AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Şartlar oluşmayınca Hamaney'e gitmedi

Başbakan Tayip Erdoğan'ın İran ziyaretinin yankıları sürüyor. İran'ın uzun yıllar sonra PKK/Kongra Gel'i terör örgütü olarak tanımlamasıyla sonuçlanan ziyarette iki ülke, Irak konusunda da görüş birliği içinde olduklarını tekrarladılar. Irak'ın toprak bütünlüğü, yeraltı zenginliklerinin bütün Irak halkına ait olduğu ve bir etnik grubunun diğerine üstünlük sağlamasının yanlışlığı gibi noktalarda görüş birliğine varıldı. Erdoğan ziyarette ayrıca, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için hedefler de koyarak iki ülke arasındaki ticaret hacminin iki mislinden fazla artırılarak 5 milyar dolara çıkartılması ve Türkiye aleyhine dengenin düzeltilmesini de istedi.

Doğalgazda iki istek

Ziyaretin kritik konularından birisi ise, Türkiye'nin İran'dan önceki dönemde yapılan anlaşmalar nedeniyle dünya fiyatlarının üzerinde doğalgaz satın almasıydı. Ankara, öteden beri bu fiyatın Rusya seviyesinin altına indirilmesini istiyor ancak Tahran buna yanaşmıyordu. Bir başka talep de Türkiye'ye doğalgaz almasa da bedelini ödeme yükümlülüğü getiren "al ya da öde" şartının yumuşatılmasıydı. İran buna da direniyordu. Ancak, karşılıklı görüşmelerin sonucunda, İran tarafı ilk kez fiyatın indirilmesi konusunu ayrıntılı bir şekilde ele almayı kabul etti. Türkiye Enerji Bakanlığı ile İran Petrol Bakanlığı arasındaki görüşmelerde önemli mesafeler kaydedildi. Özellikle, Başbakan Erdoğan'ın ziyaretin ilk gününde yapılan heyetler ararası görüşmelerin ardından Enerji Bakanı Hilmi Güler'e verdiği "masaya oturun ve bu sorunu çözmeden kalkmayın" talimatıyla birlikte yoğun bir görüşme trafiği başlatıldı. İki bakan ziyaretin ilk günü akşam saatlerine kadar görüştü ve görüşmeler ertesi gün de Türkiye heyetinin havaalanında 7 saate yakın beklemesine yol açacak kadar yoğun bir tempoda devam etti.

Görüşme trafiği aynı binada bulunan Başbakan Erdoğan'la, İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Arif'e de aktarılıyor, hatta bazen ikisi de bir araya geliyordu.

İran tarafı, Türkiye'nin doğalgaz konusundaki taleplerine karşı kendi isteği olan doğalgazın Avrupa'ya transferi projesinin kabul edilmesini ve bunun da mutabakat metnine yazılmasını istiyordu. Zaman zaman daha ayrıntılı talepler de gündeme geliyor ama sonuca bir türlü ulaşılamıyordu.

Sonunda, önemli mesafeler alınmasına karşın sorun yine de çözülemedi. Ve iki ülke heyetlerinin 15 gün sonra bir araya gelerek son noktayı koymaları şartıyla görüşmeler tamamlandı…

"Başbakan, Dînî Lider'i ziyaret edebilir mi?.."

Bu yoğun ve heyecanlı müzakere trafiğinin ardında İran açısından önemli bir teklif ve Türkiye açısından da en az o kadar önemli bir karar yatıyor.

İranlılar, ziyaretin ilk gününde Türk tarafına programda olmayan bir teklifle geldiler ve Başbakan Erdoğan'dan Dînî Lider Ayetullah Ali Hamaney'i ziyaret etmesini istediler. Dînî Lider, İran sisteminde en üst düzey otoriteyi temsil ediyor ve pratikte de bütün güç meseleler ancak onun kararıyla çözümlenebiliyor.

Aslında, İranlıların ima ettikleri hatta bazen açıkça söyledikleri şey şuydu:

"Anlaşmazlık konularında sorunu çözebilecek olan Hamaney'dir. Erdoğan, Hamaney'i ziyaret edip bu konuları doğrudan Dînî Lider'le görüşürse doğalgaz konusunda anlaşılabilir..."

Bu, Türkiye için ilginç ve siyasi sonuçları açısından da riskli bir teklifti. Dahası, ziyaret edilmesi istenen Hamaney, o sırada Meşhed'de tatilde bulunuyordu ve bu şehir de Tahran'a yaklaşık 1000 kilometre uzaktaydı.

İran heyeti Hamaney'in ziyaret edilmesi isteğinde o kadar ısrarlıydı ki bu taleplerini doğalgaz gibi sorunlu iki konu olan TAV'in yaptığı İmam Humeyni Havaalanı inşaatı ve Turkcell'in GSM yatırımı sorunlarının görüşülmesinde de dile getirdiler. Havaalanı ve Turkcell sorunlarını pek de diplomatik sayılmayacak bir şekilde, doğalgaz anlaşması paketine ekleyip bu şirketlerin yöneticilerine "Başbakan, Dînî Lider'i ziyaret ederse bu sorunlar hallolur" mesajını verdiler.

Yani, bütün sorunların çözümü için oklar Hamaney'in ziyaret edilmesini gösteriyordu. İki ülke heyetleri arasındaki bütün görüşmeler işte bu teklifin gölgesinde devam etti.

"Dînî Liderlik" anayasal bir kurum olduğu için Hamaney'le görüşülmesinde diplomatik açıdan bir problem bulunmuyordu ama İranlılar'ın sorunların çözümüne dair "garanti" vermekten kaçınan tutumları Erdoğan'ı endişelendiriyordu. İranlı yetkililerin sözleri, "Erdoğan, sorunları Hamaney'le başbaşa görüşüp, tartışsın" anlamına geliyordu. Yani, "görüşürse çözülür" garantisi verilemiyordu. Bu da Türkiye açısından sonuçları belirsiz bir ziyaret; yani, diplomatik bir risk demekti. Tahran, Ankara'nın bu kaygılarını hesaba katmıyorlardı.

Türk tarafı teklife, "eğer anlaşmazlık konularını Tahran'da imzalayıp karara bağlarsak ziyaret düşünülebilir" noktasından yaklaştı. Ancak, kararı verecek Hamaney olduğu için İranlılar tarafından böyle bir garanti verilemedi.

Sonuçta Başbakan, ayrıntılı bir değerlendirme sürecinin sonunda; zaten programda da olmayan bu ziyareti yapmamaya karar verdi.

Bu kararla, belki de Türkiye'de hatta uluslararası alanda ortaya çıkabilecek tartışmaların önü de kesilmiş oldu.

Ankara şimdi, Tahran'daki görüşmelerde gelinen sürece son noktayı koymak için İranlı yetkililerin ziyaretini bekliyor…


1 Ağustos 2004
Pazar
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED