|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Kendimi bildim sporun içindeyim. "Sporun içindeyim" derken de, futbolu birinci sıraya koyarım. Futbolun güzelleşmesi ve daha çok seyredilmesi için, zaman zaman kurallarda ve hakem yönetimlerinde de değişiklik yapılır. Bu değişikliklerden birisini de yapmak isterim. Teklifim şu. Hakem, maç sırasında sarı kart gösterdiği futbolcuyu, izleyenlere belirli bir şekilde göstermek için, zaman zaman zorlanıyor. Hele kalabalığın içindeki futbolculardan birisine sarı kart gösterdiğinde, tribündekiler "kim gördü" diye birbirine soruyor. Ertesi gün gazetelerin spor sayfalarında, sarı kartı gören futbolcunun ismi de değişik yazılıyor. Bunu önlemek için, hakemin sarı kart gösterdiği futbolcu, basketbol da olduğu gibi, elini havaya kaldırmak zorunda bırakılsın. Elini havaya kaldırmaktan çekinen futbolcu kararından ısrar ederse, ikinci sarı kartla oyun dışı kalsın. Bu teklifin, uygulanması ise gayet basit. Sezon öncesi yapılacak duyurularla, hakemler ve futbolcular bilgilendirilir, böylece tribündeki kargaşada kendiliğinden ortadan kalkar diye düşünüyorum. Teklif benden, uygulamak onlardan... Şampiyonun isteği
Olimpiyat ikincisi boksörümüz Atagün Yalçınkaya'yı hiç bu kadar dertli olduğunu görmemiştim. Kendisi girdiği her müsabakadan sonra, maddi ve manevi olarak kazançlı çıktı. Ancak, Atagün'ün bu seferki isteği kendi için değil. Kendisini yetiştiren ve bugünlere gelmesinde büyük emeği olan Ankara Büyükşehir Belediyesindeki ilk antrenörünün çektiği sıkıntıdan dolayı, şimdilerde bu boksörümüzün yüzünden düşen bin parça. Antrenörünün ayda 250 milyon lira geçimini sağlamasına karşılık, Atagün Yalçınkaya, bu konuya birilerinin el atmasını bekliyor. Teşkilattan kaçan kaçana
Spor Akademisi mezunlarının Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde, kadrolu değil de, sözleşmeli de olsa, çalışmasını alkışlamıştım. 500 Spor Akademisi mezunu göreve başladıktan kısa bir süre sonra, bir çoğu, ya aldıkları maaşı beğenmedi, yada başka iş bulduklarında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile ilişkisini kesti. Sporumuzun geleceği olarak gördüğümüz bu genç spor ordusu sayısının şimdilerde iyice azaldığını öğrendiğimde üzüldüm. Bu gençlere verilen maaşın da 590 bin YTL olduğunu öğrendiğimde de kaçmalarına bir noktada hak verdim. Teşkilattaki "Alaylıların" da bu spor uzmanlarının kaçması için her türlü pisliği yaptığını öğrenince, sporumuz adına, gelecek endişesi duymaya başladım. Bu konudaki sıkıntı çözülmediği takdirde, Spor uzmanı olarak tahsil gören ve bu işe gönül veren gençlerimizin Teşkilattan "kaçarcasına" gitmelerinin önü kesilmeli. Yoksa... Sporumuz yine çıkmaz sokağa girebilir.
|
![]() |
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |