Günümüzde bir ürün, hizmet ya da bilginin hangi ülkede üretildiği değil, hangi kuruluş tarafından, nasıl bir kurum kültürüyle üretildiği daha önemlidir. Üreticiler gibi, sınırların dışına çıkmasını bilen tüketiciler de, satın alacakları bir ürün ya da hizmetin Japonya ya da Almanya'da üretilmesinden daha çok kalite ve güvenirliğinin garantisi olan markasına bakıyor.

Dünyanın ekonomi ve politikasına yön veren kurum ve kuruluşlar, pazarlama, üretim ve finansman teknikleri ile dünya pazarlarındaki rekabet gücünü artıran yönetim ve organizasyon yaklaşımlarıyla bir işletme yönetimi kültürü oluşturdu. MBA kültürü, açık yazılımıyla "Master of Business Administratin" eğitimi, bütün dünya üniversitelerinin uzmanlık programlarında vazgeçilmez bir yer tutuyor. Dünyada bu kültürün ana kaynağı Harvard Üniversitesi'dir.

Amerika'daki üniversiteler arasında eğitim ve araştırma alanlarında büyük bir rekabet olsa da, Harvard iş yönetiminde bir öncü olarak, ilk on üniversite arasında lider konumunu yıllardan beri korumaktadır. Harvard geliştirdiği yönetim ve organizasyon yöntemleriyle, her alanda verimliliğini artırmanın öncülüğünü yapmaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun, her ülkede üretimin kalitesi ve maliyetlerin düşürülmesi yönetimdeki bilgi ve ustalığa bağlıdır.

Henry Rosovsky'nin Harvard'ı anlattığı "Üniversite" kitabında vurguladığı gibi: "Üniversite statüsünün en güvenilir göstergesi, öğretim kadrosunun kusursuzluk düzeyidir. Bu hemen her şeyi belirler: İyi bir öğretim kadrosu, iyi öğrencileri, araştırma fonlarını, mezunlarının ve kamunun desteğini çeker, ulusal ve uluslararası platformda tanınmayı sağlar. Ünü sürdürmek için en etkili yöntem, eğitim kadrosunun kalitesini geliştirmektir." Ayrıca üniversite yönetim öğrencilerine kültür ve tarih bilinci ile sanat ve edebiyat derinliği de kazandırmaktadır.

Amerika'nın Atlantik yakasında 1638 yılında kurulan Harvard yönetimi ve organizasyonda olduğu kadar bilim ve teknolojiyi geliştirmede de dünyanın ana merkezlerinden biridir. Alanında uzman, öğretme coşkusuyla dolu hocalara ve öğrenme tutkusu taşıyan öğrencilere kapıları sonuna kadar açıktır. Bunun için, üniversite dünyanın en başarılı hoca ve en zeki öğrencilerini bir mıknatıs gibi kendine çekmektedir.

MBT kültürünün toplumları nasıl değiştirdiğinin en çarpıcı örneklerinden biri Singapur'dur. Bu ülke, İrlanda ya da Norveç büyüklüğündeki bir nüfusla, hiç doğal kaynakları olmadan, üretim gücünü büyütmede işgalci İngiltere'den çok daha başarılıdır. Ülkenin kurucusu Harry Lee ilkeli bir MBA kültürüyle, suyunu bile ithal eden bir ada devletini, bir kuşakta dünyanın en büyük üretici güçlerinden biri haline getirdi.

Bir ülke verimlilik ve üretimi artırarak devlete dayanmadan kazanç sağlama utanılacak değil, gurur duyulacak bir eylemdir. Bunun anlamı, devletten iş istemeden, iş kurup başkalarına da iş vermesini bilmektir. Toplumların gücü, devletten ekmek bekleyenlerden değil, tarladan buğday yetiştirmesini bilen ve buğdaydan un, undan da ekmek yapmasını öğreten üretici kültürden kaynaklanır.

Türkiye dünyanın açık üniversiteye dönüştüğü bir dönemde kendi MBA kültürünü kendisi geliştirmelidir.

Kurum yönetim kültürü olmayan bir ülkede devlet yönetimi de başarılı olmaz.

NAZİF GÜRDOĞAN

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu