AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y E M E K
-[ GÜLİSTAN SOFRASI ]-
Açık büfe kahvaltı

Geçen hafta açık büfeler hakkında yayınlanan yazımdan sonra açık büfe kahvaltı hizmeti veren, iyi bir müesseseyi sizlere önermem şart oldu. Özellikle hafta sonları veya tatil günlerinde yediğim güzel bir açık büfe kahvaltının özel bir yeri, ayrı bir değişikliği vardır benim için. Hele ki gittiğim yerin kahvaltı kalitesinin yanında bir de görsel güzelliği varsa bütün bir haftanın yorgunluğu kalkıverir üstümden. İşte bu sebepten ötürü geçen hafta pazar günü çoluk çocuk, sabahın erken saatlerinde yollara düştük. Hem biraz İstanbul içinde hem biraz dışında bulunan Pendik'e yönelttik istikametimizi.

Gülistan Sofrası'nın bahçesindeki palmiyeler müesseseden içeriye adım atılır atılmaz ilk dikkat çeken güzelliklerin başında geliyor. Bu palmiyeler Gülistan Sofrası'nı diğer bahçeli müesseselerden ayıran en büyük özellik. Bahçede bulunan eskitme masa ve sandalyeler, bahçenin görsel güzelliği ile iyi uyum sağlamış. Müessese müdürü Taki Delibaş, profesyonel işletme mantığını önemli ölçülerde yansıtarak, yılların vermiş olduğu tecrübeyi Gülistan Sofrası'na en iyi şekilde aktarmış. Gülistan Sofrası, 4 kardeşten oluşan bir aile firması. Her sabah, sabahın erken saatlerinden itibaren işinin başında geçen Selim bey, Gülistan Sofrası'nın işletmesi ile ilgilenen en küçük kardeş. Diğer 3 kardeş de petrol ve inşaat işleriyle uğraşıyor.

AÇIK BÜFE ÜRÜN KEŞFİ

Keyifli bir kahvaltı edebilmek için öncelikle açık büfenin etrafını şöyle bir gezip, neleri yiyip neleri yemeyeceğimi gözüme kestirdim. Ardından elime küçük küçük tabaklar alarak birine biraz börek alayım dedim. Derken kavun, karpuz ve bütün peynir çeşitlerinden oluşan bir tabak hazırladım. Domates, biber, yumurta, reçel çeşitleri, omlet, tereyağı, çörek çeşitleri, salam, sucuk, bal, portakal suyu, kepek ekmeği ve bunun gibi mükellef çeşitlerden oluşan ürünleri birbirine karıştırmadan, diğer küçük tabaklara tadımlık, azar azar aldım. Sizleri bilgilendirmek amacıyla bütün çeşitleri tatmamı ayrıca bir görev aşkı olarak da nitelendirebilirsiniz.

BÖREĞİ UNUTTURAN ÜÇLÜ

Kahvaltıma börek ile başladım. Yediğim böreğin soğuk olması başlangıçta eksi puan kazandırdı Gülistan Sofrası'na. Böreklerin sıcak tutulabilmesi için mutlaka reşo içinde servise sunulması gerekir. Neyse ki böreğin acısını kavun, karpuz ve beyaz peynir üçlüsü unutturdu. Özellikle peynirin yumuşaklığı ve lezzeti gayet iyiydi. Bu muhteşem üçlü, yazın vazgeçilmez lezzetlerim arasındadır. Birçok insanın da bu üçlü hakkında aynı düşünceye sahip olduğunu zannediyorum.

KEYİFLİ BİR HAFTAYA BAŞLANGICIN SIRRI

Ardından omletin sıcaklığı, yumurtasının lezzeti, taze kaşar peyniri, domates, biber, kızarmış ekmek üstüne sürülen tereyağı, reçel çeşitleri, bal, salam, sucuk ve benzeri çeşitler ile keyifli bir kahvaltının sonuna geldim. Hemen ardından gelen sade Türk kahvesiyle harika bir haftaya başlangıç sağladım. Çocuklarımızın bahçede veya oyun parkında oyun oynamaktan yemek masasına pek vakit ayıramaması sayesinde sohbet etme imkanı bulan eşim de oldukça rahat saatler geçirdi.

Özellikle hafta sonları açık büfe kahvaltıya gittiğim zaman her ne kadar kahvaltılık ürünlerin lezzet ve çeşidine önem versem de, rahat edebileceğim bir ortamda gazetemi sakince okuyabileceğim, eşimle dostumla sohbet edebileceğim ortamları tercih etmem benim için daha önemli faktördür. Siz de benimle hemfikirseniz, bir hafta sonu yolunuzu Gülistan Sofrası'na düşürün ve yeni haftaya sıcacık bir merhaba deyin.

MÜESSESEYE ÖNERİ

  • Börek çeşitlerinin sıcak muhafaza edilebilmesi için bir yöntem bulunmalıdır.

  • Bahçenin uygun bir köşesinde açıkta gözleme ve bazlama yapılabilir.

  • Çocuk oyun parkı büyütülerek müesseseye yakışır hale getirilebilir.

  • Bahçede Gülistan adına yakışır güller yetiştirilmelidir.

    BEĞENDİGİM

  • Bahçe ve manzarası

  • Omlet

  • Peynir

    BEĞENMEDİGİM

  • Börek çeşitleri soğuktu

  • Portakal suyu sıcaktı

  • Peynir çeşitleri yeterli değildi; örneğin eski kaşar peyniri bile mevcut değildi.

    KONYALI'NIN DİKKAT ETMESİ LAZIM

    Geçenlerde İstanbul Ticaret Odası'nda sabahın erken saatlerinde başlayan toplantı sonrası toplantıya katılan diğer arkadaşlarımla birlikte kahvaltı edebileceğimiz bir müessese aramaya koyulduk. O anda aklımıza Sirkeci'de faaliyet gösteren "Konyalı" geldi. Konyalı'dan içeri adımımızı attığımızda kahvaltılık ürünlerin self servis edilmesi fast food havası estirdi hepimize. Ardından bütün arkadaşlar sıraya girip tercihimizi düğün çorbası ve talaş böreğinden yana kullandık. Düğün çorbasının soğukluğunun yanında lezzetli olmayışı, yine talaş böreğinin de soğuk ve oldukça sıradan oluşu açıkçası sükut-i hayale uğrattı hepimizi. Ürünlerinin iyi olmamasının yanında bir de servis elemanlarının duyarsızlığı hepimizi fazlasıyla üzdü. Aynı arkadaşlarla daha önce de Konyalı'ya yemeğe gitmiştik, maalesef yine aynı tabloyla karşılaşmıştık. Türkiye'de yüzyılı geçmiş birkaç lokanta arasında kalabilmeyi başarabilmiş örnek olarak nitelendirdiğimiz Konyalı'nın acilen düzelmesini ve tekrar eski günlerine dönmesini can u gönülden bekliyorum.


  • 31 Temmuz 2004
    Cumartesi
     
    RAMAZAN BİNGÖL


    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED