|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Biz de bayram kutluyoruz, "Bir an önce bayram geçsin, hacılar evlerine dönsün de bombalayalım" diye gün sayanların hedefi olan Iraklılar da... İşin tuhafı, "Hedef Irak" diye kendilerini denklem dışı sayanların bir bölümü de, potansiyel olarak, aynı türden bombalara mâruz kalabilecek ülkelerin vatandaşları; onlar da bayram yapıyorlar... Bu bayram gerçekten garip bir bayram... Geçenlerde bir yabancı gazeteci dost anlatmıştı. Bazı Arap ülkeleri liderleri Saddam Hüseyin'e "Çekil" mesajı göndermeye karar vermişler... Ancak içlerinden hiçbiri bu mesajı aktarmaya gönüllü olmamış... Sonunda, "Lâfın nereye gideceğini hesap edemez" diye şöhreti bulunan bir politikacıya konuyu havale etmişler... Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dışişleri bakanı olan o politikacı Bağdat'a gidip Saddam Hüseyin'le görüşmüş... Hoş-beşten sonra esas konuya girip, "Sayın Saddam" demiş, "İşin daha fazla büyümesini engellemek için çekilmeyi düşünmez misiniz?" Dün bazı gazetelerde haber olarak yer aldı. Mısırlı zenginlerin kışlarını geçirdikleri Şarm-el-Şeyh kentinde Hüsnü Mübarek, Muammer Kaddafi, Beşşar Esad biraraya gelmişler... Mini-zirveyi önceden haber veren bazı medya organları, "Liderlerin, Saddam Hüseyin'e çekilme yönünde telkinde bulunmaları bekleniyor" diye yazmışlardı... Haberi biraz da o yüzden dikkatle okudum. Ajanslar, Mısır dışişleri bakanı Ahmed Maher'in, "Aman efendim, bize mi düşmüş öyle bir telkinde bulunmak" anlamına gelen yalanlamasını aktarıyorlar... Maher, "Uluslararası normlar, etik anlayışı başka ülkelerin içişlerine karışmamıza engel; Irak'ı kimin yöneteceğine Irak halkı karar verir" demiş... Bunları söylerken, öyle sanıyorum ki, Saddam'ın yüzüne karşı "Çekilmeyi düşünmez misin?" diye soran BAE'li politikacının uğradığı muamele gözlerinin önünden geçiyordu... Muamele şu: Saddam Hüseyin, "Çekilmeyi düşünmez misin?" diye soran politikacının yüzüne bir süre bakmış, kendi yüzünün ifadesini hiç bozmaksızın... Ardından, saatini göstererek, "Size" demiş "Tam yarım saat; bu süre içerisinde uçağınız kalktı, kalktı, aksi halde sağlığınızı garanti edemem..." Bana bu olayı aktaran yabancı gazeteci, "Dışişleri bakanının uçağı 25 dakika içerisinde havalanmış" bilgisini de verdi. Patavatsız bilinen politikacılar bile, karşısındakinin niyetinin ciddiyetini anlayacak kadar zekâya sahip olabiliyorlar... Bunları böyle bir bayram günü yazmamın sebebi, İslâm Dünyası'nın duyarsızlığı konusunun şu sıralarda bazılarınca büyütülmesi... Oysa, ortada büyütülecek bir yön bulunmuyor; "İslâm Dünyası" denilen coğrafya, epey uzun zamandan beri, hepsi birbirine benzeyen liderlerle dolu. Saddam Hüseyin 'kötü' tamam da, aynı coğrafyadaki hangi ülkenin lideri 'iyi'? Şimdi hemen hepsi, "Saddam gidiyor, ben kalıyorum" sevincinde, ama işte buraya yazıyorum: Saddam Hüseyin gittikten sonra, "İslâm Dünyası" denilen coğrafyadaki yöneticilerin büyük bir bölümü de, 'varolma' sebeplerini yitirdikleri için, sahneyi terk edecekler... Saddam konusunda kararlı görünen Washington, eğer duyargalarım beni yanıltmıyorsa, bölgedeki bütün atlarını değiştirmeye hazırlanıyor... Mısır devlet başkanı Mübarek'in, "Saddam BM kararlarına uymasa da öteki Arap ülkelerinin savaşı önleyebileceği" yolundaki beklentiler için, "Bu bir şaka olmalı" dediğini de yazıyor ajanslar... Olayı nasıl gördüğünü şu 'veciz' ifadelerle anlatmış Mübarek: "Savaşın olup olmayacağına, yalnızca ABD yönetimi, ABD Kongresi, BM Güvenlik Konseyi ve İngiltere Parlamentosu karar verebilir... Bizim elimizde bir şey yok..." İyi mi? Yanında 'halklarına karşı güçlü' Arap liderler olduğu halde, gazetecilere, "Bizim hiçbir etkimiz olamaz" diyen bir devlet başkanından -ben de dahil- medet umuyoruz... İslâm Dünyası imiş!.. Size bir şey söyleyeyim mi: Savaşı durdurabilirse Türkiye durduracak... Geçenlerde, benim de bulunduğum bir ortamda, önemli bir siyasetçi, "Saddam Hüseyin'e her türlü garantiyi verip ülkemize gelmesini sağlasak" diye fikir cimnastiği yapıyordu, kulaklarımla işittim. Çok uzun yıllar önce, Türkiye, ülkesindeki dinî muhalefetle baş etmeye çalışan İran Şahı'na benzer bir kolaylık sağlamış ve Ayetullah Humeyni'yi bir süre Bursa'da konuk etmişti. Savaş olacağına Saddam'ı konuk ediveririz olur biter... Böyle düşünülüyor... Bir gazetede de çıktı: Ankara'da yapılan savaşı önlemeye yönelik zihin cimnastiklerinden biri de, Saddam Hüseyin'in daha uzak bir ülkeye gitmesi... Meselâ Malezya'ya... Böylece, gözden ırak olanın unutulacağı hesabı yapılıyor... "Türkiye'de kalırsa Irak'a karışmaya devam eder" diye de düşünülüyor olmalı... Ancak, Irak liderinin, görevi sona ermeden ülkesini terk edeceğini sanmam ben... Görevi içerisine 'savaş çıkartmak' girmiyorsa, o zaman başka... Saddam Hüseyin, ortada bildiğimiz anlamda bir "Irak" kalmayıncaya kadar iktidarını sürdürecektir... Her zaman kendisinin yanında olmuş, bazen göğsünü ona siper etmiş tiplerin de kıyımdan geçirilmesine kadar... Bu arada, onbinlerce Iraklı hayatını kaybetmiş, tarihî değerler yerle bir olmuş... Kimin umurunda? Son birkaç yıldır her bayramda kukumav kuşuna dönüyoruz, ama en fazla düşünmemiz gereken bayram bu... O halde, hem tebrikleşelim, hem de düşünelim...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |