T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Askerler, siviller ve demokrasi

Genelkurmay Başkanı'nın açıklamasını eleştirmemi bazı okurlar fazla beğenmemiş. Söyledikleri genellikle şu:

"Eleştirilerinizde haklısınız, ama bu hükümetin de eleştirilmesi gerekmez mi? Bu hükümetin hiç eleştirilecek tarafı yok mu?"

Şimdi soruya cevap verelim:

Bu hükümetin elbette bir çok eleştirilecek yanı var.

Ancak "askerin çıkışı ile hükümetin politikaları birbirinden tümüyle ayrı ele alınması gereken iki ayrı konu"dur, demokratik rejimlerin ilkeleri bunu gerektirir. Bir siyasi partinin demokrasiyi içten bir şekilde savunmadığını düşünmek ya da attığı adımları demokratik bulmamak, demokrasinin ruhuna tümüyle aykırı bir durumu askeri vesayeti ya da sistem üzerindeki askeri denetimi savunma sonucunu doğurmaz. Başka bir deyişle hükümete yönelik hiçbir eleştiri konusu ya da bu hükümetin attığı yanlış adımlar, askerin yaptığı açıklamayı haklı bulmayı, doğrulamayı beraberinde getirmez, getirmemelidir.

Evet demokrasilerde en önde usûl gelir...

Bir ilkenin ihlali, daha beteri ihlal edildiğinin sanılması diğer bir ilkenin ihlalini beraberinde getirmez. Konumuzla ilgili olarak, hükümetin siyasi hataları ya da ekonomide yaptığı bazı yanlışlar demokrasinin temel ilkesini silahlı kuvvetlerdin sivil otoriteye bağımlığı ilkesini ortadan kaldırmaz, bu hataların yaptırımı yine sivil ve siyasi nitelikli olmalıdır.

Sonuç olarak demek istediğimiz şudur:

Demokratik değer ve kurumları altüst edecek bir askeri çıkışın, o çıkışın muhattabı olan kesim, kişi ve partinin hatalarından hareketle doğrulanması, gerekçelendirilmesi "ahlaki" değildir. Unutmamak gerekir ki, her gerekçe, her bahane doğrudan ve ahlaktan biraz çalar, ilkeleri biraz eksiltir...

AKP hükümetine duyulan güvensizlik ve tepkiden kaynaklanan tersi yönde destekler ise, kanımızca dün olduğu gibi bugün de demokrasinin temel direklerinden birisini zedelemekte ve dün olduğu gibi bugün de AKP meselesini fersah fersah aşan sonuçları içinde barındırmaktadır.

Bu sonuç rejimdeki askerileşme ve otoriterleşme dozunun artmasıdır...

Kaldı ki, askerin açıklamasına içerik açısından bakıldığında da, ortada savunulacak bir şey yoktur.

Savunulacak bir şey yoktur zira, hükümetin eleştirilebilecek adımlarının hiç biri gayri siyasi ve rejimde bir kopuşu simgeleyecek nitelikte değildir. Örneğin YAŞ kararlarına başbakan tarafından muhalefet şerhi koyulması anayasanın 125. Maddesinin reddi anlamına gelmez, bir karara ilişkin belirli bir dosya hakkında farklı bir görüşün varlığını ifade eder. Tesettür konusunda, yani Arınç krizinde de siyasi ve sivil kesim tepki göstermiş ve AKP kendi içinde eleştiri mekanizmasını çalıştırarak geri adım atmıştır. Bu durumda o "malum devlet refleksi"nin devreye girmesi için bile yeterli zemin oluşmamıştır.

Bütün bunlara rağmen eğer asker kendi içine konuşuyorsa, açıklama bu nedenle yapıldığıysa, o zaman demokrasiye inanç konusunda ciddi kaygılar duymak kaçınılmaz olur.

Nitekim benim açıklamaya duyduğum tepkiyi arttıran diğer bir neden, açıklamanın satır aralarına sızan ve ardında yatan zihniyete ilişkindir.

Bu zihniyet, alınacak kararlar açısından toplumun tartışmasına muhtaç önemli siyasi meseleleri siyasetten koparmak, devlete mal etmek ve bu yolla tartışmaya kapayarak, siyasi kararları tekelleştirmek ya da çeşitli kurumların işlevlerini tepeden tanımlamak üzerine kuruludur. Kıbrıs meselesinden Güneydoğu sorununa ve basın fonksiyonuna kadar bu tekelleştirme çabası, siyasi iktidarı devreden çıkaran milli politikalar adı altında doğrulanmakta, milli politikalar ise siyasi iktidarı bile konu alan milli güvenlik politikalarını devreye sokmaktadır. Bu totalitarist bir eğilimdir.

Bu konuşma bir kez daha bu bakış açısını öne çıkarmıştır...

Evet, nefretle, öfkeyle, partizan tavırlarla demokrat olunmaz...

Hele sert devlet çıkışları söz konusu olduğunda hem askeri hem hükümeti eleştirmek gerekir deyip meseleleri ortalayarak hiç olunmaz...

Hükümet politikalarının eleştirisine gelince...

Onu ayrı bir konu olarak yarın Tüzmen'in Irak gezisi ve TÜSİAD açıklaması çerçevesinde ele alacağız.



14 Ocak 2003
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED