T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Savaş engellenebilir mi?

ABD'nin keyfi ve silahlı hegemonya arayışına karşı dirençler alabildiğine sürüyor. Sözünü ettiğimiz sadece toplumsal dirençler değil. Uluslararası alanda da benzer gelişmeler yaşanıyor. Irak'ın vurulması ihtimali yaklaştıkça, silah denetçilerinin son raporlarını sunacakları 14 Şubat gününe "4 kala", çeşitli ülkeler çeşitli yollardan ABD'nin hegemonya arayışına direnmeye, sıcak savaşa karşı alternatifler üretmeye, savaş kanallarını tıkamaya uğraşıyorlar.

Aralarında türlü çelişkilere ve yaşanan bazı karşılıklı güvensizliklere rağmen Almanya, Fransa, Çin, Rusya, hatta Belçika bu çabaları gösteren ülkelerin başında geliyor.

Henüz tayin edici olmamakla birlikte, dünya düzeni ve savaşın dizginlenmesi açısından önemli üç gelişme var...

Bunlardan birincisi silah denetçileri M.Bilx ve M.Elbaradei'nin geçtiğimiz günlerde Bağdat'ta yaptıkları açıklamalardı...

Denetçiler, Irak'ın kendileriyle düne oranla daha fazla işbirliği yaptığını, şarbon, VX gazı ve füzeler hakkındaki gerekli belgeleri verdiğini söylüyorlar, Irak hava sahasının amerikan U2, istendiği takdirde fransız Miraj ve rus Antonov uçaklarının seyrine açılması konusunda bir anlaşmaya varıldığını belirtiyorlardı.

Silah denetçilerinin bulgular ve çalışmaları hakkında BM'e sunacakları raporun, Güvenlik Konseyi'nin alacağı kararın ana referansı olduğu dikkate alınırsa ve bu kararın her şeye rağmen Irak'a yapılacak olası bir müdahalenin ana meşruiyet kaynağını oluşturduğu göz önüne getirilirse, bu açıklamalar önemlidir.

İkinci gelişme Türkiye üzerinden yapılan NATO tartışması ve ortaya çıkan "blokaj hali"dir...

Bilindiği ABD NATO'dan muhtemel bir Irak saldırısına karşı ön cephedeki Türkiye'nin korunması için karar almasını, bu karar çerçevesinde Türkiye'ye Patriot füzesavar füzelerinin ve Awacs radar uçaklarının nakledilmesini talep ediyordu. Bu konuda Almanya, Fransa ve Belçika'nın tavrı nedeniyle NATO bir karar almayınca, genel sekreter vasıtasıyla bir "sessizlik prosedürü" uygulamış, yani genel sekreter belli bir süre içinde itiraz edilmediği takdirde otomatik olarak karara dönüşecek bir "ön karar" almıştı. Sürenin bitmesine saatler kala beklenen oldu, Fransa, Belçika ve Almanya itiraz etti ve ABD'nin talepleri suya düşmüş oldu.

Bu üç ülke karara itirazlarını şöyle gerekçelendiler: "Henüz savaş kaçınılmaz değildir, böyle bir karar verilirse savaşın içine girilmiş ve savaş desteklenmiş olur..."

Bu ikinci gelişme de NATO'nun ABD tarafından arzu ettiği istikamette kullanılamayacağını ve itirazcı ülkelerin savaş konusunda aktif bir tedirginlik içinde olduklarını göstermesi bakımından önemlidir, sembolik düzeyde caydırıcıdır.

Üçüncü gelişme ise belki de şu güne kadar olanların en önemlisi...

Birkaç gün önce Alman Başkanı Fransa'yla birlikte oluşturdukları "savaşa alternatif bir plan"dan söz ediyordu. Plan, "silah denetçilerin çalışmalarını desteklemek için BM üyesi ülkelerin askerlerinden oluşacak 100.000 kişilik bir ordunun Irak'a gönderilmesi, Irak hava sahasının fransız Miraj uçakları tarafından denetlenmesi" üzerine kuruluydu. Fransa ilk aşamada bu açıklamadan tedirgin olmuş bunun bir fransız-alman planı, hatta bir plan olmadığını açıklamıştı. Ardından Almanya da geri adım atmıştı. Bugün gelinen noktada her iki ülke de plan adını vermemekle birlikte, böyle girişimin varlığını doğrulayan imalarda bulunuyorlar. Rusya ve Çin ise böyle bir girişimi destekleyecekleri sezdiriyorlar.

Elbette bu konuda sorunlar da var. Almanya'nın endişesi Fransa'nın son anda ABD'ye katılması halinde yalnız kalmak, Fransa'nın meselesi ise ABD'yi tümüyle karşısına almak. Ayrıca plan askeri açıdan da, özellikle 100.000 askerin Irak'ta konuşlandırılması açısından da sıkıntılar taşıyor.

Ancak böyle bir planın telaffuzu bile ABD'nin saldırganlığını sınırlayabilecek güçte; zira sorunun varlığını kabul ederek barışçı yoldan çözme alternatifi getiriyor ve savaşın meşruiyetini alaşağı ediyor.

Bu "gelişmelerin önemi sadece savaşı dizginleyebilecek unsurlar taşımalarından kaynaklanmıyor"...

Bunlara rağmen ABD, Irak'ı vurursa, NATO'nun ve BM'in işlevi sona erecek, uluslararası hukuk prosedürleri iyice anlamını kaybedecek, Bush'un ana hedefi ve amacı geriye dönülmez bir şekilde ortaya çıkacaktır...

Herkese, her şeye rağmen iyi bayramlar...



11 Şubat 2003
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED