T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Oğuz'un ufku

Fenerbahçe'nin başına getirilen Oğuz Çetin'in bir ufku var mı? Yani geleceğe nasıl bakıyor? Yoksa ödünç bir ufuk mu var elinde? Kendi imalatı olmayan, hayal gücünü yansıtmayan mecburen kullanacağı müstamel bir ufuk.

Doğrusu onunkisi tam bir şanssızlık. Başkaları buna şans diyebilir. Yani Fenerbahçe'de hocalık makamına geldi diye. Ama şartlara bakmak lazım; unutmayın ki Rıdvan Dilmen de bu fırsatı yakalamıştı.

Oğuz zor durumdadır. Kendisine sezon sonuna kadar kredi verildiği ima edilmektedir. İki ayağı bir pabuca girmiştir sanki.

Ancak onu ferahlatacak şeyler de var. Bir kere camianın içinden geliyor. Herkes onu, o herkesi tanıyor. Eh, "İmparator" lakabı sadece Fatih Terim'e değil, belki ondan önce Oğuz'a verilmişti; demek ki bir disiplini var. Bunca yıldır takımla birlikte olduğu için problemlerin neler olduğu ve çözümün nerede olduğuna dair fikir ve planları da olsa gerektir.

Bu çerçevede (Yani kısa zamanda) bence iyi şeyler yaptı. Öncelikle "benim diyebileceği bir ekip kurdu. Bunun içine meşhur bir kondisyoner de kattı. Çözüm bekleyen Revivo, Rapaiç, Washington gibi oyuncuların problemleri gerek kendiliğinden gerek Oğuz'un da katkısı ile çözüldü. Kadro rahat bir nefes aldı.

Santrafor meselesi Vladimir'in gelmesiyle bir sonuca bağlandı. [Sonuç ne olacak, bekleyelim]. Erhan Albayrak'ın transferi de çok uygun zamanda oldu, kendisi zaten öteden beri Fener'e gelmek istiyordu. Başka transfer haberleri de uçuşuyor; Bursalı Okan gibi.

Ancak bana sorarsanız bunun yerine Yusuf'un kazanılması daha gerçekçi olur. Kendine bakan, gece hayatını terkeden, formda bir Yusuf bulunmaz bir hazinedir. Ama bakın Gaziantep'li Kemal alınırsa sevinirim. Bu futbolcunun geleceği çok parlak.

Oğuz ayrıca öteden beri Fenerbahçe'de eksik denilen temel bir meseleyi çözüyor. Nedir bu: Sistem.

Evet işte dörtlü savunmayı seçti. Artık bunu 4-2-3-1 mi yapar, 4-5-1 mi yapar orası ona kalmış. Futbolcular alışık, başarılı, istekli ve isabetli yerlere yerleşiyor. Oğuz'un ikinci hamlesi takım ruhunu oluşturmak yönünde atacağı adımlar olacak. Ve bu biraz zaman alacak.

Futbolcuların ağzında "Bundan böyle her maç bizim için final maçıdır" gibi bir söz dolaşıyor ki; bu tehlikeli bir motivasyondur, gerilim yaratır. Tıpkı Beşiktaş'ın "Bu yıl 100. yılımız, mutlaka şampiyon olacağız-olmalıyız" deyip de bu va'din doğuracağı stresi farkedip geri dönmeleri gibi. Oğuz'un ufkunda geriye kaldı en mühim mesele. O nedir? O Ortega'dır.

Bu yazıyı yazdığım sırada henüz Türkiye'ye gelmemişti. Velev ki geldi diyelim. Bana göre Ortega'nın şöhreti-kişiliği-taraftarın ondan bekledikleri-takıma uyumu-şahsî futbolu vb. hepsi birer düğüm noktasıdır. Umarız Oğuz, Ortega'ya Lorant'ın beceremediği performansı kazandırır. Oğuz'un ufku şimdilik sisli. Beşiktaş maçını alırsa bu sis yarı yarıya dağılır.


14 Ocak 2003
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED