|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şu yaz günlerinin yüksek sıcak ve rutubetine gazetelerde karşımıza çıkan bazı haberlerin can sıkıcılığı da eklenince hava daha bir ağırlaşıyor... Bu çerçevede -hatırlayanlar vardır- dünkü yazıya "jakuzi meselesi"ni gözden geçirmiştik... Gazetelerin önemli bir bölümü, çektiğimiz yüksek sıcak ve rutubet yetmiyormuş gibi, okurlarını bir de "jakuzi düşmanı" yapmaya uğraşıyordu... Herkesin kendini suya atma isteğiyle yanıp tutuştuğu şu sıcak günlere çok uygun bir kampanya doğrusu! Bugün gözden geçireceğimiz can sıkıcı konunun "jakuzi" ile bir ilgisi yok; konu doğrudan "suç ve ceza" meselesiyle ilgili. Gazete haberlerinden öğreniyoruz ki, halen firarda bulunan Haluk Kırcı'nın eğer yakalanabilirse yatması gereken 13 yıllık hapis cezasının 10 yıllık bölümü "deve olmuş" bile... Hoş bir memleket doğrusu... Mahkûm bir yandan eli kolu serbest dolaşırken, cezasında da büyük "ucuzluk" yapıldığına şahit oluyor... Bir yanlış anlamaya fırsat vermek istemem doğrusu: Kırcı'nın (eğer yakalanabilirse) bundan sonra yatması gereken 13 yıl hapis cezasının 10 yılının "deve olması", sadece bu mahkûma yönelik bir kararın sonucu değil tabii ki. ("Yok artık bir de öyle olsun!" diyenleri duyar gibiyim!) Kırcı'nın Adalet Bakanlığı-Yargıtay 1. Ceza Dairesi- Yargıtay Ceza Genel Kurulu arasındaki "iletişimsizlik" yüzünden nasıl olup da tahliye edildiği sorusunun cevabı bir başka hikaye tabii ki; bu "iletişimsizlik"in bu son gelişme ile bir ilgisi yok. (Ama unutmadan; bu "iletişimsizlik" hikayesinin açıklanması sizce de çok gecikmedi mi? Adalet Bakanı'ndan bu konuda hâlâ doyurucu bir açıklama işitmedik.) Neyse, Kırcı'nın 10 yıllık hapis cezasının silinmesi, 21 Temmuz'da Cumhurbaşkanı'nın onayladığı, idam cezalarının Anayasa'dan çıkarılmasının ardından yasalarda yapılan değişikliğe ilişkin yasanın onaylanması sonucu ortaya çıkmış. Yeni düzenleme idam cezaları "ağırlaştırılmış müebbet ağır hapse" dönüştürülenlerin cezalarının infazında yeni indirim sağlamış. Yani idam cezası ağırlaştırılmış müebbete, ağırlaştırılmış müebbet 30 yıl kesintisiz hapis cezasına, 30 yıl kesintisiiz hapis cezası da son düzenleme ile 25 yıla indirilmiş. Ayrıca "bonus" kabilinden, bu son indirime "cezaevinde yatılan her ay için 6 günlük bir indirim" de eklenince, 25 yıl ağır hapis cezası inmiş 19.5 yıla... (19.5 yıl deyince aklıma geldi: Cezaevinde unutulan Nurettin Şirin'in cezası da bu kadar değil miydi? Siz şu "adalet"e bakın!) İşte Haluk Kırcı da bu yeni düzenlemeden yararlanıyor. Onun dosyası biraz daha karışık: Önce 7 öğrenciyi öldürdüğü için 7 kez idam; sonra 7 idamın 70 yıl hapis cezasına dönüşmesi; daha sonra 1991'de idamın 10 yıla indirilmesi; daha daha sonra da Kırcı'nın 7 idamının tek idam sayılarak tahliyesi... Tahliyeden hemen sonra da, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun iki gün önce yapılan hesabı (Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin hesabını tabii ki!) hatalı bularak Kırcı'yı geri kalan 13 yılı geçirmesi için cezaevine geri çağırması... Tabii ki eğer bulabilirsen! İşte bu son düzenleme ile Kırcı'nın devlete-topluma borçlu olduğu 13 yıl hapis cezası 2.5 yıla inmiş bulunuyor. Kırcı artık bu güzel haberden sonra firarı daha fazla uzatmaz herhalde... Hem belli olmaz; bir de bakarsınız ki, küçülüp küçülüp geriye kalan 2.5 yıl için de yeni bir düzenlemeye gidilebilir... Benim sezgilerim, Kırcı'nın bu işin sonunda alacaklı çıkacağı yolunda... Belli olmaz, belki de "iç hukuk", olmadı AİHM yoluyla "hürriyetine engel olunduğu" için Türkiye'yi tazminat ödemeye de mahkûm ettirebilir... Evet, Türkiye gerçekten anlaşılmaz işlerin gerçekleştirildiği bir ülke... "İdam cezası"nın kalkması tabii ki gerekiyordu. İdam cezasının kalkmasıyla birlikte bu cezaya çarptırılmış olanların cezalarının "ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis" cezasına çevrilmesi tabii ki gerekiyordu. Peki ya bundan sonraki süreç? Sonuncuyu 30 yıla, 30 yılı 25 yıla, 25 yılı 19.5 yıla çevirmenin anlamı, amacı nedir? Gerçekten anlaşılır gibi değil; hani insan sağ duyusunu kaybetmese, bütün bu sürecin sadece Kırcı gözetilerek işletildiğine inanması işten bile değil! Durun, daha yazı bitmedi... Bu "suç ve ceza" anlayışı, teknikleri, süreçleri yaşanır gerçekleşirken şimdiden 7 yıldır içeride olan Nurettin Şirin'i bir kez daha hatırlayalım... Ve öyle görülüyor ki, bırakın cezalarda büyük "ucuzluklar" sağlayan bu yeni düzenlemeleri, ülkede Ceza Yasası'nın hepten rafa bile kaldırıldığına şahit olsak bile Nurettin Şirin cezasının tamamını çekecek gibi görülüyor... Bırakın "7 öğrenciyi öldürmeyi", kimsenin canını acıtmamış bir Nurettin Şirin. "Suç ve ceza"ymış....
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |