T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
94 yıllık çınarın altında
ESKİ BAYRAMLAR

Onu tanımayan yoktur. O tiyatromuzun yaşayan abidesi. 1908 doğumlu olan, tiyatroya adım attığı 1932'den bu yana oyunculuk yapan usta sanatçı Necdet Mahfi Ayral, paşa dedesinin konağında yaşadığı eski bayramları hüzün ve coşkuyla anlatıyor. O anlattıkça bayramın birarada yaşandıkça güzelleştiği gerçeği bir kez daha ortaya çıkıyor.

  • HALE KAPLAN ÖZ
    1908 yılında İstanbul'da doğan Necdet Mahfi Ayral, Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Askerliğini yaptıktan sonra Darülbedayi'ye başvurdu. 1 Ekim 1932 günü tiyatroya ilk adımını "Yedi Köyün Zeynebi" adlı oyun ile attı. Genç yaştaki Ayral'ın oyunculuk yeteneğini ve işine olan ciddiyetini fark eden Muhsin Ertuğrul, çevirdiği filmlerde Ayral'a reji asistanlığı görevini verdi.

    On beş yıl tiyatroda aktör, sinemada da asistan olarak Muhsin Ertuğrul'la birlikte çalışan Ayral, Şehir Tiyatroları'nda kesintisiz kırk beş yıl çalıştı. Şehir Tiyatroları'ndan 1975 yılında emekli olan ve bu tarihten sonra birkaç oyunda rol alan Necdet Mahfi Ayral, halen televizyonda yayınlanan Yasemince adlı programda rol alıyor. Türkiye'nin en eski tiyatro sanatkarı Necdet Mahfi Bey, yetmiş yılını verdiği sanatının yaşayan abidesi.

    Bu bayram, bir bayram geleneği olan büyüklerimize ziyareti yerine getirmek üzere, sizin adınıza, Türkiye'nin yaşayan büyük sanatkarlarından Necdet Mahfi Ayral'ın elini öpüp bayramını kutlamaya gittik, o da bize sizler için eski bayramları anlattı.

    Kırkdokuzun tersi bir yaş

    Soranlara "en genç kırkdokuzun tersi bir yaştayım" diyor Necdet Mahfi Bey. Türkiye'nin en eski tiyatro ve sinema sanatkarı, eşinin ve damadı Rauf Tözüm'ün vefatının ardından kızı Jeyan Mahfi Tözüm ve torunu ile yaşamaya başlamış. "Ben şu an ayakta durabiliyorsam ve sizinle konuşabiliyorsam bu, kızımın ve torunumun bana gösterdikleri ihtimam sayesindedir" diyor Ayral ve ekliyor: "Allah'a şükrediyorum. Allah bana bir kabiliyet lütfetmiş. Bir parça kabiliyetim var galiba, ben o bir parça kabiliyetimi, yetmiş sene kullandım. Böylece ayakta durabiliyor ve sizinle dahi konuşabiliyorum."

    Paşabahçe, Paşa dedemindi

    Beykoz-Paşabahçeli olan Ayral, çocukluğunun İstanbul'undaki bayramları burada geçirmiş. Paşabahçe'nin adının nereden geldiğini onun ağzından dinleyelim: "Paşabahçesindenim, buraya Paşabahçesi denmesinin sebebine gelince, benim büyük dedem Müşir İzzet Paşa'ya, ya II. Sultan Mahmut ya da Abdülmecid Han, daha dedem paşa olmadan evvel orayı hediye etmişler. Paşanın cevizliği olan bu mekan 'Paşabahçesi' olarak söylenegelmiş. İzzet Bey, oraya yerleştikten sonra, yavaş yavaş herkes oradan arsa almış ev yaptırmış, Paşabahçesi böyle zenginleşip gelişmiş."

    Çocukluğunun bayramlarını anlatırken Necdet Mahfi Bey'in yüzünde bir tebessüm beliriyor, o zamanlardan hatırladığı manileri güzel sesiyle mırıldanıyor. "Eski zaman bayramlarında, bekçiler olurdu. Ramazan ayının on beşinde ve bayramların ilk günleri gelirlerdi. Eski tarz bekçi elbiseleri giyinmiş olurlar ve elinde uzun sopa taşıyan birisi olurdu. Bu uzun sopanın ucunda, durumu iyi ailelerin kendilerine verdikleri hediyeler takılırdı; mintanlar, mendiller, çoraplar... Onlarla gelirler, mani söylerler, mani söyledikten sonra bahşişlerini alırlardı. Büyük ailelerin kapılarında, söyledikleri aklımda kalan bir mani var: Besmeleyle çıktım yola/Selam verdim sağa sola/Ver efendim bahşişimi/ Bu güzel bayramın kutlu ola!"

    Şeker değil, gümüş kapta tatlı

    Babasının geleneklere çok meraklı olduğunu söyleyen Ayral, oniki odalı konaklarında bu günleri görme imkanı bulmuş. "Biz o senelerde ablamla beraber bazı beyitler öğrenir, beyitler söylerdik. Sadece, bekçiler olmazdı tabii bayramlarda, çocuklar da evlere tebriğe giderdi. Biz de bazı ailelere bayramlarını tebrik ederdik. O zamanlarda tebriğe gelen çocuklara mendil verilirdi. En kıymetli dostlara bayram tebriğine gidilirdi. Misafirlere kağıt kutu içinde şeker ikram edilmez, lokum ve tatlı ikram edilirdi. Tatlılar gümüş kaplar içindeydi, hatta kaşıklar dahi gümüştü. Misafire, tatlının ardından kahve ikram edilirdi. Durumu vasat olan aileler, bize tebriğe geldiğinde annem onlara hediye verirdi. Hanımlara kaşkollar, peçeler, eldivenler, beyleri için mintan, küçük çocuklarına da mendil ve para olarak hediyeler verirdi."

    Tiyatro bayramda oynardı

    Bayramlar bundan uzun zaman önce insanların tatile çıktıkları bir dönem değil, aksine bir araya gelerek eğlenceli vakit geçirdikleri dönemlerdi. Tiyatro ve geleneksel temsiller bu günlerin vazgeçilmeziydi. En eski tiyatro sanatkarımız Ayral o günleri şöyle anlatıyor: "Eskiden tiyatro yalnız Ramazan'da ve bayramda oynanırdı. Sair günler tiyatro oynanmazdı. Yani bizim Şehir Tiyatrosu'nu kuran Muhsin Ertuğrul ve heyeti başka zamanlarda oynayamazlardı. Ama o zamanlarda Kel Hasan Efendi derlerdi, onun bir tiyatrosu vardı, o tiyatro hep oynardı, bazı küçük tiyatro grupları da Anadolu'ya gider oynarlardı."

    Bayramlar müteessir ediyor

    Yaş kemale erince, çocukluğun heyecanlı bayramları, ayrılıklarla birlikte yerini hüzne bırakır Necdet Mahfi Bey'e göre...

    "Ben artık bayramları eskisi gibi sevmiyorum. Bayramlar beni müteessir ediyor. Annemi, babamı, ablamı, dostlarımı kaybettikten sonra... Bayramda herkes memnun, ben aksine üzüntülüyüm, eğlenmek ve sevinmek gelmiyor artık içimden. Ama yine de manen benden yüksek olduğunu düşündüğüm ve kıymet verdiğim, yaşı bana yakın olan dostlarımın bayramını tebrik ediyorum."

  •  
    Sanat her sokağa taşınsın!
    Her sokağın bir sanat mekanına sahip olması dileğimiz için bir adım daha atıldı. İstanbul yeni bir sanat merkezine daha kavuştu. Kültür-sanat faaliyetlerinin merkezi olan İstanbul'un, sanat damarlarına taze kan pompalamak isteyen Süheyla Galipoğulları ve Müzeyyen Sanal, Selamiçeşme'ye bir galeri ve atelye kazandırdılar. Açılışı Ocak ayında yapılan Myra adlı galeri, ilk olarak Nadide Akdeniz'in resim sergisine ev sahipliği yapıyor. Cemil Topuzlu Caddesi, Yeşilkır Sokak'ta bulunan Myra Galeri'deki sergi 31 Mart'a kadar görülebilecek.
    Bilgi tel: 0 216 368 41 28

    Tuvalde Eyüp çeşitlemeleri
    Eczacıbaşı Sanal Müzesi, Şubat ayında Naile Akıncı'nın "Eyüp'te Zaman" isimli tematik sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide yer alan 75 eser, sanatçının elli yıldır sürdürdüğü Eyüp çeşitlemelerinden bir kesit sunuyor. 1923 Van doğumlu olan, 1953'te görünümü ile onu çok etkileyen Eyüp üzerine çeşitlemelere başlayan Naile Akıncı, Atina ve Japonya da dahil 37 sergi düzenledi. Sanatçı, Union Feminine Artisique et Culturelle Salons Internationaux, T.C. Kütür Bakanlığı, Milan Modigliani Kültür Merkezi ve UNESCO tarafından verilen çeşitli ödüllerle onurlandırıldı.
    www.sanalmuze.org

    Devlet Tiyatroları bayramda sahnede
    Devlet Tiyatroları, bayram tatili süresince perdelerini açık tutarak sanatseverleri ağırlayacak. Ankara Devlet Tiyatrosu, bu hafta değişik sahnelerinde 14, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ise 3 etkinlikle seyirci karşısına çıkıyor. Küçük Tiyatro'da Orhan Kemal'in ünlü eserinden perdeye uyarlanan 'Murtaza' adlı oyun seyirci karşısına çıkacak. Büyük Tiyatro'da Dostoyevski'nin ölümsüz romanından perdeye uyarlanan 'Suç ve Ceza', Yeni Sahne'de Aziz Nesin'in yazdığı, Münir Canar'ın yönettiği 'Yaşasın Kavuniçi, Sen Gara Değilsin' adlı oyun, Altındağ Tiyatrosu'nda Üstün Dökmen'in yazdığı, Ergün Uçucu'nun yönettiği 'Komşu Köyün Delisi' ile, Şinasi Sahnesi 'Odisea Evine Dön' isimli oyun, Oda Tiyatrosu'nda Füruzan'ın yazdığı 'Sevda Dolu Bir Yaz' izleyicilerle bayramda buluşacak. 'Ceviz ile Karınca Dost Olunca' ise çocuklar için ise Mahir Canova Sahnesi'nde olacak.
    Oscar adayları bugün açıklanıyor
    Sinema dünyası ise nefesini tutmuş bugün açıklanacak Oscar aday listesini bekliyor. Bu yılki yarış birbirine oldukça yakın adaylar arasında ve kelimenin tam anlamıyla başabaş sürüyor. Vizyona girmelerinin üzerinden fazlaca zaman geçmeyen ve çeşitli organizasyonlarda ödül alarak Oscar umutlarını artıran 'Chicago' ve 'The Hours'un izleyici üzerindeki etkisi tazeliğini koruyor. Bu nedenle de bu iki filmin en azından 'En İyi Film' kategorisinde Oscar adayı olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Academy of Motion Picture Arts and Sciences tarafından yürütülen ve bu yıl 75.'si verilecek ödüller 23 Mart'ta yapılacak törenle sahiplerini bulacak.
    11 Şubat 2003
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED