani otuza bölersek günde 7.5 milyon lira! Ve azizim, eğer bunun adı da "demagoji" ve "edebiyat"sa, o halde "Yaşasın edebiyat ve demagoji!"

Maaşlara yapılan mini minnacık zammı eleştirenler "Aman dikkat! Ekonomide yol haritası belli!" diyorlar.

Yahu neyin "yol haritası" daha? Oldu olacak 125 milyonluk maaşı biraz daha aşağıya çek de "yol"a koyulacak, ya da "harita" okuyacak adam kalmasın ülkede... Buna da mı "dikkat"? Eğer buna da "dikkat"sa, o halde "Yaşasın dikkatsizlik!"

Maaşlara yapılan mini minnacık zamı elleştirenler "Sürücümüz, başka yollar olabilir diye yine vakit kaybedip inşallah bir daha yoldan çıkarmaz otobüsü... Yetti artık!" diyorlar.

Yahu daha neyin "başka yollar"ı, neyin "otobüs"ü? Oldu olacak 125 milyonluk maaşı biraz daha aşağıya çek de ülkede "otobüs"e binecek adam kalmasın! Eğer bu da "Yetti artık!"sa, gerçekten "Yetti artık!"

Genç bir kadın, 23 yaşında. "Konya'nın metropol ilçelerinden" birinde yaşıyormuş. Çok fakir, babasıyla birlikte oturuyormuş. Genç kadının gözleri bebekliğinden beri görmüyormuş. Zamanında bir kez hastaneye götürmüşler ama ailenin gücü tedaviye yetmemiş. Genç kadının hikayesini gazete "Türk filmi gibi" diye özetlemiş. Bu talihsiz kadının yoluna bir gün hayırsever birisi çıkmış: Acil Hastalara Yardım Vakfı Başkanı Süleyman Doğan. Gazetede fotoğrafı da var; iyiliği yüzüne vurmuş genç bir insan. Süleyman Bey bu genç kadının elinden tutup hastaneye götürmüş. Muayene, ameliyat derken, "23 yaşına kadar hayatında bir kez bile görmeyen, her şeyi ancak kokusundan, sesinden, tadından anlayabilen" genç kadın artık görür olmuş... Genç kadın iki gözünden de ameliyat olmuş. Gözlerindeki sargıların açılışını şöyle anlatıyor: "Çok umutlu değildim. Fakirin işi rast gitmez. İçimde bir his vardı görmeyecektim. Sağ gözümdeki sargı açılırken kalbim duracak gibiydi. İnsanları görecektim. Doğayı, ailemi, tuttuğum bardağı, suyu, ekmeği her şeyi görecektim. Sargılar açıldı doktor 'Görüyor musun Ayşe' dedi. Ama hiçbir şey görmüyordum. Çok umutlanmamıştım o yüzden fazla üzülmedim. Sol gözümdeki sargı açılırken heyecanlanmadım. Göremeyecektim nasılsa... Sargı açıldı. Bulanık bulanık birşeyler görür gibi oldum. O an işte ayaklarımın bağı çözüldü. Dizlerimin kırıldığını hissettim. Sonrasını hatırlamıyorum, bayılmışım."

Gazetedeki fotoğrafta, artık gören Ayşe ile Süleyman Bey'i birlikte görüyoruz. Ayşe henüz objektife bakmayı öğrenememiş (!); Süleyman Bey o kadar neşeli ki, anlatamam... O kadar sevinç içinde ki, sanırsınız ki kendi gözleri açılmış... Besbelli ki, fakirlik, sadece fakirlik yüzünden 23 yıl dünyayı göremeyen bir genç kadına dünyayı bağışlayan bu insan çok iyi birisi.

Ayşe'yi bir gün görürsem soracağım: "Ayşe, gözün açıldığında, Anayasa'nın 'Değiştirilemeyecek Hükümler'i içinde yer alan 'Devletin nitelikleri'nden olan 'sosyal devlet'in de nasıl bir şey olduğunu gördün mü?"


11 Ocak 2003
Cumartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED